Geçtiğimiz Çarşamba…

(10 Ağustos…)

Gözlerini bu dünyaya kapattığı gündü…

O sırada…

58 yaşındaydı…

Bulutların üstünden İzmir'e…

Özellikle de…

'Gültepe'ye veda ettiğinde…

Oysa…

Sesine vurgun Edip Akbayram'ın o meşhur şarkısındaki gibi…

Mutlu yarınlara özlem…

Mesaj verirmiş bu şehrin taşına, toprağına vurgunum diyene:

'Başın öne eğilmesin… / Aldırma gönül aldırma… / Ağladığın duyulmasın… / Gönül aldırma…'

Gönül aldırmıyor…

Amma velakin öylesi devrimci başkanlar da gelmiyor artık…

***

Bi'daha…

Üstüne basa basa söyleyelim…

İzmir'in takvimindeki…

'10 Ağustos'

Görüp, görebileceğimiz 'en yiğit' belediye başkanına…

Veda ettiğimiz gündür…

Aradan geçen 21 yıl uzun süredir…

Unutulmaz olmak ise şahane bir 'unvan' diye bilinir…

***

Yaşasaydı…

Memleketin dipçik gibi 80'inde 'eski tüfek' bir ağabeyi olarak…

Gül gibi insanlarının yaşadığı Gültepe'deki asmaaltı bir kahvede…

Hem gölgelenir hem de…

70'li yılların unutulmaz 'devrimci' markasını…

Anlattığı 'gerçek masallar' ile hatırlatarak…

Gelecek kuşaklara 'devrimci' olmanın…

Nasıl dayanılmaz bir 'onur' ve 'miras' olduğunu anlatırdı…

Anlamayan olursa…

Kafasına kafasına çakardı…

***

Bu gün…

İzmir'de artık bir 'semt' adıdır, 'Gültepe'

Düşük gelirli…

Göçle İzmir'i keşfetmiş…

'Ah ulan, işte benim şehrim…' diyerek…

Gül gibi geçinenlerin semti Gültepe'ye…

70 yıl önce demir atanların…

Aşk, ihtiras ve devrim…

Sözcükleriyle taçlanmış…

Eşine ender rastlanan bir yerel yönetim modelini tatmış…

Masalsı kahramanlarının…

Sınırları olmayan memleketidir…

Şaka yaptığımı sanmayın…

Bugün…

Filmlerin, dizilerin 'doğal platosu' Gültepe…

50 yıl önce…

İlçeydi, ilçe…

Minimum 70 bin nüfusuyla…

İzmir'e 'göç' dedin mi; başkent olarak gösterilirdi…

Memleketini seven ama…

Düzensiz düzene baş kaldırmaktan çekinmeyenlerin kentiydi…

Bu yaşanmış hikayenin kahramanı…

İzmir Körfezi'ne 'balkondan bakan'ların kentine vurgurdu…

***

Aydın Erten…

Hayatı roman bir belediye başkanıdır…

Tanıdığım için…

Sağlığında röportaj yaptığım için…

O sert kimliğin içinde…

Pamuk gibi bir kalp olduğunu bilenlerdenim…

Tanıyalım o zaman…

Tanıyalım ve O'nu yad edelim…

***

Tipik '68 Kuşağı'nın efsane ismiydi Aydın Erten

Diyarbakır doğumluydu ama ilk eğitimini İzmir'de almış…

İktisat Fakültesi'ni bitirmişti…

CHP'nin Gençlik Kolları'na üye olduğunda yaşı tutmuyordu…

Süzme devrimciydi…

1973'te Ecevit'li CHP'nin Gültepe Belediye Başkanı oldu…

Dönemin Başbakanı Demirel…

O günlerde Meclis kürsüsünden…

'Gültepe'yi solcu komünistler ele geçirmiş, kurtarılmış bölge ilan etmişler…' demişti…

