Gazze Başbakanı!

Üzülerek ifade ediyorum ki Türkiye bugün, kendi tarihini bilmeyen, demokrasi ve hukuk devleti kavramlarını hazmedememiş, cemaat-tarikat-aşiret kültürüyle yetişmiş bir zihniyet tarafından yönetilmektedir.

Öncelikli görevlerinin kendi ülkesi insanının mutluluğu ve refahı için çalışmak olan Tayyip Bey ve Davutoğlu, bırakın ülke insanının mutluluk ve refahını, aksine Türkiye’’yi içinden çıkılması çok zor bir kuyuya atmak üzeredirler.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’nin kurulduğu tarihten bu yana görev yapan tüm devlet adamları böyle bir yanlışın içine düşmediler ve insanımızın geleceğini tehlikeye atmadılar.

Neden?Bu kişiler korkak, ülkesini sevmeyen kişiler miydi?Elbette ki hayır. Onlar, ’“Ümmet’” değil, ’“Millet’” kavramına inanıyorlardı ve onlar Türkiye’’nin ve yakın geçmişimizin tarihini çok iyi biliyorlardı.

Dünya’’nın en karmaşık bölgesinde, İran’’la kucak kucağa ve yalnız başımıza kalmamıza sebep olan ’“Filistin Devleti ve Gazze’” olayının gerçeğini bir de biz anlatalım;

Ortadoğu’’da hiçbir devlet, ’“ağızları ne söylerse söylesinler’” samimi olarak Filistin Devletinin kurulmasını istemezler. Sebep, her devlet önce kendi yararını düşünür. Bizim Başbakan hariç!

