EGEDESONSÖZ – Geçtiğimiz günlerde İzmir'de etkili olan sağanak yağış sonrasında İnanç Öktemay (44) ve Özge Ceren Deniz'in (23) yağmurdan kaçarken elektrik akımına kapılarak hayatlarını kaybetmişti.
Olayla ilgili soruşturmalar sürerken Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, sosyal medya hesabı üzerinden bir çağrıda bulundu. Almanya ve Japonya tarihinden örnekler veren Eşki, elektrik üretim ve dağıtımının tamamen kamulaştırılması gerektiğini söyledi.
Başkan Eşki'nin yaptığı açıklama şu şekilde:
Böylesine acı bir olay ile bu konunun gündeme gelmesini istemezdim, ama önemli bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor. Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin önündeki en büyük sorunlardan biri, belki de en büyüğü, enerji dağıtım şirketleridir. Yaşar Üniversitesi'nde enerji hukuku yüksek lisansı yaptığım dönemde yenilenebilir enerji üzerine yoğun bir çalışma yapmıştım. Bitirme projem ise elektrik dağıtım şirketlerinin kamulaştırılıp yenilenebilir enerji üzerine yatırım yapmalarının zorunlu hale getirilmesi üzerineydi. Türkiye'nin dış açıklarından sanayi ve tarım alanındaki birçok gelişmeye kadar önemli köşe taşlarının başlangıç noktası, enerji dağıtım şirketlerinin kamusallaştırılması zorunluluğudur.
ALMANYA VE JAPONYA ÖRNEĞİ
Almanya ve Japonya gibi sanayi devi ülkelerin 19. yüzyılın 3. çeyreğinde başlattıkları sanayileşme hamlelerini temel alarak yola çıkmıştım. Almanya'da Şansölye Otto von Bismarck, büyük tarım arazi sahiplerinin topraklarını halka açmış ve karşılığında büyük sanayi şirketlerinin temellerini atmıştır. Bugün Almanya'nın dev sanayi şehirlerinin ortaya çıkış hikayesi budur. Japonya'da ise samurayların baskıcı rejimine karşın imparator ve genç samuraylar, ilerlemenin önündeki tüm kuralları kaldırmış ve samuray arazilerine el koyarak halka dağıtmış, samuray ailelerine büyük sanayi yatırımı zorunluluğu getirmiştir. Son Samuray filminde dramatize edilen bu durum, günümüz Japonya'sının dev şirketlerinin ortaya çıkış hikayesidir.
'ŞİRKETLER ELEKTRİKLERİ KESME HAKKINI KENDİSİNDE GÖRMEKTE'
En son Alsancak'ta yaşanan ve iki insanımızın hayatına mal olan bu acı tablo, bana Bismarck öncesi Almanya'yı ve Meiji Restorasyonu öncesi Japonya'daki samuray baskı dönemindeki insani koşulların yok sayıldığı vahşi şartları hatırlatmaktadır. Temel ihtiyaç olan enerji dağıtımı kamusal hizmet olmalıdır. Bu hizmetin özelleştirilmesi, kamusal hizmetten kar etmek isteyen kurumların gerekli güvenlik önlemlerini almasını kimi zaman engellemektedir. İnsan hayatının hiçe sayıldığı böylesi durumların oluşması yanı sıra, enerji piyasasını de facto biçimde kontrol altında tutan bu şirketler, kimi zaman devlete meydan okurcasına yüzbinlerce insanın yaşadığı koca şehirlerin elektriklerini kesebilme hakkını kendilerinde görebilmektedirler.
'ŞİRKETLERİN EN BÜYÜK DÜŞMANI YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI'
Tüm bunların yanında, bu şirketlerin en büyük düşmanı yenilenebilir enerji sektörüdür. Bir başka deyişle, yenilenebilir enerjinin önündeki en büyük engel enerji dağıtım şirketleridir. Çatımıza koyduğumuz her güneş paneli yahut kanatlarının dönüşünü büyük bir huzur ile izlediğimiz her rüzgar türbini, bu şirketlerin kar paylarını düşürmektedir. Yenilenebilir enerji alanında yatırım yapmak isteyen vatandaşlarımızın ve şirketlerin önüne kanun olarak sunulan her bariyerin asıl sebebi, bu şirketlerin uyguladığı lobicilik faaliyetleridir. İşte bu yüzden tüm dağıtım şirketleri kamusallaştırılmalı ve elde edilen bütçe ile sadece yenilenebilir enerji üzerine yatırım yapılmalıdır. Türkiye'nin varsıllaşabilmesinin en kolay ve doğa ile en uyumlu; insanı merkeze koyan en akıllıca yöntem budur.
'SORUMLULAR ÖZELLEŞTİRİLEN SERMAYE YANDAŞI ŞİRKETLERDİR'
Alsancak'ta yaşanan elim olayın gerçek sorumlusu, milletin parasını zenginlere aktarmak için en kamusal görevlerden biri olan enerji dağıtımını özelleştiren sermaye yandaşı siyasilerdir. Ezcümle, daha önce ortaya koyduğumuz bu tezin artık çok daha kararlı bir şekilde savunucusu olmaya devam edeceğim.