Yerel Yönetimler

Gaziemir Meclisi'nde Başkan Işık kasanın durumunu anlattı: Maaşları geciktiriyoruz!

Gaziemir Belediye Meclisi'nde konuşan Başkan Ünal Işık, ekonomi ile ilgili yapılan yorumlar üzerine "Gaziemir konuştuğumuzda yani bana 36 milyon tahakkuk etti. 36 milyon para geldi. 21 milyonun, 18 milyonuyla çalışıyoruz biz. Çalışan arkadaşlarımızın birkaç gün geciktiriyoruz maaşını. İkramiyeyi tutuyoruz, sosyal dengeyi tutuyoruz. Bunu karşılıyorum. Yani Gaziemir'i konuştuğumuzda ben de sizden dertliyim. Bunları da konuşmamız lazım" ifadelerini kullandı.

Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ - Gaziemir Belediyesi Kasım ayı olağan meclis oturumu gerçekleştirildi. Belediye Başkanı Ünal Işık'ın başkanlığında gerçekleştirilen oturumun gündeminde kayyum ve paralı yol tartışmaları yer aldı.

Zeytince Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği ile Gaziemir Belediyesi arasında PS Lifestyle Pozitif Sürdürülebilir Yaşam Tarzı Projesi'nin yürütülmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla işbirliği yapılarak ortak hizmet projesi gerçekleştirilmesi adına karar alınması ve bu hususta işbirliği protokolü imzalamak için Belediye Başkanı Ünal Işık'a yetki verilmesi tartışmalara neden oldu. Komisyondan oy çokluğu ile kabul edilen ilgili önerge meclis oturumunda da AK Parti ve MHP'li üyelerin 'ret' oyuna karşı, CHP'li meclis üyelerinin kabul oyu ile oy çokluğuyla kabul edildi.

ASLAN: BİRAZ DAHA ARAŞTIRALIM İSTEDİK
İlgili önerge hakkında söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Hüseyin Aslan, 'Gündemin birinci maddesinde Zeytince Derneği'yle protokolle ilgili gündem okundu. Burada oy çokluğu kararı verildi. Gönlümüz istiyordu ki biraz bu konu araştırılsın. Bu hemen 8 Kasım'da değil de önümüzdeki Aralık ayındaki meclise getirelim, araştırmamızı iyi yapalım. Öyle bir düşüncemiz olmuştu. Tabii bu düşünceye varırken de şöyle bir çekincelerimiz oldu; Bu denli araştırdığımızda baktığımızda değişik dallarda sürdürülebilirlik, gıda üzerinde sürdürülebilirlik karbonla ilgili sürdürebildik... Bu konularla ilgili çalışmaları var İzmir'de de. Sadece şu anda Gaziemir Belediyesi ve büyükşehir belediyesiyle protokol talepleri var ama referanslarına baktığımızda ticaret odalarıyla, belediyelerle birlikte bir çalışmalarını referans olarak yazmışlar. Biz de dedik ki yani bu çalışmalarda referans olan yerler ilgili bir çalışma yapılsın, bir görüşülsün. Acaba getirileri nedir? Götürüleri var mıdır yok mudur? Özellikle götürü konularıyla sıkıntımız var. Diğer taraftan da komisyon başkanımızın bize atmış olduğu bilgi ile ilgili bir çalışma yaptık. Bu QR kodu okuduğumuzda tabii Avrupa'daki derneğin ismi çıkıyor. Tamam belki Avrupa destekli bir proje olabilir, ama zeytince neden çıkmadığı gibi kuşkularımız oldu. Dolayısıyla biz de burada çekincelerimiz olduğu için araştırma zamanı varken doğru olmayacağını düşündüğümüz için de oy çokluğu olarak kabul edilmesini talep ettik. Ben de gündemde geldiği şekliyle oylanmasını talep ediyorum' dedi.

IŞIK: KARARINIZA SAYGI DUYUYORUZ
Aslan'a yanıt veren Başkan Işık, 'Şunu hepimizin bilmesi gerekiyor; Bu tür derneklerin ya da protokollerin yapılabilmesi için ya da bizim ülkemizde bu faaliyetlerde bulunabilmesinin kontrolü tamamen Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı MİT'in kontrolünde yapılan işler. Yani bunlar elini kolunu sallayarak gelip burada bir ticaret odasıyla veyahut da bir belediyeyle anlaşma yapacak dernekler olamaz. Böyle biriyle de bizim işimiz olmaz zaten. Ona güvenerek arkadaşlar böyle düşünmüşler. Komisyonun verdiği karardan benim de daha öncesinde haberim yoktu. Ama komisyonumuzdaki her arkadaşımızın lehte ya da aleyhte verdiği kararına saygı duyuyoruz' diye konuştu.

