An itibarıyla…
74 yaşında…
Birkaç ay sonra '75'lik bomba' olacak…
Ama…
Hala genç kız görüntüsü ile baş döndürüyor…
Nasıl olur?
***
16 yaşında…
Henüz Çamlıca Kız Lisesi öğrencisiyken…
O devrin…
İstanbul'daki meşhur gece kulübü 'Çatı'da…
Vakit gece yarısını geçmiş ama…
Tempolu alkışlar liseli o sarışın kıza nasıl gider?
Ve, nasıl olur da…
Tek kelime İtalyanca bilmeyen o mektepli kız…
O sıralarda…
Kendisinden beş yaş büyük İtalyan şarkıcı Mina'nın…
Dünyaya 'marş gibi' ezberlettiği…
'Il Cielo In Una Stanza / Bir Odadaki Gökyüzü' şarkısıyla…
Alkışların en büyüğünü toplar?
***
Neredeyse 60 yıldır…
Her daim göz önünde, ışıklar altında…
Çökmüyor!
Ne beyin olarak ne fizik olarak…
Bir sebebi olmalı…
İsim hafızası müthiş…
Yarım asırdır her soruya bir cevabı var…
Günün moda deyimi ile…
'Çok Akustik'…
Benim diyen bir sanatçı, iddia ediyorum…
O'nun gibi 'kalbinizin içinde' yankılanamaz!
Şuraya yazıyorum…
Şarkı söylerken, kendinden geçercesine…
Bir O, akıyor hala içinize…
Yakarcasına yüreğinizi…
Bi'de 'Sanat Güneşi' Zeki Müren…
***
Henüz 17 yaşında, liseyi bitirmek üzere…
Ses Dergisi…
Yeşilçam'a yeni yüzler kazandırmak için…
'Kapak Yıldızı' yarışması açıyor…
Yıl, 1963…
Baba, o sırada Deniz Kuvvetleri'nde binbaşı…
İyi de…
Yarışmaya katılsın diye; bi'baskı, bi'baskı sorma gitsin…
Sonuç; erkeklerde Ediz Hun, birinci…
Bayanlarda ise, 'Ayşe'…
Ayşe'nin arkasından, Hülya Koçyiğit ikinci oluyor…
Yav, kim bu 'Ayşe'?
Aslında…
Kimilerine göre 'alaturka' isim olan o 'Ayşe' var ya…
Nüfusa göre…
Ajda Pekkan'ın, ilk adı…
O gün son oluyor…
Alaturka 'Ayşe' gidiyor…
Alafranga 'Ajda' geliyor…
Bi'daha kimse 'Ayşe'yi hatırlamıyor bile…
Bu 'alaturka / alafranga' muhabbetine döneceğiz tekrar…
***
Garip bi'şi oluyor, sanat dünyasında…
Daha genç kızlığa geçiş yaşına gelmeden…
Sesinle ve fiziğinle…
Alkışları paratoner gibi kendine çekiyorsun…
Ama…
Aynı yıllarda 'Sinema Yıldızı' olup…
Yaşıtlarının rüyalarını süsleyen yakışıklı aktörlerle…
Kamera karşısında rol yapıyorsun…
Yeşilçam'ın 'Tamba Tumba Esmer Bomba' güzelleri…
'Kalplere Vur Bir Zımba' dedirten…
Bu güzel sarışın bombayı nasıl kıskanmasınlar?
Yine de…
En kısa zamanda 'Sinema'daki Alaturka Kimlik'ten kurtulmak gerek…
Farkına vardı ve…
1963'te çevirdiği ilk filmi 'Adanalı Tayfur' ve…
1969'da son kez kamera karşısına geçtiği 'Harun Reşit'in Gözdesi' ile…
Yeşilçam yüzünden(!) üstüne yapışan 'Alaturka'lıktan…
Toplam 47 filmde oynayarak kurtuldu…
Bi'düşünsenize…
Yeşilçam'ın o 'Kezban Filmleri'ne devam etseydi…
Sanat hayatının 60'ıncı yılında bile…
'Süperstar' olarak anılır mıydı?
