İzmir'de İnciraltı kıyılarındaki yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan Çakalburnu Lagünü'nün yaklaşık 4'te 3'ü deniz maruluyla kaplandı. Aşırı kirliliğin bir sonucu olarak su yüzeyinin yeşil renge büründüğünü söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi'nden Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Plankton patlamalarına hiçbir zaman 'bitti' gözüyle bakılmamalı. Artık deniz doygunluğa erişmiş durumda. Deniz çok hasta. Pansumanlarla yüzeyden temizlik yapmak fayda etmiyor" dedi.
İzmir Körfezi'nde sıklıkla görülen deniz marulu, yılın belli dönemlerinde ciddi oranda artıyor. İzmir İnciraltı mevkiinde bulunan ve flamingoların da içinde olduğu yüzlerce kuş türüne ev sahipliği yapan Çakalburnu Lagünü'nün 4'te 3'ü giderek artan kirlilik nedeniyle deniz maruluyla kaplandı. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, denizlerin doygunluğa ulaştığını gösteren bu oluşumların insan sağlığı açısından bir risk oluşturmasa da denizler için büyük tehlike arz ettiğini ifade etti. Aşırı kirliliğin bir sonucu olarak suyun yüzeyinin tamamen yeşil hale geldiğine dikkat çeken Dokuz Eylül Üniversitesi'nde görevli Prof. Dr. Doğan Yaşar, "Plankton patlamalarına hiçbir zaman 'bitti' gözüyle bakılmamalı. Artık deniz doygunluğa erişmiş durumda. Deniz çok hasta. Pansumanlarla yüzeyden temizlik yapmak fayda etmiyor. 15 gün önce Bostanlı'yı gemilerle temizlemeye çalıştılar. Bunlar pansuman bile değildir. Yapılması gereken tek şey denize temiz su girdisinin sağlanmasıdır" ifadelerini kullandı.
'UYARIYI DİKKATE ALMADIK'
Plankton patlamalarının ilk olarak 1955 yılında İzmir Körfezi'nde görüldüğünü belirten Prof. Dr. Yaşar, "O dönem binlerce balık öldü. Bu durum, denizin uyarısıydı ancak biz hiçbir tedbir almadık. Marmara'da devasa bir müsilaj patlaması oldu. Akademik olarak 1980'li yılların başından beri Marmara'nın doygunluğa eriştiği söyleniyordu. Yaklaşık 40 gündür Çakalburnu Lagünü'nün 4'te 3'ü deniz marulu ile kaplanmış durumda. Günden güne kötüye giden bir tablo var. İzmir iç Körfezi'nde de çok ciddi miktarda deniz marulu var. Özellikle Bostanlı ve Karşıyaka bölgelerinde bunları net biçimde görmek mümkün. Bir litre deniz suyunda yaklaşık 1 milyon organizma yaşar. Bunlar havanın ısınmasıyla birlikte ortamda besin varsa, sayısı bir anda artar. Sayıları artınca bu mikroorganizmalar denizi oksijensiz bırakır ve ölümler başlar" diye konuştu. (DHA)
'İKİSİNİN DE NEDENİ KİRLİLİK'
Denizlerin fosseptik gibi kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Yaşar, "Aşırı kirlilik, Türkiye denizlerinin genel bir sorunu haline geldi. Müsilaj mikroorganizmadır, deniz marulu ise makro organizmadır. Aslında ikisinin de nedeni denizdeki kirliliktir. Bir an önce bütün denizlerdeki arıtma tesislerinin çalışması lazım. İzmir, Avrupa'nın en iyi arıtma tesisine sahip olan bir bölgedir ancak kaçaklar olduğu için başımıza bu geliyor. Nüfusumuz ciddi anlamda artıyor. 60'lı yıllarda 27 milyon iken şu anda 85 milyona çıktı. Bu nüfusun çok büyük çoğunluğu da denize 200 kilometre mesafede yaşamaktadır. Bunun anlamı denize daha fazla kirlilik vermek demektir" açıklamalarında bulundu.