ATMACA: KARBON HAREKETİNİ AZALTMAYA YÖNELİK ÇALIŞMALAR ÖNCELENMELİ
AK Parti Meclis Üyesi Uğur İnan Atmaca, 'Bu konuyla ilgili Grup Başkan Vekilimizin de bahsettiği üzere arkadaşların bize ilettiği QR koduna biz tıkladık ve karşımıza çıkan bir anket çalışması vardı. Bu anket çalışmasında da hedeflenen şey karbon ayak izi. Şimdi dernek faaliyetleri farklı bir noktada, proje farklı bir noktada. Şimdi karbon ayak iziyle ilgili ben kendim de ankete katıldım. Dolayısıyla orada bir şey yapıyor; sizin gündelik yaşam alışkanlıklarınızdan, örneğin araç mı kullanıyorsunuz ya da toplu taşıma mı kullanıyorsunuz? İşte tükettiğiniz gıdalar, buna benzer gündelik yaşamınıza dair soruları cevapladığınızda da sizin karbon ayak izinizi hesaplıyor. Ve size önerilerde bulunuyor. Yani işte diyor ki araç kullanma. Kişisel aracını kullanma, toplu taşımayla ulaşımını sağla... Fakat geldiğimiz noktada şöyle bir sıkıntı var. İzmir'in ulaşımında yaklaşık olarak raylı sistem yüzde 43'lere tekabül ediyor. Lastikli sistem ise yüzde 57'lerde. Şimdi biraz önce Buca'dan biri bana bir video attı. Buca Belediyesi'nin atık toplama merkezinde sürekli bu atıkların yakılmasıyla ilgili bazı videolar ve bir takım görüntüler iletti. Ayrıca mesela bizim kentsel dönüşüm bölgesinde kentsel dönüşüm planlarının yapılma sebebiyle imar planlarının yapılmaması sebebiyle o bölgemizde doğalgaz yok. Sarnıç'ın belli bir bölümünde doğalgaz yok. Dolayısıyla biz bu altyapıları halletmeden karbon ayak izini zaten bireysel olarak azaltma şansımız da yok. O yüzden bu çalışmaları yapalım, doğru söylüyorsunuz ama yani bu noktada öncelikle belediyelerimizin yapması gereken karbon hareketini azaltmaya yönelik çalışmaların da öncelenmesi lazım. Bunu da bir dipnot olarak ifade etmek isterim' dedi.

IŞIK: BÜTÜN KURUMLAR AYNI DUYARLILIĞI GÖSTERMELİ
Atmaca'ya yanıt veren Başkan Işık, 'Haklısınız ama bunlar bugün uygulanacak, yarın uygulanacak diye bir kural yok. Böyle bir gelecek kuşaklara aktarabilirsek ne mutlu bize. Tabii çevreye duyarlılığı artırmak için de öncelikle çöp ithalatının da durması gerekiyor. İşte hala tersanesine zehir yüklü gemilerin de durması gerekiyor. Yani bir tek belediye dediniz. Belediye olarak değil, toplumun tümü ve toplumdaki, bu ülkedeki bütün kurumların aynı duyarlılığı göstermesi gerekiyor ki o dediğimizi başarabilelim. Katılıyorum size. Ama bugünkü çocuklara, 20 sene sonraki yetişkinlere karbon ayak izinin ne demek olduğunu anlatabilirsek, belki bizim kuşağın başaramadığını o zaman başarmış oluruz diye düşünüyorum' diye konuştu.

