Hafta sonu kaçamağı yapalım dedik. Bir gün de olsa uzaklaşalım günübirlik yalanlardan, hüzünlerden ve siyasetin dolanbaçlarından...’¶
Bodrum'da dostum Mehmet Öztürk'ün ailece işlettiği Magi Beach'teyiz. Henüz turistler gelmemiş. Deniz pırıl pırıl. Sakin bir kır kahvesi görünümünde. Her yanından huzur akıyor. Hafiften Orhan baba çalıyor. Sarhoş olmazsın da ne yaparsın diyorsun. Eh zorla da Fener'de galip...
Samsun'dan kalleş saldırının haberi geliyor. Donup kalıyoruz. Ahmet Türk'e atılan yumruğun karşılığı işte bu kadar açık ve bu kadar net patlıyor suratlarımızda. Elbette kimse atılan yumruğun tarafında değil. İnsan olan herkes sırf bu nedenle dahi o yumruğun karşısında.
Hükümet konunun üzerine gidiyor. Ciddiye alıyor. Bizzat Başbakan Ahmet Türk'ü arıyor, olayın üzerine ciddiyetle gittiklerini söylüyor, Emniyet Müdürünü görevden almalarının da bunun kanıtı olduğunu söylüyor.
Bütün bunlar hem görev gereği hem de insani olarak yapılması gereken şeyler. Kimsenin yadırgadığı da yok.
Ama eşkıya bununla yetinmiyor. Yasal hareketler kesmiyor. İnsani yaklaşımlar karşılığını bulmuyor. Gidiyor atılan yumruğun karşılığını polisi katlederek alıyor. Katlederek diyorum, çünkü artık şehitlikten endişe duymaya başladım. Ne memleket savaş halinde, ne savunma halindeyiz. Maalesef halkın teröristleri ile hükümetin teröristleri farklı. Halkın terörist dedikleri şölenlerle karşılanıyorsa, özel mahkemelerde vicdanlara vidalanıyorlarsa, devrim şehitleri diye teröristler için saygı duruşu yapılıyorsa katledilen polisin şehitliği tartışmalı hale gelir. Şehitliği hak etmediğinden değil elbet. Şehitlik dahi siyasileştirildiğinden ben katledildi diyorum.
Şimdi bekliyorum. Başbakanı bekliyorum. Bu olaydan ötürü kimi görevden alacak. Alacak mı ya da. Mesala İçişleri Bakanı'nı alacak mı görevden. İstifa demiyorum. İstifa erdemli iştir. Her babayiğidin harcı değildir.
Mesala arayacak mı O polisin ailesini. Müjde verecek mi katillerin yakalandığına dair. Ya da sorumlu bulduğu İçişleri Bakanı'nı görevden aldığını söyleyecek mi?
Sizce...
Hafiften rüzgar esiyor Yalıkavak'ta.
Yüreğimde polisin acısı.
Adalet rüzgara takılmış uçuyor uzaklara. Sus susabilirsen...
Şiir
Yok yok aynıyız.
Onlarında kadınları güzel endamlı alımlı
ve erkekleri kıllı
bizim gibi az akıllı
ekmekleri buğdaydan
toprakları bizim topraktan
vurulduklarında hürriyet uğruna
bizim gibi
kurtulamıyorlar unutulmaktan...