“Vazgeçme noktasına geldiğimiz çok zamanlar oldu. İstanbul bizim için çok vahşi bir fikirdi zaten. Bu kadar para kazanmıyorum, annem işini bırakıp geldi, hiçbir gelir kaynağımız yok. Bir yandan o kendine iş bakıyor, bir yandan benim işlerim yolunda gidecek mi, onu bilmiyoruz. Hiçbir şey yapamama ihtimalimiz de vardı. Her gün benim gibi binlerce kız geliyor İstanbul’a. Her gün! Binlerce...
Oktay Kaynarca’nın delişmen kızını canlandırdığı Adanalı’nın çekimlerinin olduğu dönemde, aklını da artık oyuncu olmaya yatırdığı için, Ataşehir’deki Adıgüzel Güzel Sanatlar Lisesi’ne aldırmış kaydını:
“Çok uykusuz, perişan hallerde gidiyordum okula ama oluyordu. Sabaha karşı setten çıkıyorduk, üç-dört saat uyuyordum. Adanalı’da oyunculuğun tadını iyice almaya başladım. Lale Devri’nde hele, Yeşim karakteri, benim belki de üç-dört projede yapabileceğim her şeyi yaptı.
Silah tuttum, adam vurdum, intihar ettim, cam-kapı-çerçeve indirdim, hapse girdim, annemi vurdum, hamile kaldım, çocuk baktım; taşkınlığın sonu yok. Şimdi Med Cezir’de ilk defa kendi yaşıma, bana yakın, daha tatlı bir kızı oynuyorum. Bu kadar kısa gibi görünen oyunculuk yolculuğumda bayağı çeşitli hallere girdim. Tuhaf aslında...”