ASLAN: 47'NCİ MADDE UYGULANMIŞ
Gündem dışında söz alan AK Parti Grup Başkanvekili Hüseyin Aslan, 'Geçen meclis en son tarafımıza ithamlarda bulunuldu. Tabii bununla ilgili olarak da kısaca notlarım var... Öncelikle kayyum olan belediyelerle ilgili tabii yapılan tepkileri hep beraber görüyoruz ve yaşıyoruz. Şimdi sizin o günkü bu konuyla ilgili görüşlerinizde şunu söylemişsiniz; 'Belediyelerin bir kanunu var. Biz bu belediyenin kanunuyla yürürüz'... Evet var, doğru söylüyorsunuz ama burada belediyelerin kanunu içerisinde 5393 sayılı kanunun içerisinde 45-46-47'nci maddelerde belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılması, yerine kayyum atanmasının sebeplerini de baktığımızda şu anda bu görevden alınan el çektirilen arkadaşların 47'nci maddeye uyduğu görülüyor. O 47'nci maddede şöyle; Görevleriyle ilgili suç nedeniyle haklarında soruşturma veya kavuşturma açılan belediye organları veya bu organların üyeleri kesin hükme kadar İçişleri Bakanlığı tarafından görevden uzaklaştırılabilir. Görevden uzaklaştırma kararı iki ayda bir gözden geçirilir. Devamında kamu yararı bulunmayan görevden uzaklaştırma eğer herhangi bir suçu tespit edilememişse neticeye varılamamışsa görevi tekrar iade edilir... Kısaca böyle bir madde var.'

ZARAR EDİLİYORSA SATILABİLİR
Fabrikaların alanların satıldığı yönündeki eleştirilere yanıt veren Aslan, 'Bu ülkede AK Parti iktidarı döneminde fabrikaların satıldığı gündeme geldi. Ben şöyle yaptığım çalışmada 49'uncu hükümetten, 57'nci hükümete kadar bu ülkede o zaman AK Parti'nin iktidarı yoktu. O ülkeyi yönetenler gerek sağ olsun, gerek koalisyonlarda bulunanlar... Bu ülkede devlete zarar getiren yerleri satmışlar. AK Parti döneminde de bu aynı durumda oldu. Mesela ben size örneğini vereyim; Aliağa Petkim... İzmir'in revaçta olan en iyi iş yeriydi. Devlet ona her ay çalışanlarının maaşına destek vermek için kasasından bir para çıkarıyordu. Baktılar bu iş böyle yürümeyecek, sonucunda özelleştirdiler. Azerbaycanlılara verdiler. Ve bu şirket Aliağa Petkim şu anda devlete vergi öder haline geldi. Geçmiştekilere ben niye sattınız demiyorum. İyi yapmışlar diyorum. Çimento fabrikaları satılmış, bankalar satılmış... Belki 1500'e yakın firmaya satılmalar var. Dolayısıyla bu tür şeylerde AK Parti'nin veya başka birinin zarar eden bir yeri satıp oraya kar haline dönüştürülmesi, orada vergi alır hale gelmesi bugün ülkede bu yerler fabrikalar satılıyor anlamına gelmesin' dedi.

45 GÜNDE HASTANE YAPILDI
IBAN ile ilgili eleştirilere de yanıt veren Aslan sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü;

'Bir şey oldu mu hemen IBAN numaraları veriyor. İşte IBAN numaralarına para topluyor... Bir pandemi süreci geçirdik. Bu pandemide devlet vermiş olabilir. Devlet IBAN numarası verdi diye kimseyi zorluyor mu? Gerek pandemide, gerek depremlerde bunlara zorlanıyor insanlar? Devlet bu pandemiyi verdiği zaman belediyeler de aynı çalışmaya destek olmak için IBAN numaralarını vermediler mi? Büyükşehir belediyesi verdi. Bizim buranın belediyesi de verdi. Acil bir durum var. Bizim devletimiz bu konularda hassas. Elinden geldiği kadar yaşamdan ve sıkıntıda pandeminde hepimiz gördük. Avrupa'daki insanların naaşlarının tırlarda depolandığını görmedik mi? Ama bizim ülkemizde, 45 günde hastaneler yapıldı. İnsanlara değer verildiği için. Neyle oldu bunlar? Devlete yapılan bağışlar mı oldu? Vatandaşımızın sağ duyusuyla bunlar yapıldı.'

IBAN ELEŞTİRİSİNİ YANLIŞ BULUYORUM
'Depremle ilgili biliyorsunuz biz 6 Şubat'ta 11 ilin içinde olduğu bir yerde deprem yaşadık. 120 bin kilometrelik bir alan. 124 tane ilçe, 6929 tane köy bunu yaşadı. Bu depremde yıkılan yerleri, şimdi şöyle bir baktığınızda devletin kendi imkanlarıyla insanlara teslim etmesi mümkün mü? Değil. Ama ne oldu burada? Yine belediyelerimizin, yine devletimizin, IBAN numaralarına gelenlerle bakın şu anda teslim edilmeye başlandı. Hala da devam ediyor. Kolay değil. 13 milyona yakın nüfusun olan bir yeri yeniden inşa etmeye çalışıyorsunuz. Yani burada ne kadar bina hasarlanmış, ne kadarı orta hasarlı olmuş girmek istemiyorum ama insanların sağduyusuyla insanların desteğiyle oradaki 11 tane il hemen hemen yeniden inşa ediliyor. Devletin bütçesi yeter mi buna? Yetmez. Ama vatandaşlarımız Allah razı olsun hepsinden. Hep Herkes elinden geleni vermeyene niye vermedin diye hesap mı soruldu? Sorulmadı. Dolayısıyla bunu böyle bir eleştiride insanlardan IBAN numarası toplandı eleştirisini yanlış buluyorum.'

