Gökyüzünde yalnız gezen bir yıldızdı!

Bugün 24 Eylül…

Türkiye'nin tek 'Sanat Güneşi' Zeki Müren'in…

Aramızdan ayrılışının 22'inci yılı…

Yıllar ne kadar hızlı akıp, gidiyor; di'mi?

22 yıl önce bugün…

Akşam saatlerinde…

TRT İzmir stüdyolarındaki televizyon yayınında…

Yorgun kalbine yenik düşmüştü…

***

Oysa 45 yıl önce…

Kadere bakın ki…

Yine bir TRT stüdyosunda (İstanbul) o 'güneş' doğmuştu…

Yaşı tutanlar o anonsu iyi hatırlar:

'Sayın dinleyiciler, burası İstanbul Radyosu… Şimdi Zeki Müren'den şarkılar dinleyeceksiniz…'

O gün…

TRT'nin '12 Numaralı' mikrofonu önünde doğdu…

45 yıl sonra…

Yine aynı mikrofon elinde hayata veda etti…

Bilir misiniz?

O programda giydiği elbisenin adı bile…

'Son Gece'ydi…

***

40 yıl boyunca Türk Milleti'nin…

Medarı iftiharı oldu…

Son derece beyefendiydi…

Türkçe'yi O'nun kadar iyi konuşanı az gördük…

'Zeki Müren Türkçesi' diyorlardı…

Tane tane, her kelimenin, hatta her hecenin…

Hakkını vererek konuşurdu…

Olağanüstü bir sese sahipti…

Asla seyircisine arkasını dönmedi…

Hep ilklere imza attı…

Yenilik yapması değil, 'yapmaması' şaşırtıcıydı…

Cumhurbaşkanı Korutürk'ün Çankaya Köşkü'nde…

Sanatçılara verdiği kokteyle…

28 santimetrelik apartman topuklu ayakkabılarıyla katılması…

Gündemi sarstı…

İzmir Fuarı'nda 'mini etek'le sahneye çıktı…

Ardından 'mini şort' ile alkışlandı…

Ortalık yıkıldı…

Vefatından sonra Bülent Ersoy şöyle demişti:

'Bence Zeki Müren ileriki nesillere ders olarak okutulmalı…'

***

1980'ler…

O'nun için zor yıllardı…

İki kez kalp krizi geçirdi…

Son konserini…

1984'te Bodrum Kalesi'nde verdi…

Artık günde 30 ilaç içiyordu…

Kilo almış ve yıpranmıştı…

Kendini Bodrum'daki evine kapattı…

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bile…

'Sanat Güneşi'nin…

Müziğe dönmesini arzu ettiğini açıkladı…

***

Çok zarifti…

Bu özelliği yüzünden 'özel' yaşamı…

Hep dillerde 'sessiz bir dedikodu' gibi kaldı...

Belki doğrudan 'eşcinsel' demediler / diyemediler ama…

Sormaya cesaret edenlere…

'Sanat Güneşi' şöyle cevap verdi:

'Ben kadınlara karşı da çok kuvvetliyim… İş ki, gönlüm istesin… Kadın ve erkek ruhunu bir arada taşımak sapıklık değil, ruh zenginliğidir…'

Sonra…

O soruyu soranlar da üzüldü!

***

O 'hassas' konuyla ilgili…

Zeki Müren'in yaşamından çok az bilinen bir olay…

Yıl 1962…

Zeki Müren'in ifadesi ile…

Yeri göğü sarsacak kadar büyük bir aşka…

Sadece bir kez kapıldı…

Şöyle anlatıyor Paşa:

'1962'den 70'e kadar sadece O'nu sevdim… Göz göze, el ele, yatak odasına girmeden sekiz sene canımı her an verebilirdim; o da canını her an verebilirdi… Ve çoook uzaklara gitti, beni unutmaya… Kanada'ya... Unutamadı, döndü, Hollanda'ya... Bana çok şiir yazdırdı, çok beste yaptırdı…' (Nokta Dergisi / 5 Haziran 1988)

***

Gerçekten 1960'lı yıllarda…

İstanbul'da çok ünlü bir modacı vardı…

Zeki Müren'in kostümlerini hazırlıyordu…

Adı; Nimet Erim Şenli'ydi…

Bir kez konuştu o kadın:

'Yıl 1962 idi… Belvü Otel'e yerleştim... Zeki Bey bir gece programı bittikten sonra, odama geldi… Olanlar oldu işte… Zeki Bey çocuk istiyordu… Ama ben hazır değildim...'


Nimet Erim Şenli bu olaydan sonra ortadan kayboldu…

Hamileydi ve ne yapacağına karar vermişti…

New York'a yabancı değildi, bir apartman dairesi tuttu…

Yaşamına burada devam etti…

Ne Türkiye'deki arkadaşlarıyla…

Ne de Zeki Müren'le - bilerek ve isteyerek – bağlantı kurmadı…

Aradan tam çeyrek asır geçti…

Hürriyet sonunda Şenli'yi buldu, konuşturmayı başardı:

'Aradan uzun yıllar geçti… Zeki Bey'le temasım kalmadı, ama kendisine beslediğim hislerimde bir değişiklik olmadı… Hala O'nun fotoğrafları, mektupları, plakları ve anılarıyla yaşıyorum…'

***

Zeki Müren, olayı doğruladı yıllar sonra…

Ama…

Her zamanki zarafetiyle…

'O bebeği ben aldırmadım, O aldırdı efendim…' dedi…

***

Aramızdan ayrılalı…

22 yıl oldu…

Şarkıları, besteleri hala aynı tazelikte…

Bıkmadan dinliyoruz / dinliyorsunuz…

Neredeyse dört nesil…

Zeki Müren'i seviyor…

'Sanat Güneşi'ne sahip çıkıyor…

Bu önemli bir olaydır…

Bülent Ersoy çok haklı…

Unutmamak ve unutturmamak için…

'Zeki Müren ders olarak okutulmalı…'

***

Onca alkışa, şöhrete karşın yalnızdı…

O'nun 'görünmeyen' yalnızlığını…

En iyi tek şarkı anlatır…

Sözleri Hikmet Münir Ebcioğlu'na…

Bestesi Teoman Alpay'a ait…

O nihavend eseri…

Zaten Zeki Müren kadar…

Hissederek okuyan…

Şimdiye kadar çıkmadı…

Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar

Yeryüzünde sizin kadar yalnızım

Bir haykırsam belki duyulur sesim

Ben yalnızım, ben yalnızım, yalnızım...

Sonsöz: 'Bu vesile ile Sanat Güneşimiz Zeki Müren'i bir kez daha saygıyla anıyorum...'