Türk şiirinin güzel yüzlü, mavi gözlü dev adamı Nazım Hikmet, 15 Ocak 1902'de başlayan ömrüne sayısız dize, şiir sığdırmış, Türk edebiyatının en değerli isimleri arasında her zaman adı sayılan bir usta kalemdir. Mısralarıyla hala içimizde yaşayan Nazım Hikmet'i kaybettiğimiz tarih olan 3 Haziran 1963'ün yıl dönümünde, kendisini şiirleriyle anıyoruz. Romantik devrimci olarak geçti bu dünyadan mavi gözlü dev adam. Adı Nazım Hikmet'ti. 1963'te son nefesini verdiğinde memleketinden uzakta 61 yaşındaydı, dizelere boğulmuş bir hayattı onunkisi. Yasaklandı, hapiste yattı, vatanını terk etti, vatandaşlıktan çıkartıldı... Şimdi Moskova'da soğuk bir mezarlıkta yattığı yerden sıcaklığını hissediyor, onun dizelerini okuyan yüreklerin. İyi ki doğdun, iyi ki yazdın büyük şair. (Radikal/Oktay Volkan Akkaya)
Doğum
(...)Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman
çocuklar doğdu Anadoluda,
mavi gözlü, kara gözlü, elâ gözlü bebeklerdi.
Bitlendiler doğar doğmaz
kim bilir kaçı sağ kalır mucize kabilinden.(...)
Çocuklarımıza Nasihat
(...)Sen kendi cennetini
kara toprağın üstünde kur.
Coğrafya kitabıyla sustur,
seni "Hilkati Âdem"le aldatanı..
Sen sade toprağı tanı
toprağa inan.
Ayırdetme öz anandan
toprak ananı.
Toprağı sev
anan kadar...
Kız Çocuğu (...)Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.(...)
Otobiyografi
(...)kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir
ben ayrılıkların
kimi insan ezbere sayar yıldızların adını
ben hasretlerin (...)
Şair
(...)Sen
benim
hangisinden olduğumu anlamak istiyorsan
cebime sok
kafanı:
orda
aydınlığı okuyan kara ekmek
sana doğruyu söyler..
Şairim
şiirden anlarım,
en sevdiğim gazel
Anti Düringidir Engelsin...(...)
İki Serseri
İki serseri var:
Birinci serseri
köprü altında yatar,
sularda yıldızları sayar geceleri.. İki serseri var:
İkinci serseri
atlas yakalı sarhoş sofralarında
Bağdatlı bir dilencinin çaldığı sazdır.
Fransız emperyalizminin
idare meclisinde ayvazdır. (...)
Hürriyet Kavgası
Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.
Bir Cezaevinde, Tecritteki Adamın Mektupları (...)Bugün de apansız gece olacaktır.
Bir ışık dolaşacak yanında sakat, sıska atın.
Ve şimdi karşımda haşin bir erkek ölüsü gibi yatan
bu ümitsiz tabiatın
ağaçsız boşluğuna bir anda yıldızlar dolacaktır.
Yine o malum sonuna erdik demektir işin,
yani bugün de mükellef bir daüssıla için
yine her şey yerli yerinde işte, her şey tamam.(...)
Sevgilim
(...)Sevgilim,
bu ayak sesleri, bu katliâmda
hürriyetimi, ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu,
fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden
güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan
gelecek günlere güvenimi kaybetmedim hiçbir zaman..
Gözlerimiz
Gözlerimiz
şeffaf
temiz
damlalardır.
Her damlada
demire can veren dehamızın
bir küçücük
zerresi vardır. (...)