İMKANIM VAR KULLANDIM, İMKANI OLMAYAN DİĞER YOLDAN GİDER
'Paralı yollar konusu gündeme geldi. Paralı yollar oluyor, tüneller de oluyor, köprüler de oluyor otobanlarda yapılıyor. Bu paralılarla ilgili devlet sizi zorluyor mu? 25-26 gün oldu... Denizli karayolu açıldı. Şimdi bir saatte gidiyorsunuz. İzmir'den Denizli'ye giderseniz iki saatte giriyorsunuz. Ama isteyen bir buçuk saatte de gelebiliyor. Devlet zorla gir demiyor. Benim ücretim bu diyor. Bir işim düştü gittim çıktım direkt girdim. Denizli'ye varmadan Sarayköy'den çıktım. 280 lira yazdı. Şöyle bir düşündüm. Ya ben normal karayolundan gitsem bir kere ya beş tane ya altı tane radarla karşılaşacağım. Zamanımı çok iyi değerlendirdim. Ha, ben imkanım vardı, verdim. Veremeyen arkadaşlara da devlet diyor ki sen gene Köşk, Nazilli üzerinden git kardeşim diyor. Seni zorlamıyor. Niye bu böyle yanlış bulmuyor? Ben bunu çözemedim. Sana kalmış olan bir şey. Biz kimseyi zorlamıyoruz ki.'

ASLAN: CHP İKTİDARINDA BÖYLE BİR ŞEY OLMAYACAK
CHP Grup Başkanvekili Cemal Çalışkan AK Partili Aslan'ın eleştirilerine yanıt verirken, 'Maalesef ülkemizde birçok fabrika satıldı. Tekrardan söylüyorum. Hiçbir şey yokmuş gibi algılanmasını istemem. Ankara Çiçek fabrikası, şeker fabrikaları, Nazilli Basma Fabrikası, Bursa'daki merinos fabrikası... Bu liste uzaya gidiyor. AK Parti hükümeti tarafından satılan hükümetin iktidar olduğu zamanda satılan fabrikalardır. Kayyumlarla ilgili... Hüseyin Bey 47'nci maddeyi söyledi. 47'nci madde belediye başkanının görevden alındı, 5393 sayılı kanunun 45'inci maddesi belediye başkanının görevden görev süresinin nasıl sona ereceğiyle ilgili bir madde değildir. 47'nc, madde belediye organlarını bağlayan bir maddedir. Ama biz şunu söylüyoruz; Belediye görevden alınır. Bu da 44-45-46'ncı maddedir. Dolayısıyla 47'nci maddenin konuyla ilgisi şu an için yoktur. Ama siz dersiniz ki yetki bizde, mühür bizde, Süleyman biziz. Biz belediye başkanını aldık arkadaş. Mecliste aldık arkadaş. Derseniz de onu benim söyleyebilecek bir şeyim yok. Şunu da ifade etmek isterim. Siz kayyumları ya da belediye meclis üyelerini görevden alınmış eleştirirken Abdullah Öcalan'ı meclise çağıran iradeyle kınayabildiniz mi? Eğer onu da kınarsanız o zaman belki söyledikleriniz daha samimi olabilir. Bunu hatırlatmış olayım. Devletimizin bütçesi yetmez dendi. Vatandaşlar tabii ki de bağış yapabilir. Yapmalı. Vatandaş destek olmalı. Zaten biz vatandaş olarak destek olmazsak halimiz harap. Vergiler yönetilen bir ülkeyiz. Ve büyük holdinglerin vergi borçları silinmezse belki bizim paraların, belki hükümetin parası, belki devletin parası daha rahat yeter. Tabii ki de devlet bizi bu yollardan geçmeye zorlamıyor. Ama bu yollar var diye bu yollardan geçmeyen vatandaşlar da bu yolun parasını ödüyor. Evet kimse zorlamıyor. Ama araç garantili, geçiş garantili yol bu demek. Ve bunun parası vatandaştan çıkıyor. Devlet bizi buradan geçmem için zorlamıyor. Ama vergi anlamında, vergi ödeme anlamında bizi devlet zorluyor, esnafı zorluyor. Ve biz sosyal devletiz. Türkiye Cumhuriyeti sosyal hukuk devletidir. Yani bütün vatandaşlarına eşit hizmet etmek zorundadır. Zengine ayrı yol, fakire ayrı yok... Zengine ayrı okul. Fakiri ayrı okul olmamalı. Ama Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında böyle bir şey asla olmayacak' dedi.

