Çoook keyiflisiniz, çoook
belli
eğleniyorsunuz,
dostlar, kahkaha ve bilimum
sultan sofrasında.
Elleriniz kocaman, dudaklarınız iri,
evleriniz muhteşem, taş
tıpkı kapleriniz gibi.
Çoook şen görünüyorsunuz,
neş'eli, vakar
bahçelerde meyva ağaçlarınız da
var
ağaçlarınız pek güzel
pek heybetli.
Yalnız, dallarına
salıncak kurmadıktan sonra,
yalın ayaklı çocuklar
sallanıp kahkaha atmadıkça,
sofranızda
çingeneler bağdaş kurup
gül açmadıkça,
sazlar
içli hicran şarkıları
çalıp
dağ türküleri yakmadıkça,
Sizinkisi de zor olmalı
epey güç olmalı,
soytarıların,
avuttuğu yalnız kıralların
sahte kahkahalarındaki
eğretiyle sırıtmak.
Bir tek çocuğun
düşlerine salıncak
kuramayan ağaçların
kahrıyla yaşlanmak,
Üstüne üstlük
bir yaralı gönlü dahi
okşamadan
hayatı ıskalamak...
Sizin hayatlarınız da çook
iç sıkıcı olmalı çoook,
iç bulantısı veren yapmacık
pozlarınızdaki kadar.
Bunca savaş, ölüm ve ihanete rağmen hala mutluluk pozları veren duyarsız ve umarsızlara!