Ürdün:Ürdün’’le Filistin’’in sınırını Ürdün nehri oluşturur. Bu nehrin batı tarafı (Batı Şeria) Filistin’’e aittir. Amman dışındaki tüm Ürdün şehirleri ise bu nehrin doğusu (Doğu Şeria) tarafındadır. Ürdün nehrinin doğusundaki şehirlerde yaşayanların hepsi Filistinlidir. Bugün Filistin Devleti kurulsa, Ürdün nehrinin doğusundaki tüm şehirler Filistin’’e katılır, yani Ürdün diye bir devlet kalmaz, kaybolur gider. Bu yüzden Ürdün, Filistin Devletinin kurulmasını kesinlikle istemez ve İsrail’’le bu konuda antlaşmaları vardır’….
Mısır: Gazze’’ye giriş çıkışlar, Mısır’’ın Sina Yarımadasında bulunan ’“Refah’” sınır kapısından yapılır. Mısır bu kapının kapalı tutulması ve Gazze’’nin tecrit edilmesi karşılığında her yıl, ABD’’den 3 Milyar Dolar para alır. Ayrıca Gazze’’yi, dolayısıyla Hamas’’ı kontrol altında tutarak, fiili olarak Arap aleminin liderliğini yürütür ve bunun çok avantajlı ticari menfaatlerini kullanır. Filistin Devleti kurulursa, Mısır, hem her yıl aldığı bu avantayı, hem ABD ve İsrail’’in desteğini hem de ilerde Gazze’’yi kendi topraklarına katarak, Gazze’’ deki zengin yer altı kaynaklarını elinden kaçırmış olur. Mısır bu sebeplerden Filistin Devletinin kurulmasını asla istemez’…
Suriye: Suriye halen Golan tepelerinde İsrail’’le bir çatışma halindedir. İsrail ve Filistin’’in tek su kaynağı burasıdır. Ortadoğu çölünde cennet gibi bir vaha olan Golan tepelerindeki su kaynakları, bu tepelerin güneyindeki Galile gölünde toplanır. Bu su, kanal ve borularla 350 Km, güneydeki Akabe körfezine kadar olan tüm İsrail ve Filistin yerleşim bölgelerine götürülür. Bugün Filistin Devleti kurulsa, İsrail Batı Şeria’’da bulunan 16 Tugayını, Golan tepelerine yani Suriye sınırına getirir, bu da Suriye’’nin sıkıntıya girmesine sebep olur. Bu yüzden Suriye de Filistin Devletinin kurulmasını istemez.
Filistin Halkı: Filistin Devleti kurulursa, dünyanın dört yanından gelen yardımlar ve oluk gibi paralar kesilir. Bu paralar halen Filistin Hükümeti ve El-Fetih tarafından kullanılmakta, çok azı Filistin halkına dağıtılmaktadır. Filistin Devletini bugün kurun, paraların bölüşülmesi ve aşiretlerin yönetimi ele geçirme kavgalarından ortalık kan gölüne döner. Şu an bile Filistin’’de günlük her 20 olayın, 1 veya 2’’si İsraillilerle, diğerleri ise Filistinli aşiretlerin kendi aralarında olmaktadır. (Sayın Haydar Ateş’’in yazısından çok yararlandım. Kendisine teşekkür ederim R.S)
Diğer tüm Arap Ülke yönetimleri ABD ve İngiltere’’nin kontrolündedirler. Hiçbir Arap Ülkesi yönetimi, patronlarının istemediği hiçbir şeyi isteyemezler.
Gerçek bu iken, Tayyip Bey’’in Türkiye Başbakanı gibi değil de, Gazze Başbakanı gibi davranması ve Türk Milletinin başını belaya sokmasını ve bunu zafer kazanmış komutan edasıyla yapması nasıl izah edilebilir?Çünkü Tayyip Bey demokrat değildir. Demokrasiyi, Laik Cumhuriyeti, Hukuk Devletini sevmez. Demokratik rejimin sağladığı olanakları kullanarak geldiği yerde, ömür boyu kalmak istemektedir. Bu gidiş, tek kişilik diktaya gidiştir.Bunun önündeki en büyük engel ise bağımsız Türk Yargısıdır. Herkesin aklını başına alması ona göre davranması artık kaçınılmazdır.
Dünyanın hangi ülkesinde Yüksek Yargının başında bulunan Yargıçlar ’“Rejim Savaşı’” yapıyoruz diye feryat ederler?
Dünyanın hangi ülkesinde, bir Mahkeme Başkanı Kıdemli Hakim, ’“Yargıya baskı yapıyorlar, basına servis yapıyorlar’” diye haykırır?
Dünyanın hangi ülkesinde bir Savcı, sahteliği ’“Adli Tıp’” kurumu tarafından belirlenmiş ’“sahte belge’” ile insanlarını suçlayabilir?
Dünyanın hangi ülkesinde, Yargıtay’’ın istediği bir dava dosyası, alt mahkemeler tarafından yasalara aykırı olarak kaçırılır?
Dünyanın hangi ülkesinde, insanlar ne ile suçlandıklarını bilmeden 2 yıla yakın sürelerle tutuklu kalabilirler?
Hangi ülkesinde mi?Elbette Tayyip Bey’’in rahat nefes alabildiği, hesap soranın olmadığı, özgür basının olmadığı, özgür üniversitelerin bulunmadığı, sivil toplum kuruluşlarının olmadığı, serbest ve açık seçimlerin olmadığı, insanları ’“vatandaş’” değil ’“ümmet’” olduğu ve diktatörlerin hüküm sürdüğü Arap Ülkelerinde. Şimdi Tayyip Bey’’in istikametinin hangi yöne doğru olduğu anlaşıldı mı?
Tayyip Bey’’in istikameti onun olsun. Peki Cumhuriyetin Üniversiteleri, Hukuk Fakülteleri, Barolar, Siyasi Partiler sizlerin istikametiniz ne?Eğer sizin yolunuz, Atatürk’’ün, çağdaşlığın, aydınlığın,laik cumhuriyetin, hukuk devletinin ve özgür vatandaşlığın yolu ise niçin susuyorsunuz?Yargıdaki feryadı duymuyor musunuz?Toplu olarak ’“akıl tutulması’” mı yaşıyorsunuz?Ne yapacağınızı bilmiyorsanız, her yazının altında hem e-posta adresi hem de telefon numarası var. Ankesörlü telefondan ararsanız sizi dinleyemezler! Korkmayın lütfen, sizler bu vatanın sahibisiniz, kiracı değilsiniz. Bir kez olsun doğrunun haklının yanında olun.