'Gitgide ıssızlaşıyor Yeşilçam...'

Fikret Hakan'ı, beyazperde dışında kanlı-canlı ilk gördüğümde 17 yaşındaydım... Evimizin karşısında, limanda 'Paralı Askerler' filminin setinde... Charles Bronson ve Tony Curtis'le birlikte... Daha sonra gazetecilik yaparken Fuar'da... Son buluşmamız geçen yıl yine Fuar'da oldu... Ege TV'nin canlı yayınlanan 'Yüzyüze' programında içimdeki soruyu seslendirme fırsatı buldum...

Fikret Hakan, gözleriyle oynayan bir aktör olarak ün yapmıştı... Gülümsemesine bile gerek yoktu, bakışları ile sevgisini, aşkını, heyecanı hatta hiddetini o kadar iyi anlatıyordu ki, filmin yönetmeni hep o bakışları başrole taşıyordu... Bu özellik, Fikret Hakan'ın yanısıra Yılmaz Güney'de de vardı... İkisi de bakışlarıyla rol yapıyor, söze gerek kalmıyordu...

Artık Fikret Hakan da yok... O büyük ustayı da kaybettik...

Üstelik yeri doldurulamayacak bir aktöre veda ediyoruz şu sırada...

Neden böyle yazıyorum biliyor musunuz?

Meslek büyüğüm, ustam Tayfur Göçmenoğlu'nun şahane eseri 'O Yıldızlar Hiç Sönmesin'i, üç yıl önce Ege TV'de program yapmaya karar verdiğimizde, Yeşilçam'daki hazin ve hızlı yaprak dökümü ikimizi de çok etkilemişti... Gelecek kuşaklara 'görsel' bir hafıza bırakmak istemiştik... Ustam'la ve Ege TV'nin genç ekibiyle bunu başardığımızda 60'a yakın 'belgesel' tadında program yarının gençlerine miras kalmıştı...

Kuşkusuz Türk Sineması hergün yeni bir yüz yeni bir yeteneği bize armağan ediyor...

Ne var ki, eskilerin yeri kolay kolay dolmuyor... Onların rol aldığı filmlerin tadı bambaşka...

Hafızalarımızı tazeleyelim...

Son 40 yılda kaybettiğimiz şu değerlere bakar mısınız?

Kemal Sunal, Adile Naşit, Müşfik Kenter, Erol Taş, Yılmaz Güney, Öztürk Serengil, Cahide Sonku, Zeki Alasya, Belgin Doruk, Hulusi Kentmen, Ayhan Işık, Hüseyin Baradan, Gazanfer Özcan, Orhan Günşıray, Erol Günaydın, Yılmaz Köksal, Mualla Sürer, Macit Flordun, Sami Hazinses, Necdet Tosun, Kadir Savun, Erol Büyükburç, Barış Manço, Ekrem Bora, Turgut Özatay, Kamran Usluer, Toto Karaca, Yıldırım Önal, Aliye Rona, Nubar Terziyan, Ali Şen, Suna Pekuysal, Tarık Akan, Cevat Kurtuluş, Meral Okay, Hadi Çaman, Feridun Çölgeçen, Reha Yurdakul, İhsan Yüce, Sami Hazinses, Hayati Hamzaoğlu, Hüseyin Peyda, Mete İnselel...

Bir çırpıda aklıma gelenler...

Andığım isimler, bir filmle, kısacık rolle akıllarda kalan isimlerdi...

Şimdi öyle mi?

Dizilerde karşılaştığımız gençler, eskiler gibi 'ailenin bir ferdi' olabiliyor mu?

Sonsöz: En tehlikesi şu... Bugünün yıldızlarını pırıl pırıl yüzleri ve isimleri ile değil, oynadığı karekterin adı ile hatırlar ve hatırlatır olduk... Örnek; 'İçerde dizisinde şu Sarp var ya...'