Gregor Samsa neden öldü?

Tiyatro Ansambl'ın canlandırdığı Dönüşüm oyunu bir süredir izlediğim en iyi dramdı. Sahne, atmosfer, dekor, ışık, renkler, kostümler, oyunculuklar, zamanlama, koreografi; Gregor Samsa'yı yorumlama ve canlandırma biçimlerinin hepsi düzgündü. Böcekleşmiş Samsa'nın bile üzerine karabasan gibi çöken insanları betimleme biçimlerini oldukça beğendim. Müzikler yerindeydi ki tiyatroda müziğin yeri ve zamanlaması önemli ve zordur. Biz pek beceremiyoruz o işi bence. Bu durumu da Batı ve Anadolu müziğini birbirine karıştırmamıza bağlıyorum. Örneğin Antik Yunan draması sergiliyorlar. Oyunun arasına, başına, sonuna bir yerlere bir türkü sıkıştırıyorlar. Nedense ben, pek uyumlu bulmuyorum bu tarz girişimleri. Oyunlar, sinema da öyle, örneğin Michael Haneke filmleri gibi, sessiz de güzeldir. Sessizlik düşündürür insanları. Tiyatroda da müzik, atmosferle uyumlu olmalıdır. Sözlü parçaların ve oyunun birbirine anlamsal olarak ne kadar yakıştığı bence pek de önemli değildir.

Tiyatro Ansambl'ın seçtiği Max Richter, sanıyorum Nono ve Hans Zimmer oldukça başarılıydı. Atmosferle uyumlu seçimlerdi. Zamanlamalar yerindeydi. Yalnızca, kendilerine de yazdığım ve bu konu hakkında ufak bir yazışma geçirdiğimiz için buraya da yazmak isterim, oyunda kullandıkları The Doors ve Elvis Presley seçimlerinden vazgeçmeliler. Kurdukları tiyatral uzay ve zaman o kadar iyi ve kendine hastı ki, bu şarkıcıların parçaları bu kurulan dünyayı bozuyor bence. Yani bir seyirci olarak, sezgilerim ve kültürüm beni bambaşka bir yere götürdü bu anlarda. Buna da hemfikir olduklarını söylediler aslında. Oyunu biraz rahat bir nefesle bitirmek istediklerini de eklediler, ayrıca bir yabancılaşma yaratmak istediklerini söylediler. Bunu da iyi başarmışlar aslında. Riders On The Storm ve Moody Blue'yu duyunca oldukça yabancılaştım oyuna, hatta yağmur sesleri başlayınca ödüm patladı tekrar mı The Doors çalacak diye. Filmlerde bazen, o boğuk atmosferle baş başa kalırız. Büyük yönetmen Andre Zvyagintsev filmlerinde olduğu gibi. Yani demem o ki ferahlamaya ihtiyacımız yok bu oyunda. Bırakın kurduğunuz o hayal dünyasında kalalım. O hisle devam edelim hayatımıza, birbirine karıştırmayalım farklı estetik türleri, ama neyse, bunlar ufak ve öznel eleştiriler. Oyunu herkese tavsiye ederim.

Peki, Gregor Samsa neden öldü? Kitabı okuduğum ilk günden beri ara ara aklıma gelir bu soru. Oyunda sorgulandığı gibi Samsa'nın odasını ilaçlatmalı mıyız? Canice? Hem de kendi ailesi tarafından. Ansambl oyuncuları ne güzel yorumlamışlar Ağustos Böceği sendromu diye. Böceğe dönmüş halde bile içinde yaşadığımız düzenin stresini ve telaşını üzerinden atamıyor Gregor Samsa. Dikkatli okursak, Gregor Samsa, formu değişmiş fakat bilinci halen aynı kalan bir canlı. Böcekleşmiş bedeninde bile proletar sorumlulukları ve zorunlulukları atamıyor zihninden:

'AMA ŞİMDİ YATAKTAN ÇIKMALIYIM, TRENİM SAAT BEŞTE KALKACAK. İŞE YETİŞMEK ZORUNDAYIM, ÇALIŞMAK ZORUNDAYIM.'