KOCABAŞ: 5 YILLIK GÖREV SÜRECİMİZDE DE BİTMEYEYECEK
AK Parti Meclis Üyesi Nail Kocabaş ise, 'İzmir'e AK Parti hükümeti 22 yıldan bu yana 223 milyar TL'lik yatırım yapmış. Çevre Şehircilik Bakanlığının yatırımı 65 milyar. Ulaştırma Bakanlığı'nın 48 milyar. Tarım Orman Bakanlığının yatırımı 18 milyar... Bugün burada sayabileceğimiz İzmir'de, İzmir özelinde onlarca, yüzlerce yatırımımız var. Şimdi bir meclis üyemiz dedi ki, bize bunları anlatın... Biz anlatmaya kalkarsak, sadece İzmir'i bu meclis bitmez. Biz hamdolsun, 22 yıldan bu yana her ortamda iktidarımızın övünen bir partili mensuplarıyız. Konuşmaya kalkarsak cevap vermeye kalkarsak bu meclisler yerel meclis amaçlarından dışarı çıkar. Cemal Bey geçiş yollarından bahsetti. İzmir İstanbul yolu gidebiliriz. Üç saatte gidiyorsunuz, üç saatte geliyorsunuz. Yani bırakın cebinden devlet para ödemeyi, garantisini 10 katı garanti etmiş bir yoldan bahsediyoruz. Onlarca bunun gibi yol var. Hükümete güvenen yatırımcıların, yaptığı yap işlet, devlet modelleri var. Kendisinin de gezmek istediği zaman gidip birlikte gezeceğimiz bir şehir hastanesi var. Bu kıymetli yatırımlar burada konuştuğumuz zaman bu işler bitmez. Bu ifadeleri biz daha önceki ilk meclislerde söyledik. Dedik ki bakın burası yerel bir meclis, bunlar üzerinden konuşmaya kalkarsak genel siyasette biz Gaziemir'e hizmet etmiş olmayız. Gaziemir'in dertlerine dertlenmiş olmayız. Bırakın bu genel siyaseti. Milletvekili adayı değil mi olacak? Zamanı gelince çıkarsın olursun. Bu değil bizim derdimiz. İzmir'e indirelim... Körfez var... Siz de geliyorsunuz. Arkadaşlarımız geliyor. Orada da ifade ediyoruz can çekişiyor bu körfez. Balıklar ölüyor, canlılar ölüyor. Ne oluyor? Var mı bir şey? Top bir oraya atılıyor, bir buraya atılıyor. 25 yıldan beri kim yönetiyor bu şehri? Kim yönetiyor? Aziz Kocaoğlu'nun açıklamaları var. Lisede yüzmüştüm yine yüzeceğim... Gördük yüzemedi. Tunç Bey geldi. Dedi ki ben dedi körfezde yüzeceğim. Yüzemeden gitti. Sayın Başkan Cemil Bey o günde ifade etti. Ben yüzme garantisi vermiyorum ama temiz bir Körfez bırakacağım dedi. Şimdi bunları konuşalım. İzmir burası. Gelelim mi? Aktepe'de kentsel dönüşüm alanı var. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin logolarının olduğu büyükşehir belediyesinin şirketlerinden İzbetonun üstlendiği kooperatiflere taşere ettiği ve ben burada aleni söylüyorum. Bizim dönemimizde görev aldığımız 5 yıllık bu dönemde bitmeyecek inşaatlar var orada. 400 küsur konut... Bitiremeyeceksiniz! Çünkü paralar pul oldu. Birilerinin cebine girdi. Çevre Şehircilik Bakanlığı TOKİ marifetiyle ne yapmış? 30 bin konut yapmış. 30 Ekim 2020 Depreminden sonra 5 bin konutu bitirmiş. Terör suçlarıyla alakalı da ya bu devlet kimseyi durduk yere gözaltına alır mı? Tutuklar mı ya? Hepimizin devleti. Orada gözaltına alma sebeplerini yazıyor. Teknik takip, somut deliller, iletişimin dinlenmesi tedbiri sonucu elde edilen konuşma dökümleri. Fiziki takip tutanakları, banka hesap hareketleri, örgüt yöneticiliğiyle yoğun ve sürekli arz edecek şekilde organik bağ kurarak üzerine atılı suçu işlediği ispat edilmiştir tespit edilmiştir diyor. Hüseyin Bey de söyledi. Yargılamış, ceza almış arkadaşlarınız. Ya bunları meşrulaştırmayın ya. Bunları burada konuşmayın. Bizim derdimiz burası bunlar değil. Bunlara gerek yok. Sen buradaki fay hattını konuş. Deprem üretti. Ne olacak? Ne yaptı Gaziemir Belediyesi altı aydan beri?' diye konuştu.

