ANKARA - 15 Temmuz tarihini taşıyan mektup, Suriye'de 2011 Mart ayından beri devam eden olaylara değinerek, muhaliflerden alınan bilgilere göre şu ana kadar 140 yabancı sivilin, 15.000 Suriyelinin öldüğünü ve 200.000'den fazla Suriyelinin de göç etmek zorunda kaldıklarını ileri sürerek başlıyor.
Umut Oran tarafından imzalanan mektupta, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın, Sosyalist Enternasyonal'inki de dahil olmak üzere, bütün barış önerilerini ısrarla reddettiği ve sorunu çözmek için şiddet yöntemleri kullanmaya devam ettiği iddia ediliyor. Mektupta, ayrıca, Esad'ın sert ve uzlaşmaz tavrının bölge ülkeleri arasında bir savaşa dahi yol açabilecek bir durum yarattığı söyleniyor.
CHP'nin, Türkiye'nin en uzun sınıra sahip olduğu komşusu Suriye'deki son gelişmelerden kaygı duyduğunun belirtildiği mektup, "Bu nedenlerle, Suriye'yi ziyaret edecek, çatışan taraflarla görüşecek, BM ve Arap Birliği ile koordineli bir biçimde barış çabalarını güçlendirecek bir misyonun hazırlanmasını yeniden öneriyoruz" sözleriyle devam ediyor.
Sosyalist Enternasyonal'in, Papandreu'nun liderliği altında, mevcut durumun barışçı biçimde çözülmesi için gerekli olan tüm adımları atma cesaretini gösterdiğinin belirtildiği mektup, "İnanıyorum ki, bu adım Enternasyonal'in çabalarına ve Suriye'nin demokratikleşmesi sürecine büyük bir katkı sunarak, etkin ve kalıcı bir girişim olacaktır" sözleriyle bitiyor.
CHP emperyalizmi yine görmedi
Umut Oran tarafından yazılan ve Papandreu'ya sunulan mektuptaki öneriler ve yaklaşım tarzı, esasında uzun süredir denenen ve birçok kere başarısızlığa uğrayan çabaların bir tekrarı olmaktan öteye geçemiyor. Birleşmiş Milletler ve Annan planları Suriye'de barışçıl bir geçiş ve tüm taraflar arasında bir uzlaşma arayışında olduğunu sürekli açıklamasına rağmen, ne BM üyesi ülkelerin ne de Suriyeli muhaliflerin bu planlara uygun davrandıklarını söylemek mümkün değil.
Dahası mektupta "Arap Baharı" diye adlandırılan sürecin bütünü boyunca, özellikle de Libya ve Suriye'de rejim değişikliği için bastıran emperyalizm ve işbirlikçilerinin yaşananlardaki açık sorumluluğuna değinilmemesi dikkat çekiyor.
Sosyalist Enternasyonal'in katılımcıları olan birçok insanın, daha önce Libya, bugün ise Suriye konusundaki tavrı ise, CHP'nin başvurusunun boşa düşeceğinin bir diğer göstergesi sayılabilir. Hollande, Papandreu gibi Avrupa solunun önde gelen isimlerinin Libya konusunda NATO-ABD planlarına destek vermiş olması, Suriye konusundaki barışçıl planların da işe yaramayacağını açıklığa kavuşturuyor.
"Bu savaş lobisinin beklemediği bir hamle"
CHP'nin bu hamlesiyle Suriye'ye müdahale konusunda çok istekli olan, fakat toplumda yaygın bir kabul ve destek yaratamayan AKP'ye destek vermiş olduğu yönündeki eleştirilere, CHP Genel Merkezi'nden ulaştığımız bir yetkili, bu sayede AKP'nin hareket kabiliyetini azalttıklarını söyleyerek cevap verdi. Yetkili, "Bu kadar dar bakmamak lazım, AKP'nin bölgede hareket kabiliyetini kısıtlayan bir adım bu, AKP savaş atmosferi yaratmak isteyen odakların etkisi altında, barış süreci tekrar başlarsa Sosyalist Enternasyonal ve sosyal demokrat güçler başlatabilir bunu, yaptığımız hamle savaş lobisinin beklemediği bir hamleydi" diye konuştu.
Ana muhalefet partisi CHP, Suriye karşı yürütülen provokasyonlar ve müdahale çabaları gibi birçok başlık ortada dururken, daha önce defalarca dile getirilmiş önerileri tekrarlayarak, ABD'nin bölgesel planları konusunda sicilleri bozuk siyasetçilere başvurarak, mevcut koşullardaki en önemli gündemin kenarından dolaşmış oldu. Bir yandan da, verdiği rakamların muhaliflerin servis ettiği rakamlar olduğunu kendisi de söyleyen Umut Oran imzalı mektup, olayı ABD ve Suriye muhalefetinin bakış açısından gördüğünü, dolayısıyla da bölgedeki en ciddi soruna emperyalizmle uyumlu bir yaklaşım geliştirdiğini göstermiş oldu. Sonuç olarak, CHP'nin hamlesinin bu koşullar altında neye hizmet edeceği ve ne kadar işe yarayacağı bir soru işareti olarak kaldı.