Oysa Gregor Samsa yeni böcek formuna bile alışmaya başlamıştı. Hatta, keyif bile alıyordu bu halinden. Tavana keyifle asılmaya başladığı satırları hatırlayın. Ama yok, kendi halimizde keyif almaya izin yok:

'GREGOR!! GREGOR!! KALK YATAĞINDAN!!! BIRAK O KALEMİ ELİNDEN!!!'

Ne hallerdeyken bile geçinmeyi düşünüyoruz. Nelerle doldurduk zihnimizi? Yaşam, ölüm, sanat ve felsefe varken;

'PARA, PARA VE PARA' diyorlar oyunda;

'HEPİMİZ BÖCEĞİZ VE KENDİMİZİ İZLİYORUZ.'

Yanlış anlaşılmasın, çalışmayalım demiyorum fakat az çalışma saatlerine, düzgün çalışma ortamlarına, güzel insanlara, evrensel temel gelir haklarına sahip olalım diyorum. Vaktimiz bize kalsın diyorum. Sanatla, bilimle, felsefeyle, sağlıkla, mutlulukla, sporla, gezmeyle, etik ve ahlak konularıyla ilgilenelim diyorum. Birbirimizi yemeyelim diyorum artık. Geçinme zorlukları gibi primitif problemler ortadan kalksın diyorum. Tüketmeyelim diyorum. Olabildiğince eşit ve refah yaşayalım diyorum. Refahı paylaşalım diyorum. Kötü mü diyorum?

Sorumuza geri dönelim. Gregor Samsa neden öldü? Size söyleyeyim. Dayanamadı ve öldü Gregor Samsa. Belki delirdi, belki böceğe döndü, belki de o gün yalnızca ve sadece biraz daha uyumak istediği için, para kazanmadığı için böcek gibi gördüler onu. Ben her zaman direkt böceğe dönüştüğünü kabul ederim. Durun da hatırladığım kadarıyla size sıralayım kitapta satır satır yazılanları neden öldü Gregor Samsa:

KALICI VE SAMİMİ OLMAYAN İNSAN İLİŞKİLERİ

HUZURSUZ DÜŞLER

AİLE BASKISI VE DÜZEN ZORUNLULUĞU YÜZÜNDEN ÇALIŞMAK

DELİLER GİBİ ACELE ETTİREN BİR DÜZEN (BU DÜZENSE TABİİ)

PİYON OLMAYA ALIŞMIŞ, KİŞİLİKSİZ VE AKILSIZ KİMSELER

ÇARESİZLİK

UYKUSUZLUK

KAYGI

ERKEN KALKMA ZORUNLULUĞU

TEMBEL OLMANIN VE HASTA OLMANIN ÜZERİMİZDE YARATTIĞI SUÇLULUK

UYUMANIN, DİNLENMENİN BİLE SUÇ OLMASI

ÇALIŞMAYA MAHKÛM EDİLMEK

İŞE GİDERKEN ÇEKİLEN YOLLARIN ÇİLESİ

BASKI

KENDİ HALİNDE KALAMAMAK

KÖTÜ YEMEKLER

Gregor Samsa hassas bir kimseydi ve artık böceğe dönüşmüştü. O halde bile rahat bırakmadılar ve bir süpürgeyle çöpe attılar kendisini. Yokmuş, hiç var olmamış gibi devam ettiler arkasındakiler. Ayak uydurumadı olanlara. Gregor Samsa işte tam olarak bu yüzden öldü. 1915 yılında yayımlanan Dönüşüm, öyküsüyle şimdiki yaşantımıza ne kadar benziyor değil mi? Bu çıkarımım tabii ki herkese değil, Gregor Samsa gibi olanlara.