ŞAHİN: TÜRKİYE BİZİMDİR
MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin gündemdeki konular hakkına değerlendirmelerde bulunurken, 'Halk iradesine böyle kast, halk iradesinin böyle gasp edilmemesi lazım denildi... Bu uygulama kural dışı bir uygulamadır demiştiniz. Oysaki işlem 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 45'inci maddesinde var. Biraz önce de o maddelerden bahsedildi. Maddesine göre gerçekleştirilmiştir. Lütfen belediye kanununun 5393 sayılı kanunun 45-46'ncı maddesini okuyun. Buradan nasıl bir kural dışı uygulama çıkardığınızı anlayamadık. Önceki dönem üç ilçemizde belediye başkanlığı makamı boşalmıştı... Menemen, Torbalı ilçelerinde belediye meclisi kendi içinden bir başkan vekili seçmiştir ama Urla ilçesinde kayyum atanmıştır. Gerekçesi de terördür. Geçtiğimiz dönem buna itiraz etmeyip bu dönem DEM partiyle birlikte Mardin, Batman, Halfeti ve Esenyurt belediye başkanlarının terör ile iltisaklı olmaları sebebi ile yerlerine kayyum atanmasına neden bu kadar tepki verildi? Anlayamadık... Bir defa şunu söyleyeyim; Bu çok enteresan bir durum. Bu başkanların görevden alınması terör nedeniyle terör suçu işlemişler. Terör İçişleri Bakanımız da bununla ilgili açıklama yaptı. Her yerde var. Yine Abdullah Öcalan'a meclisten çağrı yapılmasıyla ilgili sözler söylendi... Cemal Bey kardeşim bu işler bizi aşıyor. Bu iş bizim işimiz değil. Gaziemir Meclisi'nin işi değil. Yerel meclisin işi değil bu. Terörle mücadele kapsamında buna çağrı yapıldı. Bekleyelim, görelim. Dinlediysen ikinci defa da yapıldı. Ben şimdi Özgür Özel Beyefendi'nin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının yaptığı açıklamaları burada konuşsam bu olur mu? Partiler çok kurumsal yapılar. Milletvekilleri var. Yani biz Gaziemir'i konuşalım. Bu iş bizim işimiz değil. Bir yazılı metin. Burada okudunuz. Esasında bizim bu metni metin okunduğunda meclisi terk etmemiz gerekirdi. Bunu dinlememek gerekirdi. Biraz önce anlatıldı. Allah aşkına ben bizim grubumuza da bütün meclis üyelerimize sesleniyorum. Gelin Gaziemir'i konuşalım. İzmir'i konuşalım. Türkiye bizimdir. Bu aziz vatan hepimizindir. Bunun için haykırarak diyoruz ki kardeşliğimiz çok yaşasın milletimiz var olsun devletimiz. Yine vurgulayacağım; Esenyurt Halfeti, Batman ve Mardin Belediyelerine atanan kayyumlar demokrasinin ve milli iradenin inkarıyla ilişkili değil. Söz konusu belediye başkanlarının terör örgütüyle irtibat, iltisak ve illiyet bağlarından dolayıdır. Evet. Bu nedenle bu belediye başkanları görevden alındı. Türkiye'de hukukun üstünlüğü hakimdir. Geçici olarak görevden uzaklaştırılan belediye başkanları hukuki süreçlerinin sonuçlanmasını sabırla beklemelidirler. Adaletten ödün vermek ve yargı kararının, hükümet eliyle icrasını savsaklamak için kimseye bir şey saklamak hiç kimseye bir şey kazandırmayacaktır. Gaziemir'i konuşalım. Aktepe Emrez'in imar planlarını konuşalım. İzmir'in en büyük kentsel dönüşüm bölgesi... Binbaşı Reşat'ın Gaziemir'imizle bağlantı yolunu konuşalım. Muhtarlarımızın taleplerini, mahallelerdeki insanlarımızın taleplerini, eksiklerini konuşalım' diye konuştu.

