Ceylan ve Ceylan gibi diğer genç kadınlar olan biteni fark ettiklerinde her şey için artık çok geçti. Cemaatle yaşamaya başladıktan sonra geçmişiyle tüm bağı kesildi ve kendi ayaklarının üzerinde durmasına bile olanak vermemişlerdi. Artık oranın bir parçasıydı ve her ihtiyacını onlar karşılıyordu. Ceylan kendisinin dışında cinsel sömürü, ekrana çıkma vaatleri gibi yollarla da getirilen birçok genç kızın varlığından da bahsediyor tabii.
Sürekli kendini geliştirmek, aynı anda bir çok şey öğrenmek, bilmek isteyen bir genç kız olarak arayışları üniversite yıllarında da devam etmiş. Tam bu dönemde Adnan Oktar'ın cemaatinden biriyle tanışıp flört etmeye başlamıştı. Görüştüğü kişi bir süre sonra onu da bu oluşumun içine dahil etmek istemişti. Zamanla Adnan Oktar'la da tanışan Ceylan onunla bir ay boyunca her gün görüşmüş, ona fikirler vermişti.
Adnan Oktar Örgütü'nün çökertilmesine yardım eden ve Oktar ve yardımcılarının tutuklanmasını sağlayan isim olmasına rağmen üzerindeki kedicik yaftasından bir türlü kurtulamayan Ceylan Özgül, yaşadığı kabusu tüm detaylarıyla katıldığı YouTube kanalında anlattı.
Küçüklükten itibaren çok iyi yetiştirilen ve anne babasının üzerine titrediği Ceylan Özgül, bilgiye olan aşkından dolayı İstanbul Üniversitesi'ne gitmeyi tercih etmiş.
Adnan Oktar Suç Örgütü'nden 2017 yılında ayrılan Ceylan Özgül 11 yıl boyunca yaşadıklarını anlattı. Özgül, "Aylarca bir eve kilitlenip şiddete ve cinsel istismara maruz kaldım" dedi.
Evden çıkmalarına izin verilmediği, dışardan haber alamadığı, çevresinde hep cemaatten kişiler olduğu için bu dönemde çıkmaza girmişti. Ne yapması gerektiğini bilmediği gibi bir de bu cemaate karşı gelenlerin başına çok kötü şeyler geldiği tehdidiyle karşı karşıyaydı. Hücre sistemi denilen bu oluşumun tam anlamıyla tutsağı olmuştu.
Ceylan'ın bu 11 yılı baskı, mutsuzluk, hayal kırıklığı ve manipülasyonlarla geçip gitmişti. 2017'de artık her şeyi bitirmek isteyerek hastane bahanesiyle kaçmaya çalıştı. Asıl kabus bundan sonra başladı. Ne yazık ki yakalanmasıyla beraber gerçek anlamda bir tutsaklık hayatı yaşamaya başladı.
"Bacılar" denilen ve örgütün ana yönetimi olarak adlandırılan evinden alınıp sıkı güvenliğe sahip, kameralı ve pencerelerinde demir parmaklıları olan bir eve götürülmüştü. Bir süre sonra cemaat içerisindeki insanlar korkudan Adnan Oktar'dan ya da bacılardan izin almadan hiçbir şey yapamaz hale geliyorlardı.
Ailesiyle görüşmesine izin verilmiyordu. Üstelik Ceylan'ın cemaatte kalmasını kabul etmedikleri için onun gözünde düşman konumuna sokuluyorlardı.
Fiziksel ve psikolojik şiddetse had safhadaydı. Öte yandan cinsel istismar da söz konusuydu. Ceylan da tüm bunlara maruz kalarak günlerini geçirmişti. Hatta yüzünü sadece bir kez gördüğü bir adamla evlenmek zorunda bile bırakıldı. A9 TV'ye zırhlı araçlarla götürülüyordu.
Adnan Oktar'ın istediği şekilde giydirilip, süsleniyor ve yine o ne derse öyle davranması bekleniyordu. Ceylan tüm bu olanlar sırasında asla o anın içinde değildi, sürekli kaçmak için planlar kuruyordu.
Ailesi tarafından bir defa da olsa kaçmayı başarmıştı ama sevdiklerinin hayatını tehlike atmaktansa "zindan adasına" geri dönmek zorunda kaldı.
Öyle ki genç kadın annesinin cenazesine bile katılamamıştı. Kaçtığı günü olan biteni hatırlamak istemeyen Ceylan için babasının arabasına bindiği an "Her şey bitti!" dediği an oldu.
Annesini kaybetmiş olsa da babası ve abisiyle de arasını düzelten Ceylan, hâlâ daha tehditler aldığını ama artık hiçbir şeyden korkmadığını dile getirdi.
11 yılı tutsak bir şekilde geçiren Ceylan Özgül'ün neyse ki aşkta yüzü gülmüştü. Sosyal becerilerini, maddi özgürlüğünü yeniden kazandıktan sonra dava sürecinde yüzünü bile görmediği ve zorla evlendirildiği Ümit Kuruca'yla tanıştı. Sahte evlilik gerçek aşka dönüştü.