Hayatımızın en korkunç 'kısa' filmi!

Soruyla başlamak belki doğru değil ama...

Hayata böylesine korkunç...

Böylesine çaresizce veda etmek...

Acaba?

Sadece Türkiye'ye mi mahsus?

***

Hafta sonuna 'bir' kala...

İzmir'in kalbi, Alsancak'in en hareketli 'göbek' bölgesi...

İzmir'in unutulmaz belediye başkanlarından

Enver Dündar Başar Sokağı...

Yağmur şiddetli; gök delinmiş sanki...

Daracık sokak...

Neredeyse ayak bileğinize kadar yağmur suyu ile dolu...

İşyerlerinin güvenlik kameraları ise...

Saniye, saniye kayıtta...

(Güvenlik videosundaki görüntüler kan dondurucu...)

Önce...

Karşıya geçerken yolu yarılamış bir erkek...

İnanç Öktemay, antikacı 44 yaşında...

Ve...

Aynı saniyelerde...

Onun arkasından ayağını su birikintisine doğru atan...

Doktor adayı Özge Ceren Deniz... Henüz 23 yaşında...

Aman Allahım...

İlk adımını atar atmaz suyun içine yanlamasına düşüyor Özge...

Hareketsiz...

Herkes şaşkın...

Kızın arkasındakiler...

Dehşetle kaçışırken...

Özge'den önce karşı kaldırıma ulaşan İnanç Öktemay...

Genç kızın suya düştüğünü görüyor ve...

Hiç düşünmeden...

Yağmurun dolduğu sokağa yeniden girip...

Özge'ye ulaşıyor ve...

Tam yardım için genç kıza elini uzattığında...

O'nu de elektrik çarpıyor ve...

Genç adam da arka üstü suyun içine yuvarlanıyor...

Ve...

Bunların tamamı...

Yedi (7) saniyede başlıyor ve bitiyor...

Aynen...

'Ömürlerin hızla sona erdiği' gibi...

***

Türkiye'nin üçüncü büyük kentinin...

Altı metrelik daracık sokağındaki o korkunç tablo var ya...

Elektrik cereyanına kapılan iki İzmirli'nin...

Hayata veda ettiği saniyelerdeki adresleri olmuştu!

Ve...

Tabloyu gören kaldırımdaki İzmirliler ise...

Biraz önce yanlarından geçen...

Özge ve İnanç'ın sudaki hareketsiz haline tanık olunca...

Arkalarına bile bakmadan kaçışmaya başlıyorlar...

Bir vatandaş da...

Cep telefonu ile 'devam görüntü' almaya uğraşıyor...

Sağlık ekipleri olay yerine vardığında...

Artık...

Özge Ceren ile İnanç Öktemay için ne yazık ki...

Yapılacak hiç bi'şi kalmamıştı...

***

Buraya kadar...

İzmir'in yaşadığı acının...

Ruhumuzu daraltan satırları arasında...

Acayip bir ayrıntı var...

***

İnsanoğlu eceliyle ölebilir...

Hepimiz trafik kazasında can verebiliriz...

Bir yangının göbeğinde kalabiliriz..

Depremde göçük altında kurtarılmayı bekleyebiliriz...

Hatta...

Hafta sonu bakkala giderken bisikletken düşüp...

Ayağımızı da kırabiliriz...

Amaaa...

Kaç yaşında olursak olalım...

İzmir Alsancak'taki daracık bir sokakta...

Yağmur suyuna basıp karşıya geçerken...

Kaçımız?

O 'üç parmak' sudaki 'elektrik akımı'na kapılıp...

Hayatını kaybetme riskiyle yaşar?

Söyleyin...

İçinizden geçeni söyleyin...

Kaçımız?

'Acaba yağmurda bastığım yerde elektrik akımı olabilir mi?'

Diyerek...

'Ölüm korkusu' ile yaşamayı...

Hayat biçimi olarak kabul eder?

***

Acı büyük ama gözünüzün önüne getirmeye çalışın...

İzmir'in kalbi Konak'ta...

Eşi benzeri görülmemiş bir 'can kurtarma' operasyonu ile...

Üç parmak suyun içinde yatan...

Özge Ceren ile İnanç Öktemay'ı kaldırıma kim, nasıl çekecek?

Henüz yardım ve sağlık ekipleri de gelmiş değil...

Tam da o sırada...

Her şeye rağmen...

Özge ve İnanç'a ilk yardımı yapan...

30 yaşındaki Nurullah Özel anlatıyor:

'İkisinin de bilinçleri kapalıydı... Elektrik akımına kapıldıkları için sopa uzatıp onları sudan çıkartacaktım... Ne var ki; ikisinin de bilinçleri kapalıydı... Hortum bulup kızın ayağına doladım ve kaldırıma çıkardım... Kızın bedeni soğuktu; çoktan hayatını kaybetmişti... Erkeğin bedeni hala sıcaktı... Kalp masajı ve suni teneffüs yaptık; ambulansa yerleştirdik...'

Canı veren ile alanı...

Kızdırmamak koşuluyla...

Medya sayesinde herkesin paylaştığı 'ölüm' videosu...

En ufak hatada bile...

Azrail'in...

Neredeyse...

Omzumuza el atacak kadar yakınımızda olduğunun kanıtıdır...

Ayrıca...

'Vurdumduymazlığın' kanıtıdır!

***

Bitiriyoruz...

Acı henüz çok taze...

Dikkat edin!

Acılar çoğaldıkça...

'Yapacağız, edeceğiz!' diyenler de çoğalacak...

Mesela...

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç...

İzmir'deki korkunç olay için...

Şu kadar kişi hakkında gözaltı talimatı verildiğini söylüyor...

Siz de buradasınız, biz de buradayız...

Göreceğiz sonuçları...

Şimşekleri üstüne çeken Gediz Elektrik'in savunması ise...

Doğrudan...

Neredeyse belediyeyi suçlar nitelikte:

'5 Ocak'ta bölgedeki elektrik şebekesi üzerine bize haber verilmeden yağmur suyu ızgarasının yapıldığını belirledik... Elektrik şebekemize hem zarar verilmiş, hem de yeri değiştirilmiş...'

Bu kadar yeter!

İzmir kahroluyor...

Ve...

Sanki çektiği kahır hiç bitmeyecekmiş gibi(!)...

Nokta...

Hamiş: Facia sonrası bölge esnafından 58 yaşındaki İsa Yaman'ın şu anlattıklarını herkes bilmelidir: 'Elektrik telleri altı yıldan beri orada duruyor... Beni bile iki sefer ayağımdan çarptı... Zor kurtuldum, yoksa ölmüştüm... İlgilileri uyardım, (Burada elektrik var, burayı yapın) dedim... Yapmadan bıraktılar...'

Sonsöz: 'Pisi pisine ölümler ülkesi olduk...' diyenler, ne kadar haklı değil mi?