İZMİR

Korkutan senaryo... İzmir'de nereler risk altında?

Metehan UD/EGEEDSONSÖZ - Kürsel Denge Derneği 'İstanbul ve İzmir İlleri için Deniz Seviyesi Yükselmesi ve Olası Etkileri' konulu bir çalışma gerçekleştirdi. 3 yıllık çalışma sonucunda oluşturulan raporda, deniz seviyesindeki yükselmenin İzmir’de çok sayıda kültürel miras, toplumsal yaşam alanı ve doğal alan için beraberinde getireceği tehlikelere değiniliyor.

Deniz suyu seviyelerindeki yükselme, İzmir’in tatil beldeleri için de tehdit oluşturuyor. Güzelbahçe dahil, bazı plaj alanlarının daralması ve kıyıdaki iskele gibi yapıların özelliklerini kaybetmesinin söz konusu. Sığacık Koyu’nda tekne bağlama yerleri ve marina, su seviyesinden etkilenecek başlıca yerler arasında. Alaçatı da risk altında. Deniz seviyesindeki yükselmenin bölgede derinlik artışına sebep olması ve kıyı şeridinde de değişikliğe yol açması bekleniyor. Özdere de deniz seviyesinin yükselmesinden etkilenecek.

Yine rapora göre İzmir Körfezi’nin güney kıyısında yer alan Konak ve çevresi, Körfez’deki fırtına kabarmalarından en çok etkilenen yerler arasındadır. Açık kamusal alanlar için yapılan koruyucu düzenlemelere rağmen, fırtınalı günlerde deniz suyunun karanın iç kesimlerine girmesini engelleyecek yapı/yapılar Kordon boyunca mevcut değildir. Benzer şekilde, fırtına dalgalarının olduğu günlerde, deniz suyunun Konak Meydanı kıyılarını sular altında bırakması ihtimal dahilindedir.

Türkiye’nin önemli kuş üreme alanları arasında yer alan Gediz Deltası Kuş Cenneti de deniz seviyesi yükselmesi nedeniyle risk yaşıyor. Deniz yükselmelerinden etkilenebilecek doğal kıyılar ise Çamaltı Tuzlası, Küçük Menderes Deltası, Mavişehir, Çakalburnu Dalyan ve İnciraltı Kent Ormanı. İzmir'de bulunan 20 atık su arıtma tesisinin 4'ünde sorun yaşanabilir. Deniz suyu yeraltı sularına karışabilir. Bu, özellikle İzmir'de tarımsal üretim açısından ciddi sıkıntı yaratabilir.

Rapora göre, İzmir’de deniz seviyesindeki değişim en çok İzmir Körfezi’ni etkileyecektir. Dar bir alan olan İzmir Körfezi’nde, belirgin bir su kütlesi hareketi gözlenmektedir ve fırtına kabarması, tüm körfezi etkileyecek şekilde meydana gelmektedir. Günümüzde fırtına kabarmaları, kuzeyde Karşıyaka’da güneyde ise Alsancak’ta etkilidir ve deniz seviyesinde yer yer 60-70 cm’lik değişiklikler meydana getirebilmektedir. Fırtına kabarmasının etkisiyle deniz suyu, şimdiden karaya doğru yaklaşık 100 metre ilerleyebilmektedir

KARŞIYAKA DELTASI: İzmir Körfezi’nin kuzeyinde, Bostanlı Deresi, Dallık Deresi ve Yamanlar Deresi gibi akarsular ve bunların kollarının oluşturduğu alana Karşıyaka Deltası adı verilmektedir (Koçman, vd., 1996). Özellikle fırtına kabarması sırasında, söz konusu deltayı oluşturan akarsuların denize ulaşamadığı biliniyor. Özellikle Karşıyaka Deltası’nda karayolu, demiryolu ve konut yapımı gibi insan müdahaleleri ile bu durum daha da belirgin hale gelmiştir. Kurak-yarı kurak iklim koşullarının hüküm sürdüğü bu alanda mevcut akarsular yaz mevsiminde kururken, özellikle kış mevsiminde akışa sahiptir. Yağışların sağanak karakteri, belirli dönemlerde akarsu yataklarının dolmasına neden olmakta, özellikle güneyden esen rüzgarlar nedeniyle fırtına kabarmasının gerçekleştiği dönemlerde akarsuların getirdiği sular denize ulaşamamaktadır ve sonuç olarak su seviyesi yükselerek su baskınlarına neden olmaktadır. Sağanak yağışların neden olduğu seller kıyı gerisinde can ve mal kayıplarına neden olurken, taşkın nedeniyle Karşıyaka deltasında da sorunlara yol açmaktadır. Deltanın hatalı kullanımı, suyun drene olmasını engellemektedir. Kıyıya paralel uzanan karayolu ile demiryolu yanında sahildeki yapılaşma, drenajı engelleyen unsurlar arasındadır. Kıyıda 19. Yüzyılın sonundan (1879) kalma bir taş mesken dışında, diğer yapılar daha yeni tarihlere aittir.