***

Aydın Erten'in başkanlık sürecindeki bir anısı unutulmaz…

Türkiye Elektrik Kurumu…

Kentin göbeğindeki Gültepe'ye elektrik direği dikmeyi istemez…

Aydın Erten, sabaha kadar işçileriyle birlikte çalışıp…

TEK'in yapmadığını yapar, direkleri diker…

Gültepe'de sosyal konut yapılması için halka arsa dağıtır…

Fırın çalıştırır, halka ucuz ekmek yedirir…

Tanzim satış mağazaları açar, halka temiz ve ucuz gıda ulaştırır…

Aklınız durur, maliyetine taksitle kömür dağıtır…

Aliağa'daki işçi eylemlerinde de yer alır…

Halkın sevgilisi olur, 1977'de yeniden seçilir…

O artık İzmir'in 'Terzi Fikri'si olmuştur…

Hükümet, Gültepe'ye 'Küçük Moskova' demeye başlar…

İller Bankası'ndan gelen payını keserler…

Gültepeliler, belediye yaşasın diye…

Bakın burası çok önemli…

Ziynet eşyalarını belediyeye bağışlar…

O belediye başkanı var ya…

'Tariş Direnişi'ne katılanlara kumanya dağıttığı için suçlanır…

Bedelini ağır öder…

12 Eylül Darbesi'nde…

Başkan Aydın Erten ve belediyedeki çalışma arkadaşları…

İşkence tezgahlarından geçirilir ardından tutuklanır…

Cezaevinden çıktıktan sonra 17 yıl yasaklı kaldığı halde…

Siyaset'teki varlığını 'rütbesiz' sürdürür ama…

Çektiği acılar O'nu bitirecek noktaya gelmiştir; kansere yakalanır…

Hasta yatağında bile…

'Emek düşmanları sevinmesin… Bu yatışım yeni bir mücadelenin başlangıcıdır' diyecek kadar 'Eski Tüfek' olduğunu hatırlatır…

***

10 Ağustos 2000…

İzmir'in Aydın Erten'i kaybettiği tarihtir…

Bu kentin 'sol' hafızası…

O'nu şöyle anıyor:

'Aydın Erten'in gençlerle olağanüstü iletişim kurabilme özelliği, CHP'ye bıraktığı en büyük miras oldu…'

Önemli olanın gönüllerde 'taht kurmak' olduğunu…

Bize O öğretti…

Eski tüfek solcuydu…

Sözünü dudaktan, gözünü budaktan esirgemezdi!

***

İzmir, Aydın Erten'in…

Bir 'değer' olduğunu hiç unutmadı…

O günün gençleri için idol'den farksızdı…

Önderdi ama aynı zamanda…

Çilekeş babasıydı…

Hastalığında bile dimdik ayaktaydı…

Dostlarına o süreçte hep şöyle dedi:

'Acımasız sermaye sevinmesin, bu yatış dinlenme sürecidir…'

Vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışanlara inat çok duyarlıydı…

Cebindeki son 5 lirayı bile ihtiyacı olana verirdi…

***

Bitiriyoruz…

Kadim dost rahmetli Sancar Maruflu

Yıllar önce…

Aydın Erten için şöyle demişti; unutmam mümkün değil:

'İnanılacak gibi değil ama gerçek… Vatandaş, Aydın Erten'in önderliğinde kendi öz olanaklarıyla, kendi yerel sorunlarını 50 yıl önce çözmüş ve kendi belediyelerini kurmuşlardı…'

Bu anlatılanlar, Türkiye'de…

Hiç bir belediye başkanına nasip olmamıştır…

Meslek büyüğüm Okan Yüksel Abi'min…

Kaleminden döküldüğü gibi:

'Ayrılık Defteri'nin elimize verildiği gün! / Değil 22 yıl, bin yıl geçse de unutmayız, unutamayız seni yoldaşım… / Yiğit 68'lim…'

Nokta…

Hamiş: Tarihe not düşmek adına biz yine de hatırlatalım… Aydın Erten, 1973 yerel seçimlerinde seçildi; iki dönem başkanlık yaptı... Tariş direnişine destek verdiği, işgal sırasında işçilere kumanya dağıttığı için 12 Eylül yönetimi tarafından gözaltına alındı; işkence gördü...

Nokta…

Sonsöz: 'İnsan, okunacak en güzel kitaptır… / Hacı Bektaş-ı Veli…'