Gazetecinin ıssız vedası!

İzmirli gazeteci Ertan Civaoğlu'na…

Henüz…

Genç diyebileceğimiz bir yaşta veda ettik…

Meslektaşım Muhittin Akbel'e kulak verirseniz…

Ertan…

Yalnız yaşadı…

Yalnız öldü…

Henüz 58'ini bitirmeden hayata veda eden Ertan kardeşim…

İzmir Gazeteciler Cemiyeti ile…

Yönetimden Esat Erçetingöz ağırlığını koymasa…

Az daha…

Kimsesizler Mezarlığı'nda toprağa verilecekti…

Allah'tan seveni çoktu…

Herkes yürekten el verdi…

O'nu Cenneti'ne uğurladık…

***

Gazetecilik mesleği…

Ömür törpüsü tanımına cuk diye oturur…

Çilesi çoktur…

Yıpratır; 30 yıl sonra aynada kendinizi tanıyamazsınız…

Ama…

Öyle renkli bir meslektir ki…

Çoğumuz…

Elinde kalemiyle bu dünyaya veda eder…

***

'Işıklarda uyusun…' diyerek veda ettiğimiz Ertan Civaoğlu…

Bu mesleği yaparken…

Kim bilir…

Nelerle karşılaştı…

Hangi çıkmaz sokaklarda kayboldu…

Hepsi…

Meslek anısı olarak mazide kaldı…

Ancak…

Sevgili Ertan'ın yıllar önce bir haber fotoğrafını çekebilmek için…

Nasıl çırpındığını…

Size anlatmazsam mümkün değil, rahat edemem...

***

Yıllar, yıllar önce…

(Nereden baksanız 35- 36 yıl önce…)

Çok kimse bilmez ama…

Eski Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı ve yine…

Eski 23. Ve 24. Dönem Diyarbakır ve Siirt Milletvekili…

Gülten Kışanak

'Güneş Gazetesi'nin İzmir Bürosu'nda gazeteciydi…

Yüksek Eğitimi'ni…

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde tamamlamıştı ve…

Bu kadim kentte çok sevdiği gazeteciliğe başlamadan önce…

Staj yapması gerekiyordu…

Güneş Gazetesi'ne başvurdu; kabul edildi…

O sırada takvimler…

1991 yılını gösteriyordu…

***

O günlerde gazetenin Ege Bölge Temsilcisi Selman Erdoğdu'ydu…

Haber Müdürlüğü'ne Nilgün Tarkan bakıyordu…

Haberin peşinden koşturanlar ise…

Halil Hüner, Demet Soysal, Semiha Çağlayangil, Nur Kurtuluş, Ali Salim Kayırıcı, Ertan Civaoğlu ve Coşkun Akar'dı…

Onlar…

Güneş'in İzmir Bürosu'nun haber merkezi ailesiydi…

Spor Servisi'nde ise…

Sedat Kaya, Hakan Güray, Haluk Güney, Çağlayan Sueli ve Mustafa Yurt vardı…

Mehmet Ali Varış Usta ise, efsane foto muhabiri...

***

Gülten Kışanak…

O günlerden çok anlamlı, bi'o kadar da komik bir anı anlatıyor…

Sözü eski gazeteci Kışanak'a bırakalım:

***

'O günlerin İzmir'inde heyecanlı bir stajyerim…

Tabii ben solcu, devrimci bir gazeteci olarak…

Sendikalara gidip haber yapmak…

İnsan hak ve ihlallerine karşı mücadele etmek için…

Sosyal olaylara bakmak istiyorum…

İstihbarat Şefi konumundaki Halil Hüner…

Bizden kıdemli ve doğal olarak yetkili…

Tuttu beni ve Ertan Civaoğlu'nu Bülent Ersoy konserine yolladı…

Hiç unutmam!

Alsancak Stadı, o gece tıklım tıklım...

Bülent Hanım o sırada genç, dinamik ve kıpır kıpır...

Sahanın içinde bir o tribüne koşuyor, bir öbürküne…

Biz de Ertan Civaoğlu ile beraber…

Diğer gazetecilerle beraber arkasından koşuyoruz…

Sırtımda ağır çanta, bir o tarafa, bir bu tarafa...

Dayanamadım, sordum:

'Ertan abi, hadi o koşuyor; biz niye arkasından koşuyoruz?'

Ertan abi, hem koşuyor hem cevap veriyor:

'Mecburuz, konuşma koş...'

Dayanamayıp, nefes nefese yeniden soruyorum:

'Ya abi, niye mecburuz? Konseri o veriyor, gel bir kıyıdan izleyelim…'

Ertan abi, belli ki beni yanına aldığına pişman:

'Kardeşim, Bülent Ersoy koşarken ayağı takılsa ve yere serilse... Biz de o fotoğrafı çekemezsek, başkaları çekerse bizi kovarlar…'

Gözlerim fal taşı gibi açıldı:

'Kovarlar mı?'

Ertan Abi'nin cevabı şarkılardaki gibi 'keskin' bıçak:

'Kesinlikle kovarlar...'

Haklıydı Ertan Abi; koşarken sohbeti noktaladım:

'O zaman koşalım abi…'

***

Gecenin sonunda…

Gülten Kışanak ile bu yazının kahramanı…

Rahmetli Ertan Civaoğlu

Bülent Ersoy'un peşinden…

'Ya düşerse?' diye…

Tam dört saat koştular…

Tahmin etmişsinizdir…

O gece Bülent Ersoy düşmedi ama…

Rahmetli Ertan Civaoğlu ile Gülten Kışanak

Diva'nın…

(O günlerde henüz Diva değildi, tabii…)

Peşinde koşmaktan yerlerinden kalkamayacak biçimde…

Yorgun düştüler; çimlere serildiler!

***

Bitiriyoruz…

Bu öykünün kahramanı…

Meslektaşımız…

Aynı zamanda…

26 ve 27'inci dönem İzmir Milletvekili Atila Sertel'in…

Oda TV'ye aktardığı anısından bir parçadır…

Bu birebir yaşanmış öykünün…

Biri hariç tüm kahramanları yaşıyor…

57'sinde veda eden kardeşimiz Ertan Civaoğlu'nun…

Mekanı Cennet olsun…

Tüm çilesine…

Ve dahi kahrına karşın…

Gazetecilik mesleğine…

Hayat verenlere ve de vermeye devam edenlere…

Helal olsun…

Nokta…

Sonsöz: 'Ben gazeteciyim; ben yazmazsam, o yazmazsa kim yazacak? / Çetin Emeç – Hürriyet'in efsane Genel Yayın Müdürü – 33 yıl önce İstanbul'daki evinin önünde maskeli iki kişi tarafından kurşunlanarak öldürüldü…'