Hükümet eliyle cinayet

23 Ekim 2011 saat 13.41 de Van ilimiz ve çevresinde 7.2 şiddetinde büyük bir deprem oldu. Binlerce ev yıkıldı ve on binlercesi ağır hasar gördü.
Televizyonlarda günlerce organizasyon bozukluğunu, acemilikleri, hükümet mensuplarının Türk Milletine doğruları söylemediklerini üzülerek gözlemledik.
İnsanların sığınacakları bir çadır dağıtımını bile doğru düzgün yapamayan hükümet, deprem felaketini utanmadan siyasi gösteriye çevirdi. Depremin olduğu gece Başbakan Erdoğan ve Bakanlar Van'a gittiler ve tüm görevlilerin işlerine engel oldular. Depremden sonraki ilk saatlerin 'can kurtarma' için çok önemli olduğundan habersiz olan gösteriş meraklısı hükümet yetkilileri, görevlileri boşu boşuna meşgul ettiler.
Sonraki günler, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın, başarısızlıktan şaşkına dönmüş suratını ve birbirini tutmayan saçma sapan beyanlarını hayretle izledik. Van'a ve Erciş'e gitmeyen Bakan kalmadı. Ama bu ziyaretler hem Başbakan'a hem de kamuoyuna 'şirin' görünme ziyaretleriydi..
Depremin üzerinden üç-dört gün geçtikten sonra, hala düzenli bir şekilde çadır dağıtılmasını organize edemeyen AKP Hükümeti Bakanları, ısrarla ve günlerce vatandaşlara şunları söylediler; 'Bir iki gün içinde sağlam binaların tespiti ile ilgili 'Ön Kontroller' bitecek. Lütfen herkes uzmanlarımızın 'oturulabilir' dediği binalarına korkmadan girsinler, huzurla otursunlar…'
Vanlı vatandaş, bir kısmı 70 yaşına gelmiş saçı boyalı, bir kısmı kirli sakallı Bakanlara baktı ve 'Niye yalan söylesinler ki, bunların bize kastı mı var? Madem girin diyorlar, girelim bari, devlet yalan söylemez' diyerek evlerine girdiler.
Van merkezindeki iki otel de ön kontrolden sonra müşteri kabul ediyordu..
9 Kasım Akşamı Van, merkez üssü Edremit İlçesi olan 5.6 şiddetinde depremle yine sallandı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve ilgili ilgisiz tüm Bakanların 'korkmayın, girin' dedikleri evlere, otellere girenlerin başlarına dünya bir daha göçtü.
Canlar heder oldu gitti..
İkinci depremin ertesi günü sabahleyin Başbakan Yardımcısı yine Van'da idi. Televizyonların karşısına geçmiş, tutarsızca konuşmaya devam ediyordu;
Gazeteci soruyor; 'Sayın Bakan, Ölü ve yaralı sayısını verebilir misiniz?'
Cevap; ' Eee, şu anda şey edemiyoruz, arkadaşlar bakıyorlar, daha sonra vereceğiz!..'
Gazeteci tekrar soruyor; 'Sayın Bakan, bu yıkılan binaların kontrolünü yaptırmıştınız, insanlara evlerinize girin demiştiniz. Ölü ve yaralılar var, ne diyeceksiniz? '
Cevap; 'Evet eee, o kontroller ön kontrol idi, onları yapanların raporlarını da inceleyeceğiz!...'
Ve Başbakan Yardımcısı, korumalarının açtığı yoldan kaçar gibi gitti…
Derdim, bu acılı günlerimizde, bu acemiler alayının beceriksizliklerini sergilemek değildir. Benim derdim, bunların yüzünden 'Türk Devletinin' yara almasıdır…
Bu günden itibaren bölgeye kar geliyor. Soğuk iyice artacak. Evsiz barksız insanlarımızın, özellikle çocukların ve kadınların süratle, yakın illerde ki kamu binalarına-misafirhanelere-askeri binalara yetmiyorsa otellere nakledilmeleri gerekir. Hiç olmazsa depremden kurtulanları soğuk havanın, karın öldürmesini engelleyin..
Ülkemiz bir deprem bölgesinde bulunduğuna göre AKP Hükümetin bu depremden dersler çıkarması gerekir. Bu işler Kızılay'ın yaptığı gibi
'babadan kalma' usullerle olmaz. Elindeki çadırı, bu çağda vatandaşına ulaştıramayan bir kurumun ve hükümetin hiçbir mazereti olamaz…
İnanın, Lojistik eğitimi almış 10 gencimize veya bu konuda dünyaca tanınmış profesyonel şirketlerimizden birine bu görevi verin size, planlarlar-programlarlar, ülkenin belli yerlerinde kara-yağmura-soğuğa dayanıklı çadır imalathaneleri ve depoları kurarlar, ihtiyaç anında derhal yerlerine ulaştırırlar.
Vatandaş mazeret dinlemek veya parti örgütü haline getirilsin diye mi, çadır bile dağıtamayan bu kuruluşlara paralarını veriyor?..
Gelelim depremlerden sonra binaların kontrolüne…
Hükümet bunu devletin elindeki 200-250 mühendisi ile yapmaya çalışıyor. Deprem, hem Van şehir merkezinde, hem Erciş'te hem de yüzlerce köylerde büyük hasara sebep oldu. Sınırlı sayıdaki mühendis elbette ki kontrole yetişemedi.
Sayın Hükümet(Bu deyiş Osman Baydemir'indir), Türkiye'nin 160 Üniversitesi var, bu konuda hepsi uzmanlaşmış Türk Mühendis ve Mimar Odaları var. Dünyaca tanınmış uzman özel şirketlerimiz var. İsteyin binlerce deneyimli mühendis yardıma koşsun. Bunlardan niçin yardım istemezsiniz? Yazık değil mi ölen insanlarımıza…
Deprem bir doğal afet, engellemek insanoğlunun elinde değil. Fakat depreme karşı tedbirleri almak insanların elindedir. Yeter ki bilime- uzmanlığa- koordinasyona kıymet verilsin…
İkinci Van depreminde, Başbakan Yardımcısının-Bakanların-Valinin kısacası Devletin 'binalarınıza girebilirsiniz' sözüne inanıp, bugün kaybettiğimiz insanlarımızın yasalar önünde ve Allah huzurundaki sorumluları, bu izni verenler ve vatandaşı teşvik edenlerdir.
Bugün, yandaş ve cemaat basınını izlemenizi öneririm. Bu konulara asla temas etmeyeceklerdir. Sultan'ı kızdırmaktan korkarlar…
Yazıklar olsun…