Türk Milleti olarak 7 fidanımızı toprağa verdiğimiz gün, AKP’’lilerin insanlarımızı çıldırtan saçma sapan açıklamalarını dinledik. Bakın neler dediler;
Cumhurbaşkanı; Saldırının yeri, zamanlanması, şekli düşünüldüğünde farklı şeyler olabilir.
Başbakan; Türkiye bu süreci tamamlamak, hem de başarı ile tamamlamak zorunda. Bu tip engellemelerle, provokasyonlarla yolumuzu kesemezler.
Bülent Arınç; Bunun içerisinde seçilen yer çok önemli, yapılan işler de. Taşeron örgüt kullanılmış olabilir.
Hüseyin Çelik; O bölge bir zamanlar Ergenekon davasında yargılanan bazı sanıkların üssü halindeydi. Bu nedenle kalleşçe yapılan bu saldırının arkasında önünde ne varsa mutlaka ortaya çıkarılacak.
Nihat Ergün; Tokat’’ta yıllardır bu boyutta bir terör olayı yokken karakol devriyesi yapan askerlerin sisli bir havada baskına uğraması, çok özellikli bir nedenle ya da Tokat’’ta vaktiyle eylem yapmış TİKKO, DHKP-C gibi örgütlerin yeniden eylem kabiliyeti kazandığına mı işaret eder yoksa başka bir şeyi mi ortaya koyacaktır?Bu olayların arkasında ne var, kim var?Danıştay saldırısının da Türkiye’’nin üzerine kara bulut gibi çöktüğü, olayın birbiriyle ilişkilerini nasıl sıkıntıya soktuğu görüldü.
Bu cümlelerin sahipleri; İstanbul Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü çalışanları değil, Deniz Feneri Derneği yöneticileri değil, Ermenistan Devlet Yöneticileri hiç değil. Bunları söyleyenler; T.C Cumhurbaşkanı, Başbakan’’ı, Başbakan Vekili, Sanayi Bakanı ve AKP Genel Başkan Yardımcısı!
Şimdi sizler şöyle düşüneceksiniz; Bunlar akıllarını mı kaçırdı?Siz bu Devletin tepesinde oturmuyor musunuz?Emrinizde Devletin tüm birimleri yok mu?Elinizi tutan mı var?Bulun bu aşağılık katilleri. Ne şikayet ediyorsunuz?
Böyle düşünmekte çok haklısınız. Bunların, özellikle haram para ile kurulmuş yandaş ve kandaş medyanın gerçek yüzleri budur. Bu zihniyet Türk Ordusunu, Türk Milletini sizin gibi, bizim sevdiğimiz gibi sevmezler. Her kötü olayı Türk Ordu’’sunun üstüne yıkmak isterler. Türk Milletini çeşitli oyunlarla belli bir süre için kandırabilirler, ama Türk Ordusunu asla kandıramazlar. Türk Ordusu, ’“İslam Cumhuriyeti’” özlemlerinin, ’“Halifelik Özentilerinin’” köküne kibrit suyu dökecek en güçlü ve inançlı kurumdur.
Bu yüzden Türk Ordusuna her fırsatta saldırırlar. Erkek gibi, mertçe değil, kalleşçe, alçakça saldırırlar. Nasıl yaptıklarına bakalım;
Türk Ordusundan, İrticai faaliyetlere karıştığı için atılan subay, astsubayı bunlar işe alır. Belediyelere, Bakanlıklara, Medyalarına, en kritik görevlere yerleştirirler. Bu hareketle hem kendi tabanlarına mesaj verirler hem de akılları sıra Ordu’’ya gözdağı verdiklerini sanırlar.
Terörle göğüs göğse mücadele eden, subay, astsubay ve uzman çavuşların büyük bir çoğunluğu bugün mahkemelerde uğraşmaktadırlar. Özellikle irtica ile mücadele eden subaylarımıza, Emniyet Birimlerinde yuvalanmış F. Gülen cemaati mensubu polislerin hazırladığı tezgahlar, öncelikle yandaş basında günlerce gündeme getirilmekte, sonra Adliye’’ye aktarılmaktadır. Böylelikle bu vatan için göğsünü kurşuna siper eden adamların moralini bozmaktadırlar. Türkiye’’nin her tarafını, özellikle terör bölgesini çok iyi bilen biri olarak söylüyorum ki, terör ve teröristle mücadele eden kahramanlar bugün için şöyle düşünmektedirler; Orgenerallerin bir kısmı cezaevinde, bir kısmı Savcılıklarda saatlerce ayakta bekletilip ifade veriyor, Albaylar, Yüzbaşılar, Teğmenler, Uzman Çavuşlar, ne ile suçlandıklarını bilmeden, sorgu sual yapılmadan aylarca hapis yatıyorlar. Durum böyle iken, Askerimize kurşun sıkan, şehit eden, bayrağımızı yakan eşkıya sürüsünün davul zurna ve havai fişekle, Devlet’’in Müsteşarı, Valisi, Genel Müdürü tarafından sınırda karşılanmasını ve anında serbest bırakılmasını şaşkınlıkla izliyor. Eli kanlı katil sürüsü PKK’’lıların ve Uyuşturucu Baronu Apo’’nun en ufak meseleleri günlerce medyada tartışılırken, Komutanların cezaevlerinde tutulması, şehit haberlerinin görmezden gelinmesini gözyaşlarını için akıtarak acıyla seyrediyorlar.
Terörle mücadele’’de en önemli unsur ’“Moral Değerlerdir’”. Morali düşük ve Hükümetine güveni sarsılmış, Güvenlik güçleri ile terörle gerçekçi bir mücadele yapamazsınız.
Elinden silahını bırakmayan terör örgütü ile mücadele etmek zorundasınız. Terörle müzakere yapamazsınız. ’“Yıllarca silahla denendi bakın olmuyor’” lafı, aldatmacadır. Bu lafın muhatabı, yıllarca terör örgütüne, silah, malzeme, para desteği veren ABD ve AB üyesi ülkelerdir. Gidin bu lafı onlara söyleyin. Elinde silah olduğu müddetçe, ülkeyi bölme hedefinden vazgeçmedikçe, ülkenin askerini, polisini, insanını öldürmeye devam ettikçe, bu ülkenin ekmeğini yiyip, ihanet edenlerin göreceği en son şey Türk Ordusunun ezici gücü olacaktır.
Bizler; Bu ülkeyi canından aziz bilenler, Atatürkçüler, gerçek Müslümanlar, İlericiler, Çağdaşlığa inananlar, Milliyetçiler, Laik Cumhuriyetin savunucuları bu zihniyeti vatan sathından sileceğiz. İslam Cumhuriyeti hesabı yapanlar, Türkiye’’den kaçıp, CIA’’nın kucağında ülkemizin başına çorap örenler, bu oyunlara alet olan siyasetçiler ve bunlara göz yuman bürokratlar, makamları ne olursa olsun, çok yakında bağımsız Türk Yargısına hesap vereceklerdir. Cevher uyanıyor. Çoğu gitti, azı kaldı.
Not; Terör Örgütü, Tokat- Reşadiye deki saldırıyı üstlendi. Yukarıda ki beyanları verip, bu acı olayın, önünü, arkasını arayan fakat PKK’’yı görmeyenler, Türk Milletinin yüzüne nasıl bakacaklar diye merak mı ediyorsunuz?Bakarlar, bakarlar. Bir de aynaya bakabilseler!