IŞIK: SİZDEN DERTLİYİM
Son olarak mecliste konuşan Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, 'Kayyumu konuştuk. Bir teröre bulaşmış, yolsuzluğa bulaşmış bir belediye başkanının görevden alınmasının koşulları oluştuğunda biz buna karşı değiliz. Biz bir tek şeyi söylüyoruz; Belediye meclisleri neden görevden alınıyor? Niye kapatılıyor Başka ilçelere örnek verildi. Torbalı'yı örnek verdiniz. Menemen'i örnek verdiniz. Ve Urla'yı örnek verdiniz. Torbalı'yla karıştırmayalım. Belediye Başkanı vefat etmişti. Allah rahmet etsin. İsmail Başkanımız vefat edince yerine yenisi seçildi. Menemen'de hiçbir demokraside örneği görülmesin istiyorum. Kötü bir pazarlık sonucu iki meclis üyesinin, üç meclis üyesinin transfer edilmesiyle bir oyun vardı. Orada yaşandı. Urla terörden gözaltına alındı. Biz de devletin bir bildiği vardır dedik. Kimse sesini çıkarmadı. Ama iki üç sene sonra 'aa bu terörist değilmiş' dendi. Terörle, FETÖ'yle ilişkisi yok dendi. Yani bunlar örnek olamaz. Burada yani suçun şahsiliğinden hareket edersek seçilmiş meclis üyelerinin görevden alınmasına karşıyız. Biz suç işleyen belediye başkanının bakanının... Her kimse suç işleyenin görevden alınmasına hiç kimse karşı değil. Kayyuma bundan karşıyız. Belediye meclisi dururken eğer suça ya da bütün belediye meclisi üyelerini de o zaman yani el çektirilen adamların hepsinin gözaltına alınması lazım. Demek ki böyle bir şey yok. Şu anda Gaziemir Belediyesi'nin halk eğitimden aldığı hocaları artık alamıyoruz. Çünkü Halk Eğitim bütün hocaların görevine son verdi. Okullarda birçok Türkiye'nin genelinden bahsediyorum. İnsanların, çocukların, gençlerin top oynadığı, spor yaptığı tek alan, okul bahçeleri, bunları satılığa çıkarıyoruz. İkisini birleştirdiğinizde konu oluyor. Yoksa konu edilmez. Toplanabilir, alınabilir. Rutin bir iş olsa problem yok. Özelleştirme konusuna değinildi. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken ya da her devlet kurulurken her devletin bir ekonomi politikası vardır. Devleti kuran akıllar iyi bir devleti kuran akıllar bir ülkede hem burjuvayı geliştirmek, burjuva sınıfını geliştirmek halka görgü, bilgi, kaynak aktarmak için bu kurumlara belki gereğinden insan fazla insan almış olabilirler. Sümerbank'ta Etibank'ta kurulurken bunlara dikkat edilmiş. O dönemlerde belki özel sektörde birilerinin buyur edilerek kurulduğu fabrikalar haline dönüşür, ama KİT'ler ne zaman zarar etmiştir? KİT'ler 12 Eylül 1980 darbesiyle beraber o generallerin buranın yönetim kuruluna doldurulmasıyla başlamıştır. KİT'ler hırsız zararı burada etmiştir. Yoksa halka aktarılan kaynak işçinin çalışma aktarılan kaynak, bugün bakanlığın yaptığı ya da kaymakamlığın, belediyenin yaptığı yardımların benzeri bir yardım olarak bakarsınız ki çok daha iyidir. Sosyal patlamayı engeller. Evde oturana değil. Gelip boş da olsa, o işe gelip yarım yamalak da olsa, yüzde elli de olsa çalışan insanlara bir kaynağın aktarılması hiç de kötü değilmiş. Ama siz bir kurumu zarar ediyor diye zararın da genel yönetim giderlerinden yönetim kurulu ücretlerinden kaynaklandığını görmüyorsanız burayı satmak için bir kılıf uydurulmuş demektir. Bizim de karşı olduğumuz durum budur. Yoksa özel sektör evet gelişmeli parası olan sermaye yurt dışından gelmeli, yatırım