DOĞANBEY'İN KUZEY KIYILARI: CUMHURİYET VE GÜMÜLDÜR: Kuşadası Körfezi’nin kuzeyinde yer alan ve genellikle rekreasyon amaçlı kullanılan Doğanbey Koyu, idari olarak iki farklı ilçe sınırları içinde kalmaktadır. Seferihisar ilçesine bağlı Cumhuriyet Mahallesi koyun batı ucunda yer almaktadır, ve bu yerleşmenin doğusunda Menderes ilçesine bağlı Gümüldür ve Özdere yerleşmeleri yer almaktadır. Sahil gerisinde yer yer yükseltisi 500 metreyi geçen alanlar mevcuttur. Kaynaklarını yüksek topografyaya sahip bölgelerden alan akarsular, kıyı gerisindeki insan faaliyetleriyle yeniden şekillenen alanları geçerek denize ulaşmaktadır. Zaman zaman taşkınların yaşanmaması için dere yatakları derinleştirilerek kanallara alınmıştır, oluşturulan kanal boyunca iç kısımlara doğru deniz suyu sokulmaktadır. Fırtına kabarmasının olduğu dönemlerde derelerin sularını tahliye edemediği görülmektedir ve dışarı atılamayan sular iç kesimdeki yapılara zarar vermektedir. Deniz seviyesinin yükselmesine bağlı olarak bu tehdidin gelecekte daha da artacağı düşünülmektedir. Dere ağzında dalgaların getirdiği kum ve çakıl birikimi de önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır, günümüzde bu sorunun çözümü biriken malzemenin çıkartılarak kıyıda depolanmasıyla sağlanmaya çalışılmaktadır.

GÜZELBAHÇE KIYILARINDAKİ PLAJLAR: Günübirlik rekreasyon alanı olarak kullanılan, tam yapılaşmamış kıyılar, deniz seviyesindeki değişimden etkilenmesi beklenen yerler arasında yer almaktadır. Ancak sürecin doğal yapı üzerindeki olumsuz etkisinin sınırlı olacağı tahmin edilmektedir. Bu alandaki balıkçı barınakları ve dalgakıran gibi tesislerin, zamanla güçlendirilmesi gerekmektedir

ALAÇATI YUMRU KOYU: Alaçatı’nın güneyinde yer alan Yumru Koyu, son yıllara kadar doğallığını korumuştur. Koy’un nispeten sığ olması ve rüzgara belli bir yönde hakim olması, bu alanı sörfçüler için çekici hale getirmiştir. Zaman içinde önemli bir turizm merkezine dönüşen Yumru Koyu’nun batı kıyılarında kısmen doğal bir plaj bulunurken, plajın kuzeyinde marina ve villa tipi konutlar yer almaktadır. Karşıyaka Azmağı’ndan gelen suların körfez kıyısındaki evleri etkilememesi ve su yolunun sığlaşmaması için akarsuya paralel bir set yapılmıştır.

Deniz seviyesindeki yükselişin, sörf yapılan alanda derinlik artışına ve kıyı şeridinde değişikliğe yol açması beklenmektedir. Deniz seviyesindeki değişimin sonuçlarını ortadan kaldırmak mümkün görünmemektedir. Bu durum, özellikle spor turizmi açısından, Koy’un çekiciliğini kaybetmesine neden olabilir.

