Denizlerde av yasağının kalkmasıyla yaklaşık 7,5 aylık av sezonunun ilk gününü tamamlayan Egeli balıkçılar, iyi bir sezon için umutlu.
Av yasağının başladığı 15 Nisan'dan bu yana limanlara demirli balıkçı gemileri için deniz hasreti sonra erdi. Balıkçılık sezonunun başlamasıyla yaklaşık 150 gemi, İzmir Güzelbahçe Balıkçı Barınağı'ndan Ege Denizi'ne açıldı.
"Vira bismillah" diyerek denizin dalgalı sularıyla buluşan balıkçılar, 1 Eylül'ün ilk saatleriyle başladıkları avın ilk gününü balıklarla tamamladı.
Güzelbahçe'den hareket eden "Rıfat Reis 3" adlı gemi, yaklaşık 20 kişilik mürettebatıyla aylar süren tekne motor bakımı, boya, ağ örme gibi hazırlıkların ardından İzmir açıklarına açıldı. Saatlerce mavi sularda yapılan yolculuk sonunda, ağlar denizle buluştu.
Elverişli deniz ve hava koşulunda gerçekleşen avda, ağlara daha çok hamsi ve sardalya takıldı. İlk avın sonunda kasalara yüklenen balıklar, Karaburun ilçesindeki iskeleye yanaşan tekneden alınıp kamyona yüklendi ve Ege'nin en büyük balık hali olan İzmir Su Ürünleri Hali'ne götürüldü. İlk avı tamamlayan mürettebatın bir kısmı yeni av öncesi hazırlıklara başladı, bir kısmı ise dinlenmeye çekildi.
"Umudumuz var"
Rıfat Resi 3'ün kaptanı 55 yaşındaki Engin Canbaş, AA muhabirine ilk günü Karaburun açıklarında avlanarak tamamladıklarını anlattı.
Balıkçılığa çocuk yaşlarda başladığını, 40 yılı aşkın süredir bu işin içinde olduğunu ifade eden Canbaş, şöyle dedi:
"İşin zorlukları saymakla bitmez. Doğayla mücadele ediyorsun, o en büyük zorluk. Dünyadaki ekonomik bozukluk sebebiyle maliyetler aşırı yükseldi. Bizim balıkçılıkta her zaman 'Bereket versin' demesini bileceksin. Şükür, kazasız belasız ağımızı attık, bereket versin balığımızı da tuttuk. Yapacak bir şey yok, ilk günün kısmeti diyelim."
Ege'de genelde bu mevsimde sardalya, hamsi türü balık olduğunu kaydeden Canbaş, "İyi bir sezon geçer.. Umudumuz var." ifadelerini kullandı.
"Tekne bizim bir evimiz oluyor"
Geminin koca reisi Ufuk Coşkun, yaklaşık 20 yıldır baba mesleği balıkçılığın içinde olduğunu, sezonda çalışmak için Ordu'dan geldiğini anlattı.
Mesleğini severek yaptığını vurgulayan Coşkun, işin tek zorluğunun gurbetçilik olduğunu dile getirdi. Ailesini Ordu'da bırakıp İzmir'e geldiğini belirten Coşkun, şunları kaydetti:
"Dışarıda başka bir iş yapamam ben. Biz bu işe alışmışız. Burada izinlerimiz oluyor. Herkes sırayla izne gidiyor, sezonluk 15-50 gün. O izinlerimizde memlekete gidip geliyoruz. Geri kalan gurbet. Toplam sezon 7,5 ay, 15 gün kadar izin oluyor. Geri kalan 7 ay burada. Tekne bizim bir evimiz oluyor. Evden çok burada yaşıyoruz. Yani soğukta çalışıyorsun. Suyun altında çalışıyorsun sonuçta."
Tayfalardan Doğan Öztürk de balıkçılığın keyifli, heyecanlı olduğunu belirterek, tek kötü yanının sevdiklerinden uzak kalmak olduğunu dile getirdi.
Nişanlı olduğunu anlatan Öztürk, iş dışındaki zamanlarda görüntülü telefon konuşmalarıyla ailesi ve sevdikleriyle hasret giderdiğini söyledi.
Daha çok gece çalışıp gündüz dinlendiklerini kaydeden Öztürk, bereketli bir sezon geçirmeyi dilediklerini sözlerine ekledi.