Heyecansız seçim!

İstanbul, bu seçimin merkezi. Çünkü orada Tayyip Erdoğan ile yarışan Ekrem İmamoğlu söz konusu. Dolayısıyla İstanbul'daki kampanya Erdoğan ile İmamoğlu'nun yürüttüğü kampanya olarak sürüyor ve ülkenin her yerinden izleniyor.

İzmir'de parti örgütlerinde ve seçmende kayda değer bir heyecan gözükmüyor. Aday fotoğrafları ile giydirilmiş arabalar, yol boyunca afişler ve billboardlar bol. Bir de gün boyunca marş ve şarkı yayını yapan otomobiller.

İzmir'de neden heyecan yok? Nasıl olsa kazanacak olan da, kaybedecek olan da belli diye mi? Bunun etkisi olabilir. Ancak aday belirleme süreci ve ortaya çıkan adayların çoğu, heyecan yaratacak özellikte değil diyenler de var. Bu da yabana atılacak bir iddia değil.

İzmir'de avantajlı olan CHP, yeni yönetimi ile değişim diye yola koyuldu. Gerçekten de rekor düzeyde belediye başkanına da yol verdi. Bu seçmen desteği alan bir tutumdu. Ama yeni adaylar ilan edilinceye kadar.

Yeni adaylar ilan edilince heyecan bir anda söndü. Eş dost, hemşeri, akraba dayanışması, kör gözüme parmağım şeklinde ortaya çıkınca, bazı particilerde büyük hayal kırıklığı ortaya çıktı. Hani mülakat yapılmıştı, hani liyakat esas alınacaktı?

Seçmen kitlesi detayları ile bunu bilmese de particiler, bu süreçte kendi içinde bölündü. Tepki gösterip başka partilerden ya da bağımsız aday olanlar da oldu, ben bu adaya veya bu meclise oy vermem diyenler çoğaldı.

Geçen seçimde heyecana neden olan en önemli neden, ittifak yapan muhalefetin Erdoğan iktidarına üstünlük sağlayacağı beklentisi idi. Nitekim uzun yıllardır başarılamayan bir sonuç elde edildi. Birçok büyükşehir AKP/MHP ittifakından alındı.

Ancak bu seçimde muhalefet müstakil partiler olarak seçime giriyor ve iktidarı olduğu kadar birbirini de eleştiriyor. Her bir il ve ilçede en az sekiz, on parti yarışta. Dolayısıyla muhalefetin geçen seçime göre başarı şansı çok daha düşük.

Bu da muhalefet seçmeninde bir karamsarlığa yol açmakta. Çünkü başta ana muhalefet olmak üzere muhalif seçmenin en önemli motivasyonu, Erdoğan iktidarından kurtulma umududur. Bunun muhalif parti yöneticileri tarafından karşılanmadığı düşüncesi oldukça yaygın. Nitekim muhalif TV kanalları ve gazetelerde de bu dönem sadece Erdoğan ve Bahçeli eleştirisi ile yetinilmiyor, CHP'li adaylar ve yöneticiler de bundan nasibini alıyor.

Değişim mesajını genç ve kadın adaylarla vermeyi hedefleyen Özgür Özel ve arkadaşları, içeriği pek hesaba katmamışlar belli ki. Genç ve kadın adaylar önemli ama tek başına genç ve kadın olmak yetmez.

Kurultay ve kamuoyundan alınan desteği, aday belirleme sürecinde iyi değerlendiremeyen Özgür Özel, Veli Ağbaba çifti, parti yönetimine yönelik inandırıcılığı ve güvenilirliği de epey aşındırdılar. Parti kamuoyunda sorumlu tutulan bu ikili olarak algılanmakta.

Dikkat ederseniz bu seçim kampanyasında seçmende heyecan yaratacak isimler olmadığı gibi bir parti mesajı da yok. Hizmet edeceğiz, genç adaylar ve yapay zekadan yararlandık gibi mesajlardan bu heyecanı üretmek imkansızıdır.

Bunlar seçmenleri değil, parti içinde kümelenmeye başlayan, 1 Nisancıları heyecanlandırır ancak…