SIĞACIK KOYU: Birden fazla derenin denize ulaştığı Sığacık Koyu’nda deniz seviyesinin yükselmesi, turizm potansiyelini büyük ölçüde etkileyecektir. Yüksekliği deniz seviyesinden yaklaşık bir metre kadar olan Kale çevresindeki tekne bağlama yerleri ve marina, olası su seviyesi artışından başlıca etkilenecek yerler arasındadır

AKARCA PLAJI VE ÇEVRESİ: Doğal plaj olan Akarca Plajı, arkasında ikincil konutların bulunduğu bir turizm alanıdır. Kıyıdan yaklaşık 500 metre açıkta bulunan bir ada, kısmen batık bir tombolo ile kıyıya bağlıdır. Deniz seviyesinin yükselmesi, tombolonun tamamen sular altında kalmasına neden olabilir.

Sahil boyunca yer alan bahçeli konutların doğrudan deniz suyu ile dolması beklenmemektedir. Ancak deniz suyu, büyük olasılıkla, kıyıya paralel uzanan evlerin bahçelerine ulaşacaktır. Özellikle fırtına kabarmasının gerçekleştiği günlerde, bu etki daha belirgin olacaktır. Denize olan kısa mesafe nedeniyle yeraltı su seviyesinin değişmesi ve yeraltı sularının tuzlanması da diğer önemli sorunlardır. Bu alanın çevresinde de küçük, doğal koylar bulunmaktadır ve alanın yapılaşmamış olması önemli bir avantajdır

ÖZDERE PLAJI: Doğal ve dar bir kumsala sahip olan sahilin hemen arkasında, genellikle turizm amaçlı kullanılan konutlar bulunmaktadır. Deniz seviyesindeki olası artışın, binaları sular altında bırakması beklenmemektedir. Ancak denize yakınlıkları nedeniyle evlerin temelleri deniz suyundan etkilenebilecektir ve yer altı su seviyesindeki değişimden dolayı tuzlanma gibi sorunlar yaşanabilir.

GEDİZ DELTASI: Türkiye’nin önemli kuş üreme alanlarından biri olan Gediz Deltası Kuş Cenneti, İzmir Körfezi’nin kuzeyindeki Gediz Deltası’nda yer almaktadır. Söz konusu alan, tüm deltanın denizle birleştiği geniş bir kuşak şeklinde uzanmaktadır. Arazide 250’den fazla kuş türü gözlenmiştir (Akarsu, Onmuş ve Sevil, 2006: 186). Gediz Nehri’nden gelen suların taşıdığı alüvyal malzemenin birikmesiyle oluşan bu alanın yükseltisi yer yer 1-2 metrenin altındadır.

Deniz seviyesinin yükselmesine karşılık, akarsuyun alüvyal malzeme taşımasının devam etmesi bölgenin etkilenmemesini sağlayacaktır. Ancak Gediz Nehri’nin akım rejimine yapılan müdahaleler nedeniyle gelen alüvyal malzeme azalmaktadır. Akarsuyun taşıdığı su miktarının azalması da deltanın gelecekte kendini yenileyememesine neden olacaktır. Bu durumda deniz seviyesinin yükselmesi, karanın deniz tarafından işgali ve hidrolojik yapının değişmesi anlamına gelmektedir. Bu durumun Kuş Cenneti’nin gelecekteki varlığı konusunda olumsuz etki yaratacağını düşündürmektedir.

ÇAMALTI TUZLASI: Gediz Deltası’ndaki deniz seviyesindeki değişimden etkilenmesi beklenen önemli bir alan da Çamaltı Tuzlası’dır. Tuz üretimi birbirinden alçak duvarlarla ayrılmış havuzlarda yapılmaktadır. Deniz seviyesindeki herhangi bir değişikliğin tuz üretimi için önemli sonuçları vardır. Deniz suyundan tuz üreten tesisler için deniz seviyesindeki düşüş, deniz suyunun uzun mesafeler boyunca taşınmasını gerektirir. Deniz suyunun buharlaşması, üretim için genel koşuldur. Deniz seviyesinin yükselmesiyle doğru orantılı olarak setlerin de yükseltilmesi gerekir. Deniz suyunun buharlaşması için bekletildiği havuzlar belli bir derinlikte olması şarttır. Deniz seviyesindeki yükselme, havuzları ayıran setlerin (duvarların) yükseltilmesini gerektirmektedir. Günümüzde havuzlar arasındaki duvarların güçlendirilmesi ve yükseltilmesi ile belirli bir su derinliğinin sağlanması için zeminde yapılacak dolgu ve tesviye işlemleri üretimin ilk aşamalarını oluşturmaktadır. Bu uygulamaların güncel tuz üretiminde de yapılmasındaki zorunluluk, maliyetten bağımsız olarak, deniz seviyesindeki değişime de kolaylıkla uyum sağlanabileceğini göstermektedir.

