Hacı Bektaş'ın anma etkinliklerine bu yıl ilgi daha yoğun oldu. CHP'nin yeni ve eski genel başkanlarının yanı sıra, DEM eş Başkanı ve TİP Genel Başkanı da törendeydi. Ayrıca çok sayıda Alevi Bektaşi Dernek ve Federasyon temsilcileri de bu törende konuşmalar yaptılar.
Alevi ve Bektaşi dernek temsilcileri ağırlıklı olarak Aleviler'in yok sayılması, asimilasyon politikaları ve çeşitli dönemlerde gerçekleşen katliamları dile getirip, sıkça 'biz ve onlar tanımı' yaptılar.
En somut örneklerden biri, bizzat Hacı Bektaş Dergahı'na Osmanlı döneminde cami ve minare eklenmesidir. Bu eleştirildi. Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasını içeren yasa da Cumhuriyetin ilk uygulamalarından biridir. Ama bu eleştirilmedi.
Hacı Bektaşi Veli, çok önemli bir Anadolu kültür insanı. İnsan ve kültür hakkındaki düşüncelerini dikkate alarak UNESCO, 2021 yılını, 'Hacı Bektaş Veli' yılı ilan etmişti.
Efsaneler bir yana Hacı Bektaş, düşünceleri ile barış ve sevgiyi öne çıkarak bir kültür insanı. Bir İslam ve din yorumu olarak ele alınsa da Hacı Bektaş'ın, Arap İslamı'ndan farklı olarak insanı ve doğayı öne çıkaran yanı önemli.
Ve yine Aleviler her ne kadar 'Hak, Muhammed, Ali' üçlemesini, inançlarının kaynağını olarak tanımlasalar da, Hacı Bektaş ve birçok Anadolu erenin hayat felsefesi hiç de Muhammed ve Ali'nin inanç ve düşünceleri ile uyumlu değildir.
Bunun en önemli göstergelerinden biri Bektaşi fıkralarıdır. Bizim sözlü kültürümüzde önemli bir yer tutan Bektaşi fıkraları, din, inanç ve hatta bazen tanrıyı espri ile eleştiren içeriklere sahiptir.
Bugün Alevilik genel bir şemsiye olarak da görülmeye başlansa bile, aslında Alevilik ile Bektaşilik arasında bazı farklılıklar vardır. Alevilik her şeyden önce etno dinsel bir yapı gösterse de, Bektaşilik doğuştan kazanılan bir kimlik değildir.
Hacı Bektaş Dergahı'nın en önemli farklılıklarından ve işlevlerinden biri, Anadolu ve Balkanlarda tarikatına üye toplamak olmuştur. Osmanlı'nın Balkanlar'da genişleme döneminde, Hıristiyanlar'ın İslamlaşmasında, Bektaşilik çok etkili olmuştur. Bu anlamda Osmanlıya kültürel yayılma fırsatı da sağlamıştır.
Osmanlı'nın resmi dini Sünni İslam olmakla birlikte, Anadolu ve Balkanlarda Bektaşilik yayılmıştır. Daha esnek ve daha barışçı olması nedeniyle Bektaşilik, farklı dinlerden kişilerin daha kolay benimseyebileceği bir din yorumudur.
Hem dini törenlerde hem de gündelik sosyal hayatta kadın erkek ayrımının olmaması, deyişler, nefesler ve semah törenleri, dolu törenleri vs Alevi ve Bektaşiliğin modern hayata uyum açısından daha elverişli olduğunu göstermektedir.
Ancak radikal modernleşme olarak hayata geçen Cumhuriyet, dini ve inançları modernleşmeyi tehdit eden kurumlar olarak gördüğü için tekke ve zaviyeleri kapatmış, Sunni İslam'ı ise devlet içine alarak kontrol etmeyi planlamıştır.
Bu nedenle Alevilik, uzun yıllar boyunca adeta bir yeraltı faaliyeti olarak sürmüştür. Sadece Cumhuriyet değil, sosyalist hareketler/düşünce de her türlü din ve inancı feodalizmin kalıntısı olarak gördükleri için bunların tasfiyesini desteklemişlerdir. Altmışlı ve yetmişli yıllarda
Aleviler'in yoğun olduğu bölgelerde başlayan sosyalist hareket ve örgütlenmeler sonucunda, Cem törenleri ve dedelik kurumu bir hayli itibar kaybetmiştir.
Doksanlı yıllarda küreselleşme ile birlikte sınıf ve ulus kimliğinin aşınması, etnik ve dini kimliklerin yeniden üretilmesine yol açmıştır. Dikkat ederseniz büyükşehirlerdeki ve yurt dışı örgütlenmelerde Alevilik ve Bektaşilik dernekleri sosyal, siyasal ve kültürel olarak etkili kuruluşlara dönüşmüştür.
Yurt dışına devrimci ve sosyalist olarak giden binlerce kişi artık bu düşüncelerden ve örgütlenmelerden uzaklaşıp, mezhep dayanışmasına yönelmiştir.
Çok yönlü bir konu bu. Belki devam ederiz.
Bu konuda soru çok. Cem evlerinde Atatürk ile Hacı Bektaş'ın posterlerinin yan yana gelmesi değil ama Hz. Ali posterleri yan yana olması bana çok çelişkili gelir. Aynı şekilde utangaç mezhepçiliğin yaygınlaşması ile devrimci ve sosyalist örgütlenmelerin silikleşmesi de başlı başına akademik bir konudur.