4.TEKNE ORUCU
Ramazan’da ilk defa oruç tutmaya başlayan çocuklar büyükler tarafından hediyeler boğulur böylece oruç tutmaya teşvik edilirdi. Tüm gün oruç tutamayacak yaştaki çocuklar için oruç öğle vaktinde açtırılırdı ve buna ‘TEKNE ORUCU’ adı verilirdi.
5. DAVULCULARIN MANİLERİ SOKAKLARI ŞENLENDİRİRDİ :
Davulun içi pekmez
Çalarım fakat ötmez.
Bir bahşiş vermezseniz
Davulcu buradan gitmez.
(Hürriyet Kelebek)
2. DİŞ KİRASI :
Ramazan’ın özü paylaşmak, fakir ve zengin arasındaki firkin kalması ve yardımlaşmaktır. Osmanlı dönemindeki Diş Kirası geleneği bunun en güzel örneklerinden biridir. Zenginlerin yaşadıkları köşk ve konakların kapıları herkese açılır ve isteyen herkes bu evlere çat kapı girip yemeğini yiyebilirdi. Kendilerine her türlü hizmet verilen halka bu evlerin sahipleri tarafından gümüş tabaklar, kehribar tesbihler ve gümüş takılar gibi hediyeler verilirdi. Ev sahipleri gelen misafirlerine bu sevaba neden oldukları için bu hediyeleri büyük bir mutlulukla sunardı.
1. KARAGÖZ VE HACİVAT :
Yıktın perdeyi eyledin viran, koşup sahibine haber vereyim heman… Tatlı atışmalarıyla kalplerde taht kuran Karagöz ile Hacivat yediden yetmişe herkes tarafından izlenirdi. Hacivat ve Karagöz'ün usta olduklarına dair bir rivayet her zaman anlatılmıştır. Rivayete göre inşaat ustaları sürekli olarak aralarında komik atışmalar yapmaktadır. Orhan Gazi ise caminin mimarına ''Cami zamanında bitmezse kelleni alırım '' demiştir. Cami mimari ise inşaatı bitiremediğini ve bu duruma Hacivat ve Karagöz'ün sebep olduğunu söyleyerek şikâyet etmiştir. Bu durum üzerine ikili idam edilmiş, birçok kişi duruma çok üzülmüştür. Hacivat ve Karagöz'ü çok seven Şeyh Küsteri ise onların kuklalarını yaparak perde arkasında oyunlarını oynatmaya başlamıştır.
3. ZİMEM DEFTERİ (veresiye defteri) :
Ramazan’ın en güzel geleneklerinden biri de Zimem Defteri denilen uygulamadır. Yine yardımlaşmanın önemine vurgu yapan bu uygulamada zengin kişiler esnafların dükkanlarına uğrar ve veresiye defterlerine bakıp, bu defterde borcu olan durumu iyi olmayan kişilerden birinin borcunu rastgele seçip silerdi. Böylece ne borcu silen ne de borcu silinen bu iyiliğin kime ve kim tarafından yapıldığını bilmezdi. İyilik duyurulmadan yapılan bir şeydi çünkü.