ÇİĞLİ ATIK SU ARITMA TESİSİ: Türkiye’nin en büyük atıksu arıtma tesislerinden biri olma özelliğini taşıyan tesis, İzmir körfezini çevreleyen yerleşim alanının atık sularının toplanarak arıtılması için kurulmuştur. Atıklar Gümrük, Bayraklı, Karşıyaka, Çiğli pompa istasyonları vasıtasıyla tesise yönlendirilmektedir. 30 hektarlık bir alanda kurulan tesisin kapasitesi ortalama günde 604.800 m3’tür. Arıtma tesisinden çıkan arıtılmış su, 8 m genişliğinde 2 m derinliğinde ve 2,5 km uzunluğundaki betonarme açık kanal ile denize deşarj edilmektedir

Yapılan görüşmelerde sisteme bazı alanlarda deniz suyunun karıştığı ve bu nedenle atıksu içinde deniz suyunun da bulunduğu, arıtma sonucunda çıkan suyun tuzlu olduğu ve atık suyun sulama amaçlı kullanılamadığı belirtilmiştir. Tesis deniz kıyısına yakın bir alanda bulunmaktadır. Tesiste yer alan durultma havuzu vb yapıların olası deniz yükselmesinden statik açıdan etkilenmesi beklenilebilir. Ancak tesisin nispeten yakın bir zaman diliminde kademeli olarak revize edilmesi gündemdedir. Gerek atık suların toplanması, gerekse arıtılması aşamasında modernizasyon çalışmaları planlanmaktadır. Arıtılan atıksu, tuzluluk nedeniyle sulama suyu olarak kullanılmamaktadır. Atıksuyun tuzdan arıtılması için kademeli olarak modernizasyon çalışmalarının yapılması planlanmaktadır. Buna karşılık deniz seviyesindeki yükselme nedeniyle suyun iç kısımlara sokulacağı ve yeraltısuyunun tuzlanmasına neden olması beklenmektedir. DENİZ

KÜÇÜK MENDERES DELTASI: İzmir’in en güneyinde yer alan Küçük Menderes Nehri, menderesler yaparak içinde bulunduğu tektonik oluğu takip eder ve Ege Denizi’ne ulaşır. Günümüzde Küçük Menderes nehrinin büyük kısmı kanala alınmıştır.Küçük Menderes Nehri’nin en önemli özelliklerinden biri bol alüvyal malzeme getirmesidir. Akarsuyun içinde yer aldığı tektonik çöküntü alanının alüvyonla dolması nedeniyle kıyı çizgisi tarihi dönemler içinde ilerlemiştir.Efes limanı 4. yüzyılda Küçük Menderes ve Manas Çayı’nın getirdiği alüvyonlarla dolmuş ve çeşitli müdahalelere rağmen dolma süreci durdurulamamıştır. Efes, bugün kıyıdan yaklaşık 6 km içeridedir ve yeraltı su seviyesinin yüksek olması bu ovada tarımsal faaliyetleri kısıtlayan önemli bir özelliktir. Deniz seviyesindeki olası bir yükselme, yeraltı suyu seviyesinde ve su kalitesindeki değişiklik yaratabilme gibi tehditleri içermektedir.

KARŞIYAKA YUNUSULAR TRAMVAY İSTASYONU: Karşıyaka, fırtına dalgasından en çok etkilenen yerler arasında yer almaktadır. Özellikle Karşıyaka sahilinde güneyden esen rüzgarların yığdığı deniz suları yer yer 100 m kadar iç kısımlara ulaşmaktadır. Yunuslar Tren Garı ile Girne Caddesi’nin kesiştiği noktada -günümüz koşullarında dahi- deniz suyunun dolgu alanı, demiryolu ve karayolunu aşarak binalara kadar geldiği görülmektedir. Deniz kabarmalarının verdiği zararı önlemek için kıyı boyunca yaklaşık 1 m yüksekliğinde içbükey bir duvar yapılarak, dalgaların karada etkili olması engellenmeye çalışılmaktadır.

