Gelincik tarlası

26 Mart Cumartesi günü İzmir-Cumhuriyet Meydanı, ellerinde Türk Bayraklarıyla alanı dolduran on binlerce İzmirli tarafından 'Gelincik Tarlası' haline getirilmişti.
Ulusal ve yerel basında sizler bu yürüyüş ile ilgili en ufak bir haber göremediniz!. Ama Mesir Macunu dağıtım töreni, Yurt dışından gelen manken ve Libya'da Taciz, başlıklı haberleri fotoğraflarıyla okudunuz!.. Bu eylem Kürtçü-Bölücülerin gerçekleştirdiği 'Sivil İtaatsizlik' eylemi olsaydı hem televizyonlarda dakikalarca, yazılı basında da sayfalarca okurdunuz…
AKP Medyasının durumu zaten belli, diğerleri de AKP tarafından hem hadım edilmişler, hem de dik durmalarını sağlayan omurgaları alınmış. Çok yazık…
Yürüyüş hakkındaki sayısal bilgilere gelince;
Yürüyüşün başladığı Kıbrıs Şehitleri Caddesinin sonu ile Cumhuriyet Meydanı arasındaki mesafe tam tamına 3,5 kilometredir. Öndekiler Cumhuriyet Meydanına vardığında, biz daha yürüyüşe başlamamıştık. Yani 3,5-4 Kilometrelik yol tamamen doluydu. Yol boyu gerek apartmanlardan, gerekse iş yerlerinden binlerce İzmirli alkışlarıyla yürüyüşe gönülden destek verdi. Cumhuriyet Meydanı tamamen doluydu. Bu meydanda defalarca miting düzenlemiş biri olarak iyi bilirim. Meydan 10.000 metrekaredir. Mitinglerde, Emniyet yetkilileri tarafından metrekareye 4 kişi hesap edilir. Katılanların sayısını varın siz hesap edin.
Maddi olanaksızlık sebebiyle bu yürüyüş için ne bir Gazete-TV ilanı, ne afiş çalışması yapılamadı. Buna rağmen Türkiye'de çağdaş ve özgür yaşamaya, Atatürkçü ve Ulusal değerlerini yaşatmaya çalışan, özgürlük ve adil yargılanma isteyen insanlar kendiliğinden ellerinde Türk Bayraklarıyla geldiler ve meydanı doldurdular.
Bu yürüyüş ve toplantı ile ilgili iki tespitimi sizlerle paylaşmak istiyorum;
* Gerek yürüyüşe katılanlar gerekse yol boyu destekleyen insanlarda AKP karşıtlığı maalesef 'Nefret' haline dönüşmüş. Bu nefret, yaşam tarzı ve düşünce yapısıyla AKP'li olmayan fakat hangi menfaat sebebiyle AKP'den aday adayı oldukları anlaşılamayan(!) İzmirlilere de aynen yansıyordu.
*Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün adı geçtiğince, meydan dakikalarca 'Yuh' sesleriyle inledi. Katılanların bir bölümünün subay aileleri olduğunu düşününce, Hilmi Paşanın TSK ve Türk Milleti nezdinde ki itibarının yerlerde süründüğünü bir daha gördük.
Hilmi Paşa'dan istenen şu idi; 'Darbe iddiaları sizin Genelkurmay Başkanlığı zamanınıza aittir. Gidin mahkemeye ne biliyorsanız onu anlatın. Hiç olmazsa süreci çabuklaştırın.'
İçinden yetiştiği mübarek Ordumuzun şerefli mensuplarından bunu bile esirgeyen bu kişi nasıl Genelkurmay Başkanı yapılmış, anlamış değilim…
Cumartesi günkü yürüyüşü görmezden gelen basına da birkaç söz söylemek gerek; Profesör Faruk Erem'in bir sözü var; 'Bir ülkede bir kişi dahi suçsuz olarak cezaevinde bulunuyorsa, o ülkedeki, suskun kalan ve bu haksızlığa karşı çıkmayan tüm insanlar suçludur.'
Eğer basın ve insanlar yapılan haksızlıklar karşısında suskun kalırlar ve görmezden gelirlerse, en kısa zamanda onlarında başlarına aynı olaylar gelecektir.
AKP İktidarında Adalet sisteminin ne hale geldiğine birkaç örnek vermek gerekirse;
*Habur'da kurulan seyyar mahkemede Hakim, PKK'lı teröriste 'Pişman oldun mu?' diye soruyor, eli kanlı katil, 'Hayır, ben buraya Apo'nun talimatıyla geldim.Pişman değilim' diyor ve serbest bırakılıyor!.
*Ayhan Çarkın denen eski polis; 'Bizzat ben yüzlerce adam öldürdüm' diyor ve bu itirafını televizyon canlı yayınlarında yapıyor. Fakat mahkeme kendisini serbest bırakıyor!..
*Adamcağız gazeteci, kitap yazmak istiyor, taslak haline getiriyor. Kitaba 'İmamın Ordusu' ismini veriyor. Basılmamış kitap 'terör örgütü belgesi' sayılıp, yok edilmek için her yer polis tarafından basılıyor. İmamın Ordusu isimli kitabın yazılmasına dahi tahammül edemeyenler, Allahtan korkmuyorlar, kuldan utanmıyorlar ve günün birinde 'İmamın Kayığına' bineceklerini unutuyorlar!...
Adalet sistemimiz, insanlarımız tarafından güvenilirlik konusunda hiç bu kadar tartışılır olmamıştı.
Türk Milleti 12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinde mutlaka sandığa giderek kaderine el koymalıdır.
Bu seçimlerde; Demokratik Laik Cumhuriyet için, Sosyal Hukuk Devleti için, çağdaşlık ve zenginlik için, ülkemizin birliği ve beraberliği için herkes sandığa gitmeli ve çevresinin de sandığa gidip oy kullanması için şimdiden çalışmaya başlamalıdır. Bu seçim sonucunda ya Türkiye kazanacak, ya da kafalarında İran tipi bir İslam Cumhuriyeti rejim olanlar kazanacaktır.

Eğer sizleri; Balık Ayhan, Hakan Şükür, Tanju Çolak, Kiboş, İbo, Metin Şentürk gibi Devlet ve Siyaset adamlarının temsil etmesini istiyorsanız AKP'ye gönül huzuruyla oy verebilirsiniz. Takdir sizlerin…