Amerikan astronotu Scott Kelly ve Rus kozmonotu Michail Kornijenko 27 Mayıs 2015'te Rus uzay gemisi Soyuz ile Uluslararası Uzay İstasyonu'na (ISS) uçmuştu. Astronotlar dün gezegenimize geri döndü. Uzayda rekor kıran iki astronottan elde edilecek veriler, birçok sorunun cevabını sağlayacak. (DW Türkçe/AFP)
İkizlerden biri yerde, diğeri gökte
Son uzayda uzun süre kalma denemesinde tıpçıların bu gibi projelerde ancak hayal edebilecekleri bir deneme de başarıldı. Scott Kelly uzayda gün sayarken, kendisi de astronot olan ve dört uzay istasyonu seferine katılmış olan ikiz kardeşi Mark Kelly yeryüzünde onu bekledi.
İkizler şimdi uzun muayeneden geçirilecek ve insan bedeninin ve iç organlarının yeryüzünde ve uzayda ne gibi değişikliklere uğradığı araştırılacak. Bu araştırmanın, Mars'a yolculuk sırasında insan bünyesinde ne gibi değişikliklerin olabileceğinin saptanması kadar yeryüzündeki hastaları tedavi yöntemleri açısından da önemli bulgular kazandırması bekleniyor.
Uzayda uzun süre kalmak insanda kemik erimesine yol açıyor. Vücudun mineral kaybına bağlı olarak kemikler kırılganlaşıyor, kemik iliği de azalıyor. Yeniden yerçekimine dönüldüğünde kemik kırılması ihtimali artıyor.
Bu sorun menopozdan sonra kadınlarda da kendini gösteriyor. İlaç tedavisi yapılmadığında kalça kemiği bir yılda yüzde bir oranında madde kaybediyor. Astronotlarda erime daha hızlı oluyor. Yüzde birlik kemik erimesi bir ayda ortaya çıkabiliyor. Omurga, bacak kemikleri ve diz ekleminde de kemik erimesi görülüyor.
Sınırlı da olsa doğru beslenme bu süreci yavaşlatabiliyor. Daha önceki uzay uçuşları da astronotların uzayda daha az gıda aldıklarını ve zamanla yüzde beş oranında zayıfladıklarını ortaya çıkarmıştı.
Kolu ya da bacağı uzun süre alçıda kalanlar kasların eski gücünü kaybettiğine tanık olmuşlardır. Her hareketin yeniden öğrenilmesi, kasların güçlenmesi zaman alır. Uzayda kas liflerinin üçte bir oranında azalmasına iki hafta yetiyor.
Yerçekiminin olmadığı ortamda ayakta durmak, yürümek ve dik oturmak için kullanılan adaleler tembelleşiyor. Bu durum uzun sürmekle birlikte tıbbın geliştirdiği tekniklerle yeryüzünde de denenebiliyor.
Yerçekiminin olmadığı ortamda kalbe de az iş düştüğünden kaslara yeteri kadar oksijen gitmiyor. Sapasağlam astronotlar yeryüzüne döndükten sonra ritim bozukluğuna yakalanabiliyorlar. Aynı zamanda uzaydayken başa ve gövdeye daha fazla kan gidiyor ve bünye kan üretimini durduruyor. Dünyaya döndükten sonra astronotun tansiyonu düşüyor.
Astronotlar kaslarının zayıflamaması için uzayda ağır antrenman yapıyor ve günde en az iki saat bütün vücutlarını çalıştırıyorlar. Aksi takdirde uzun süreli uzay uçuşlarında kas liflerinin yüzde 40 oranında eriyebileceği belirtiliyor. Bu araştırmaların yatalak hastalardaki kas erimesine karşı yeni tedavi yöntemleri geliştirilmesine yardımcı olması bekleniyor.
Kandaki bağışıklık sistemi hücrelerinin değişen yapısı yeryüzünde yeniden normale dönüyor. Bağışıklık sistemi uzayda daha hassas tepki gösteriyor ve dünyadayken görünmeyen hastalıklar uzayda patlak verebiliyor.
Yerçekimsiz ortamda sinirler beyne yeteri kadar enformasyon göndermediği için duyular birbirine karışabiliyor ve deniz tutmasına benzer durumlar ortaya çıkabiliyor.
Atmosfer dünyayı kozmik ışınlardan koruyor. Uzay istasyonunun ince gövdesi ise bütün ışınları süzemiyor ve astronotlar röntgen (gamma) ışınlarından korunamıyorlar. Güneşin fırlattığı zerrecikler de proton şeklinde uzay aracının duvarlarından kolayca geçebiliyor. Işınlar kanser riskini arttırabildiği gibi sinir sistemi hastalıklarına ya da genetik yapı taşlarının bozulmasına da yol açabiliyor.
Uzay aracının darlığı ve iş yükünün fazlalığı da sağlık üzerinde olumsuz etki yapabiliyor. Uykusuzluk, içinde bulunulan teknik ortam, havalandırma sistemi ve geceyle gündüzün birbirine karşıması da önemli faktörler arasında yer alıyor.
Uluslararası uzay istasyonu misyonlarının başarıya ulaşmasında en önemli rolü ekip çalışması yapılabilmesi oynuyor. Problemler dile getirilmediği ya da ekiptekilerin sorunlarıyla ilgilenilmediği için atmosfer bozuksa asabiyet ve gerginlik patlak verebiliyor.