Gerçekten aday mı?

Değil.

Biliyorum..

Biraz iddialı oldu bu 'değil'..

Açıklamaya çalışayım..

Kılıçdaroğlu'ndan söz ediyoruz şüphesiz.

Sekiz dakikalık grup konuşmasından sonra, yapılan yorumları dikkatle okudum ve yukarda yazdığım kanaate vardım.

Konuşmayı da dinlemiştim.

Bugüne dek yaptığı en coşkulu konuşma ve hatta en coşkulu tek konuşma..

Kılıçdaroğlu şüphesiz dürüst bir insan.

Yurtsever bir insan..

Çok gayretli bir insan..

Ancak..

Uzun bir siyasi geçmişi var.

Milletvekilliği.

Grup Başkanvekilliği..

Ve uzun sayılabilecek Genel Başkanlık..

Hem kendisini, hem partisini ve Türkiye'yi ve içinde bulunulduğu durumu çok iyi biliyor.

Bu sebeple de yukarda saydığım meziyetlerine ilaveten 'feraset' yani 'sağduyu' sahibi..

Yine bu sebeplerle gelecek seçimlerin Türkiye için ne anlama geldiğini herkesten çok iyi biliyor.

'Hevese ve duygusallığa' asla yer vermiyor.

'İttifaka' her şeye rağmen verdiği önem de bu sebeplerle..

Hal böyle olunca bahse konu konuşma neyin nesi?..

Kılıçdaroğlu pek çok açıdan eleştiriliyor.

Ama bana göre eleştirilerin odak noktası kitlelere 'heyecan, coşku' veremiyor.

Oysa siyasetin 'barutu' 'coşku...

İşte sekiz dakikada da yine bana göre bunu yaptı ve başarılı oldu.

Hedefte 'adaylık' yok.

Zaten ertesi gün konuşmaya açıklık da getirdi..

Kılıçdaroğlu,sadece seçimi kazanmayı düşünmüyor.

Ya neyi?

Seçimden sonra adeta 'enkaza' dönen ülkenin, fabrika ayarlarına nasıl döneceğini de düşünüyor.

Bu sebeplerle 'konuşmayı' bu açıdan değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum..

İlaveten..

Adaylık için 'belediye başkanları' da düşünülmüyor..

Bütün bu yazdıklarım 'yılların deneyiminin yazıya dökülmüş şekli'...

Herhangi bir 'duyuma' dayanmıyor..