yapmalı. Buna yani Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de karşı değiliz. Ama peşkeş çekilmesine biz karşıyız. Nail Bey'in söyledikleri sizin de kaymakamlık binası örneğimiz. Arkadaşlar Her şeyi belediyeden niye bekliyorsunuz? Hani peki burada devlet nerede? İzmir'e yapılan yatırımı İzmir'den giden vergiyi niye konuşmuyoruz? İzmir'den de dünya kadar ya da Niğde'den de her yerden vergi gidiyor. Devlet bu yatırımları da bunun karşılığında yapıyor. Yani devlet vergi almadığı bir yere yatırım yapma şansı var mı? Yok. Ya da vergi almadığı insanlara da hizmeti, bütün yatırımı götürmek zorunda. Ya bunu İzmir'e şu kadar yatırım yapıldı. Evet 24 yıllık rakamı söylediniz. Ben ona bakmadım. 24 yılda İzmir'den ödenen vergiye de baktığımızda o zaman kar zarar hesabı yapmış oluruz. Körfezi söylediniz. Arkadaşlar ya Körfez bir tek büyükşehirin değil. Körfez'i temizlemek görevi birinci derecede Çevre Şehircilik Bakanlığının ya bu bir el birliği içerisinde olmazsa akan nehirler temizlenmezse, Gediz Nehri durdurmadığınız müddetçe siz körfezde istediğiniz kadar uğraşın. Belki bunlar ifade edilmiyor, eksik ifade ediliyor. Biz bunların önünü kesersek körfez temizlenir ya da çevre şehircilik bakanlığı büyükşehir belediyesi ikisi el ele verip yapılmalı. Kentsel dönüşüm... Samimi olarak Cemil Başkanımız çıktı dedi ki yapıyı değiştireceğim. Farklı bir sistemde hiç kimseyi mağdur etmeyeceğim. Peki AKP'deki vatandaşı bu kadar düşünüyorsak, nükleer niye konuşmuyoruz arkadaşlar? Yani kanserle ilgili bir bilgi var mı orada bizim? Bu kadar süre içerisinde 2007 yılından bu tarafa bilinen bir atıkla ilgili bir süre var mı? Bir firma getirildi. Bunlar temizleyecek denildi. Sizlere burada mecliste anlattım. Çok sevindik. Gittik dinledik. Adam geldi devlet sırrı hiçbir açıklama yapmıyor. Dedik ki ne kadar sermayen var? Bir söyle bir görelim içimiz rahat edelim. Şirket sırrı söylemem dedi. Geçen hafta 10 gün önce boy boy yansıdı. Firma konkordoto ilan etti. Batık firma. Şimdi biz bakanlığa soruyoruz, Çevre Şehircilik Bakanlığıyla emin olun neredeyse haftada iki kere görüşüyorum. Sonuç yok. İlerleme yok. E bir bilgi de verilmiyor. Bir ilerleme varsa da yani bilgi yok açıkçası. Alabilen varsa ben kendisinden dinlemek isterim. Gaziemir'de şunu konuşmamız lazım. Bu ay Gaziemir için İller Bankası'nın tahakkuk ettirdiği para 36 milyon TL'ydi. Gelen para 21 milyon. Evet bunu konuşalım. Şimdi bu gelen parayla ya inşaatı anlattım birebir hepinizi anlatıyorum. Uğur Bey, Nail Bey bu işin içindeler. Gaziemir'de inşaat yok denecek kadar yani topladığımız para maaşımızın bir ayın sadece yüzde 20'sini karşılayacak tutarda. Göreve geldiğim günden bugüne konuşuyorum. O yokluk içerisinde çöpümüzü topluyoruz. Parkımızı biçiyoruz. Yolumuzu yapmaya evet eksiklerimiz var mı? Olabilir. Ama bunu bu yokluğu da biraz önce dayanışma dedik. Sizinle birlikte paylaşmak zorundayız. Evet Gaziemir'i konuştuğumuzda yani bana 36 milyon tahakkuk etti. 36 milyon para geldi. 21 milyonun, 18 milyonuyla çalışıyoruz biz. Çalışan arkadaşlarımızın birkaç gün geciktiriyoruz maaşını. İkramiyeyi tutuyoruz, sosyal dengeyi tutuyoruz. Bunu karşılıyorum. Yani Gaziemir'i konuştuğumuzda ben de sizden dertliyim. Bunları da konuşmamız lazım' diye konuştu.