Olsa olsa…
'Sinemanın Sarışın Taçsız Kraliçesi' olarak, aramızda gezerdi…
***
58 yılda, bi'kucak dolusu unvan ürettiler O'nun için…
En yakışanı 'Süper Star' oldu…
Bu unvan O'na, 'güçlü kadın' figürü getirdi…
Son yarım asırdır…
'Türk Pop Müziği' dendiğinde akla gelen ilk isim oldu…
***
Bir isteğimiz yerine gelsin diye, 'Ölümü Gör!' andı ile…
Karşısındakine 'gönül baskısı' yapan…
Tek millet olarak tarihe geçmiş olmamız tesadüf değildir…
Bi'ara Eurovision Şarkı Yarışması'na katılması için…
Memleket olarak çok baskı yaptık…
40 yıl önce isteksiz kabul etti…
'Aman petrol, Canım petrol' gibi…
Saçma-sapan bir şarkıyla, yarıştık; 15'inci olduk…
Çünkü, o şarkıda 'alaturka' izler vardı ve O bunu taşıyamıyordu…
Yaşadığı hayal kırıklığı…
Bir başkasının omuzlarına çökse…
Bi'daha toparlanamazdı…
O çabucak, 'sil baştan' yapıverdi…
Kendini hemen yenileme gibi bir Allah vergisi özelliğe sahipti…
***
Evlilikte nasipsizdi…
İlk nikah masasına Coşkun Sapmaz'la oturdu…
Altı günde(!) ayrıldılar…
İkinci kocası Mehmet Ali Bars'tı; altı yıl evli kaldı…
Sonra bi'daha evlilik konusunu hiç açmadı…
***
Plak, kaset, albüm kayıtları…
Yarım asır içinde 15 milyonun üstünde sattı…
Hala…
Bu güzel ülkenin…
Tüm zamanların 'en çok satan' yıldızı olarak anılıyor…
Devlet Sanatçısı unvanı var…
Sanat ve Edebiyat Nişanı var…
Dünyaca ünlü 'Hollywood Reporter' dergisine göre…
An itibarıyla…
Gösteri dünyasının dünyadaki en güçlü 100 kadınından biri…
***
Derler ki, 'kestirmediği / estetik yaptırmadığı' yer kalmadı…
O, bir yıldız…
Yaptırmasın da aynaları mı parçalasın, sabah-akşam?
Devir değişti; artık erkek sanatçılar…
'Tanrım beni baştan yarat!' dercesine, bıçak altına yatıyor…
75 yaşına kadar tek başına…
Sanat aleminde 'ayakta durmak' kolay mı?
Bakın çevrenize…
Bugün 20'lik kızlar bi'dudak dolduruyor…
Öpmek kelimesini lügatınızdan çıkarırsınız…
Özetle…
Yıllara meydan okumak başka şey…
Yaşlanmak başka şey…
Gizemli bir özelliği vardı, o güzel sarışının…
16 yaşından beri…
Yaptığı işi 'ciddiye' aldı…
Bu nedenle…
Sanat yaşamı boyunca (hala) başarılara imza attı…
Sanki…
Türkiye O'na dar gelmiş, Batı'ya açılma arzusu…
Hep için kavurmuştu…
Ajda, daima 'Avrupalı' bir sanatçı gibi davrandı; öyle yaşadı…
***
Ajda Pekkan…
Türkiye'nin yetiştirdiği…
Bugüne kadar…
Asla 'alaturka' olmayan belki de tek sanatçısı…
O hep 'alafranga' olarak kaldı…
'Çatı'ya çıktığı 16'sında nasılsa…
Bugün 74'ünde de öyle…
Meslektaşım Ufuk Akça'nın dediği gibi…
Sanki…
Fransa'da doğmuş; yemiş-içmiş…
Büyüyünce de Türkiye'ye yollamışlar!
Kadın dediğin biraz alaturka olur, biraz sulu gözlü olur…
Yerli yersiz kompleks yapıp, ağlar…
Olmadık zamanda sinirlenir…
Hapşırır, öksürür ülkemin her kadını gibi…
Gazetecilere…
Evinin mutfağından canlı yayında imambayıldı filan yapar…
Oysa…
Süper Star Ajda, çok fazla 'kusursuz'…
***
Ya, insan düşündükçe kafayı kıracak gibi oluyor…
***
Gözlerini dünyaya açtığında…
İkinci Dünya Savaşı daha yeni sona ermişti…
Ne ilginçtir; kimileri O'nun için…
Neden hala 'dünyalığını yapmamış gibi' çalıştığını sorguluyor…
Oysa…
Bu kadın 'zirvede' olmayı seviyor!
Aynaya baktığında 'güzel' görünmeyi seviyor!
Dinç ve çekici yapısıyla 'akıllarda kalmayı' seviyor!
Yardımsız…
Dimdik ayakta durarak yıllara meydan okuyor!
Çünkü…
Ruhu alafranga…
Bu nedenle 100 yaşında da olsa…
O'nun tek derdi…
Bugünkü gibi kalmakla ilgili olacak…
Yoksa…
N'apacak parayı-pulu; kime bırakacak?
Bütün mesele 'zirvede ölmek', unutulmuş bi'star olmamak…
Nokta…
Sonsöz: 'Ajda Pekkan, ne yaptığı belli olmayan ama ne yaptığını çok iyi bilen bir kadındır! / Christine Haydar – Fransız Sinema Oyuncusu…'