ÇAKALBURNU DALYANI VE İNCİRALTI KENT ORMANI: nciraltı Kent Ormanı, İzmir Körfezi’nin güney kıyılarında Çakalburnu Dalyanı’nın doğu ucunda yapılan dolgu üzerinde oluşmuştur. Dalyan’ın önü kısmen kıyı oku ile kapanmıştır. Dolgu malzemesi bir dönem buranın moloz döküm sahası olarak kullanılması ile elde edilmiştir. Bu bölgenin deniz seviyesinden yüksekliği fazla değildir, yapılan düzenleme ile rekreasyon işlevi gören İnciraltı Kent Ormanı’nın deniz seviyesindeki değişimlere göre düzenlenmesi mümkün görünmektedir. Dolgu alanının batısındaki eski dalyan, kısmen denizle bağlantısı olan ve çok sayıda kuş türüne ev sahipliği yapan bir göl halini almıştır (Çakalburnu Dalyanı’ndan (Web 2) 121 kuş türü sayılmıştır). Sulak alanın, denizle bağlantısının yetersiz olması nedeniyle su sirkülasyonu sağlanamamakta ve yer yer yosunlanma görülmektedir. Sulak alanı denizden ayıran kıyı okunun yükseltisi fazla değildir ve olası deniz yükselmesinden etkilenme potansiyeli yüksektir. Ancak, zaman içerisinde kıyıda yapılacak düzenlemeler ile olumsuz etkiler ortadan kaldırılabilir.

MAVİŞEHİR: üksek taban suyu seviyesi binalarda hasara yol açarken, fırtına kabarması sonucunda kıyıya yakın binaların bahçeleri ve zemin katları, su basması tehlikesiyle karşı karşıyadır. Mavişehir’in içinden geçen Peynircioğlu Deresi, karasal sel riski taşıdığı gibi, sularını denize boşaltamadığı için çevresine de zarar vermektedir. Bu tür zararların önüne geçebilmek için dere ıslah edilmiş ve çevresi rekreasyon alanına dönüştürülmüştür. Karadan gelen suların tahliyesi için kıyı boyunca ayrı bir kanal yapılmıştır. Kanalda biriken su, pompa sistemi ile denize deşarj edilmektedir. Tahliyenin yetersiz olduğu veya aşırı miktarda su geldiği durumlarda, kıyı gerisindeki evleri yine su basmaktadır.

Deniz kabarmalarında, suyun yürüyüş yolunu kaplaması mümkündür. Körfezin kuzeyinde yer alan Güzelhisar Deltası’nda eski bataklıklar ve sığ göllerin yanı sıra çeşitli kuruluşların dinlenme tesisleri bulunmaktadır. Kıyı şeridine yapılacak beşeri müdahaleler ile fırtına kabarmasının etkisi azaltılabilir veya ortadan kaldırılabilir. Sanayi tesislerinin bulunduğu alanda yüzeysel etkilenmeden çok yeraltısuyu seviyesindeki değişim ve statik hesapların değişmesi gibi sorunların yaşanabileceği düşünülmektedir

ÇANDARLI KOYU: Bakırçay’ın deşarj olduğu koyun kuzey kesiminde göller ve tuz bataklıklar şekillenmektedir. Göllerin derinliğinin az olması nedeniyle oluşan kum adacıkları, kuşlar ve diğer canlılar için ayrı yaşam alanları sunmaktadır. Doğal gelişim süreci, su rejimine yapılacak müdahaleler ve yapılaşma nedeniyle kesintiye uğrayabilecektir. Çandarlı Körfezi, çeşitli faylarla şekillenmeye devam eden bir oluşuma sahiptir. İklim değişimine bağlı olarak deniz seviyesinde meydana gelebilecek yükselmenin, tektonik süreçler sonucunda meydana gelecek alçalmayı karşılaması beklenmemektedir.

ALİAĞA LİMANI VE NEMRUT KÖRFEZİ: Aliağa Limanı ve Nemrut Koyu, Çandarlı Körfezi’nin güney kısımlarında yer almaktadır. Körfezdeki gemi söküm sanayine ait tesislerin zamanla deniz seviyesindeki değişime uyum sağlaması beklenmektedir. Aliağa Koyu’nun batısında, Aliağa Rafinerisi’nin sabit ve yüzey iskeleleri yer almaktadır; güneyde ise Aliağa yerleşiminin kıyısı bulunur. Bu bölgelerde kıyı nispeten yükseltilmiştir ve kıyı boyunca yürüyüş alanları oluşturulmuştur.