BİLİM VE TEKNOLOJİ

Uyduların olmadığı bir dünya nasıl olurdu?

Uyduların olmadığı bir dünya, navigasyon cihazlarının olmadığı, birçok televizyon kanalının izlenemediği, hava tahminlerinin daha isabetsiz olduğu bir dünya demek. Bir başka deyişle uyduların olmaması günlük hayatın şu anki kadar kolay olmaması anlamına geliyor. Yaklaşık 1200 uydu Dünya'nın çevresini dolanıyor, hepsinin farklı özellikleri var. Peki, bu uydular hangi görevleri yerine getiriyor? (DW Türkçe/AFP)

Etraftaki bir akıllı telefonun ya da elektronik cihazın ötmesi artık günlük hayatın sıradanlaşmış olaylarından. 59 yıl önce ise durum böyle değildi. Uzaya gönderilen ilk uydunun ötmesi, Batı dünyasını adeta şoke etmişti. .

Rus uydusu Sputnik tüm dünyaya sinyal gönderebiliyor, "Merhaba, buradayım" diyebiliyordu. Uzaya fırlatılan küçük küre, Rusların uzay yarışındaki üstünlüğünün somut belgesiydi. 12 yıl sonra ise Amerikalılar Ay'a ayak basarak yarışta bir adım öne geçecekti

Hollywood filmi izleyenler bilir, Amerikan uyduları uzunca bir zamandır Dünya'yı anında görüntüleyebiliyor. Ancak birçok film görüntünün çözünürlüğü konusunda palavra sıkıyor. Zira en iyi casusluk uyduları olan Key Hole serisi uydular piksel başına 10 santimetrelik bir çözünürlüğe sahipler.

Yani bazı filmlerdeki gibi otomobil plakalarını tespit etmeleri mümkün değil. Casuslara bu noktada insansız hava araçları yardımcı oluyor. İHA'lar 25 kilometreden bir otomobilin içindeki şahısları teşhis edebiliyor ve plakaları okuyabiliyor.

Uzaydaki her 4 uydudan biri casusluk ve askeri amaçlar için kullanılıyor, ancak bu uyduların çoğu sivil fonksiyonlarını da sürdürüyor.

Uydu televizyonunun modası geçti mi? Hiç de değil. Komünikasyon ve televizyon uyduları uzaydaki uyduların dörtte birini oluşturuyor. Uydu televizyonu 40 yıl önce, ABD'de bir on yıl sonra da Avrupa'da başladı.

Halen yüzde 50'lik bir kesim televizyonu çatıdaki çanaktan izliyor. Emektar televizyon uyduları zamanla her şeyi yapabilen uydulara dönüştü. Telefon görüşmelerini mümkün kılıyor, hatta internet erişimi sağlıyorlar.

Küresel Konumlama Sistemi (GPS) otomobil sürücülerine, bisikletçilere ve hatta zaman zaman yayalara yardımcı oluyor. Katlanıp cepte taşınan haritalar tarihe karıştı.

Amerikalıların 20 yıllık eski sistemi yavaş yavaş rekabetle yüzleşiyor. Hem Avrupalılar hem Ruslar hem de Çinliler kendi çözümlerini oluşturuyorlar. Adları Galileo, GLONASS ve BeiDou. Uyduyla konum belirlemek akıllı telefonların da ayrılmaz bir parçası haline geldi. .

Çeşitli akıllı telefon uygulamaları sayesinde restoranlar, arkadaşlar hatta kimi zaman sevgili bulmak mümkün. Tüm uyduların yüzde 5'i bu işler için var

Yazar Mark Twain der ki “Önceden tahmin zordur, hele ki konu gelecekle ilgiliyse.“ Bu söz özellikle hava durumu tahminleri için geçerli, hele bir de hissedilen hava sıcaklığı olduğu düşünülürse. İnsanlar en az hava kadar hava tahminini konuşurlar. Yanlış tahminler alay konusu olur.

Hava durumu tahmini ise uydularla 15 kat daha doğru yapılabiliyor. Halihazırda 14 günlük hava tahmininde bulunmak, yağış tespiti yapmak, kesin sıcaklık dereceleri vermek mümkün. Yine de insanları memnun etmek zor. Bu yüzden meteoroloji uyduları belki de en çok horlanan uydular. Sayıları son derece az. Avrupalıların 3, Amerikalıların 2, Rusların, Japonların ve Hindistanlıların birer meteoroloji uydusu var.

Avrupalılar Amerikalılar gibi dünyayı gerçek zamanlı izleyemiyor ancak 'Copernicus' adlı program sayesinde 20 dakika öncesini gösteren fotoğraflar elde edebiliyorlar. Çözünürlük piksel başına bir metreden biraz az.

Sistem, Alman Uzay ve Havacılık Dairesi'nin (DLR) ileri sürdüğü gibi 'dünyanın gözlemlenmesinde yeni bir dönem' anlamına gelmiyor ancak önemli bir ilerleme niteliği taşıdığı kesin.

Uydular Nepal gibi afet bölgelerinden fotoğraflar çekip gönderebiliyor, böylece gönüllüler hangi bölgelerde yıkım olduğunu tespit edebiliyor, nereye yardım helikopterlerinin iniş yapabileceğine karar verebiliyor. Gündelik hayatta ise uydu fotoraflarını Google Maps uygulamasından biliyoruz. Google Map sayesinde yüksek çitleri aşıp komşunun bahçesine göz atmak mümkün. Tabi Google'daki fotoğrafların 10 yıl eski olduğunu unutmamak gerek.

Uyduların hünerlerini sergiledikleri alanların başında araştırma geliyor. Dünya'nın manyetik alanının ölçülmesi, yer çekiminin ya da deniz seviyesinin ölçümü onlar için basit alıştırmalar.

Araştırma uyduları bizim yerimize uzaya bakıyor, uzaktaki yıldızları algılıyor ya da Güneş'teki patlamaları izliyorlar. Bu cihazlar, tüm uyduların yüzde 10'ununu oluşturuyorlar.

Uzay istasyonları da birer uydu. Amaçsa öncelikle araştırma. Dar uzay kapsülü için gidip gelmektense Uluslararası Uzay İstasyonu'nda rahat rahat kalıp uzun süre çalışmak mümkün.

En son bilim insanlarının çalışırken içmesi için uzaya bir kahve makinesi gönderilmişti. Ekip her gün sabah taze espressonun keyfine varabilmişti.