Görünen köy

Dünya’’da yayınlanan ilk gazeteye ilişkin bulgular bizi taa 3 bin 400 yıl öncesine götürüyor.’¶ Nil kıyısında bulunan bir tablet, tarihçilerle göre dünyanın ilk gazetesi. Önemli gelişmelerin kaleme alındığı tabletin elde ele dolaştırıldığı varsayılıyor.
Gazeteciliğin bir meslek olarak tanımlanması için, 17. yüzyılın ortalarına kadar gelmemiz gerekiyor.
Kimilerine göre 1605’’te Hollanda’’da yayınlanan Niuewe Tijdingen, kimilerine göre 1609’’da Bremen’’de yayınlanan Augusburd’’da Avis Relation Oder Zeitung kimilerine göre ise 1631’’de Fransa’’da yayınlanan La Gazetta kağıda basılı ilk gazete ve dergidir.
Kağıda baskıyla farklı bir boyut kazanan ve meslek olarak tanımlanan gazetecilik, 1702’’de İngiltere’’de yayınlanan günlük gazete ile ciddi bir aşama kaydetmiştir.
***
Türklerin gazete ile tanışması için ise tam iki asır geçmiştir. Tabi ki o günün koşullarında bunun da geçerli nedenleri vardı. Matbaa’’nın sayıları yüz binleri bulan ’‘Hattatlık’’ mesleğini öldürmesi gibi’…
Bugün kasabı, manavı, bakkalı öldüren yabancı sermayeli hipermarketler, sokak aralarına kadar ülkeyi işgal ederken Osmanlı’’nın hattatlık mesleğini korumak için matbaayı ülke sınırlarına sokmaması üzerinde ayrıca durulması gereken bir konudur.
Türkçe ilk gazete 1828’’de Mısır’’ın başkenti Kahire’’de yayınlanmaya başlanan Vekdyi-i Misriye’’dir. Bugünkü sınırlarımız içinde çıkan ilk Türkçe gazete ise 1831’’de yayımlanan Takvim-i Vekayi’’dir.
2. Mahmut’’un isteğiyle hazırlanan ve Saray’’ın resmi bülteni olarak yayınlanan bir gazete’…
1840’’larda yayımlanmaya başlayan Ceride-i Havadis de yarı resmi bir gazete olarak tarihteki yerini alır.
Dünya ve Türk basın tarihine ilişkin temel bilgilerden sonra geçelim asıl konumuza.
***
Darbeler atlatan, hükümet baskıları, sansürler, ölümler gören, şehitler veren, bazen de kalemini, sayfasını, ruhunu satan medyamız, dördüncü kuvvet olmanın verdiği gücü, kimi zaman orantısız kullansa da her yönüyle değişmeye, dönüşmeye devam etmektedir.
Ama değişmeyen, dönüşmeyen tek şey gazetecilik olarak tanımlanan ve tek sermayesi haber olan meslektir.
Dönüşümü harekete geçiren ise teknolojik gelişmeler tabi ki.
Bir dönemin tartışmasız tek gücü olan kağıda basılı medyasına (gazete ve dergi) ilk darbeyi radyo ve televizyon vurdu. Beyaz camın büyüsü, haberi anında ve canlı vermesi, her noktadan ulaşılabilir olması, aynı zaman da eğlendirme fonksiyonu, 1990’’lı yılların başından itibaren bu sektörü geliştirdi.
Sayıları artan ulusal ve yerel televizyon ve radyo istasyonları temel işlevi haber verme olan gazeteleri sendeledi ancak yıkamadı.
Yeni rakipleriyle mücadele ederken ’‘Tava-tencere’’ verme fonksiyonu ile direnç gösteren gazeteler, itibarlarını, zücaciye sektörüne el atarak, fincancılara ciddi zarar vererek kurtardı.
Ancak değişim ve dönüşüm devam ediyordu. Ve teknoloji internet olarak karşımıza çıkıyordu. 90’’lı yılların ortalarında hayatımıza giren ve kullanımı her geçen gün artan internet, anında haber verme işleviyle geniş kesimlerin tercihi olmaya başladı. Olmaya da devam ediyor.
Resmi rakamlar Türkiye’’de 20 milyona yakın internet abonesinin olduğunu gösteriyor.
İzmir’’de ise 1 milyon 100 bin civarında.
Kullanıcı sayısı Türkiye’’de 40 milyonun, İzmir’’de ise 2 milyonun üzerinde.
Türkiye’’nin anlı şanlı gazetelerinin toplam tirajı yıllardır aynı. 4 milyon civarında.
İzmir’’in en büyük yerel gazetesi 30-40 bin aralığında satıyor. Nüfus 80 milyona dayandı. Gazete tirajları, yerinde sayıyor.
Neden?
Çok farklı nedenler sıralamak mümkün. Ama bence en büyük neden doğal seleksiyon, yani evrim’…
Kağıda baskı dönemi kapandı, kapanıyor.
Artık internet çağındayız. Bu da, bilgiye hızlı ve kolay ulaşmanın diğer adı’… Ofis ya da evinizdeki bilgisayara hatta cep telefonunuza birkaç ’‘tık’’ attığınızda İzmir’’de, Türkiye’’de ve dünyada olan bitenden haber alıyor, isterseniz de dostlarınıza haber veriyorsunuz.
Hem de bakkala, bayiye gitmeden’…
Güzel ülkemde henüz yasası çıkmasa da internet gazeteciliği dünyada yerini almış, Türkiye’’de hızlı bir gelişim göstermeye başlamıştır.
Bugün ABD’’de hatırı sayılır iki gazete kağıda baskıyı şu veya bu nedenle durdurdu ve yayınlarını sadece internetten yapmaya başladı.
Dünyanın en büyük gazeteleri kağıt masrafı yüzünden internet yayıncılığını ciddi ciddi düşünüyor.
Türkiye’’nin hatırı sayılır gazetesi Milliyet 300 bin satış yaparken aynı gazetenin internet sayfası günde 10 milyonun üzerinde ’‘tık’’ alıyor.
Benden söylemesi’…
Görünen köy kılavuz istemez.
Gün gelecek, Özal’’ın Türkiye’’de 2,5 medya kalacak sözü, bugün olduğu gibi sadece patronaj düzeyinde değil kağıda baskılı gazete sayısı itibariyle de gerçeğe dönüşecek.
Gün gelecek, bugün kitle imha silahları, kanserojen madde taşıyan gemiler gibi çevresel felaketleri dünyaya duyuran Greenpeace gönüllüleri gazetelerin matbaaları önüne zincirleyecekler kendilerini’…
Daha fazla ağaç kesilmesin sloganıyla.
İşte o gün gelmeden herkes önlemini alıyor. Basılı gazeteler hatta televizyonlar internet sitelerini güçlendiriyor.
Habercilikteki zamanlama yarışı artık sanal dünyada yapılıyor.
Biz de önlemimizi aldık.
Sizler için Ege’’nin en güçlü haber portalını oluşturduk.
Tek amacımız var, habercilikte son sözü söylemek ve de söyletmek. Bizi izlemeye başlayın ve de devam edin’…