Eylemlerin anlattığı: İç motivasyon mu, duygusal kopuş mu?

İzmir Büyükşehir Belediyesi için yeni yıl krizli başladı. Ekonomik olarak çok da iyi günler geçirmeyen belediyenin İller Bankası’ndan gelen ödeneğinin de kesilmesi belediyeyi hayli zora sokmuş durumda…

Tekrar etmemde fayda var; Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın bu yıl içerisinde yapacağı en büyük başarı belediyeyi kendi ekonomik döngüsünü ayakları üzerinde oturtmayı sağlamak olacaktır. 1 yılını doldurmamış, borçtan eli kolu bağlanmış, ağır silkelenmiş bir belediye başkanından en fazla bu beklenebilir. Ötesi değil.

Artık en dibe yani işçilerin maaşlarının ödenip ödenememesine kadar gelindiği görülüyor.

*

Sendikanın maaşlarda 3 günlük ötelemeyi kabul etmemesi ve belediyenin en büyük kuruluşlarından olan İZELMAN ve İZENERJİ’de tam gün iş bırakma kararı uygulanmasına bir parantez açmak gerekiyor.

Herkesin merak ettiği konu 3 gün sonra yapılacak ödeme konusunda sendikanın neden bu kadar tahammülsüz olduğudur.

Normal şartlarda pekala 3 gün idare edilebilirdi. Ki DİSK’in bu konuda geçmiş TİS süreçlerinde ya da başka handikaplı konularda belediyeye tolerans gösterdiği olaylar fazlasıyla olmuştu. Bu yönüyle sendikanın iş bırakma eylemi kararına şaşırdım diyebilirim.

Sayın Tugay, sendikanın eylemlilik kararını toplu iş sözleşmesi süreci öncesi iç motivasyon yaratmak için alındığı yönünde yorumluyor.

Gerçekten konu sadece iç motivasyon sağlamak mıydı?

Sendika cephesinden konuyu irdelemek istedim.

Pek tabi TİS süreçleri yaklaşırken sendika masaya güçlü oturmak ister ve bununla ilgili bir süreç işletebilir. Bu hayatın akışında olağan bir durum. Ancak 3 günlük maaş gecikmesi için alınan karar biraz ağır…

Sendika kaynaklarından edindiğim bilgilere göre, yılbaşından hemen önce netleşen kesinti kararı sonrasında yaşanacak gelişmeler ile ilgili olarak sendikanın belediyeden randevu talep etmesine rağmen randevularına dönüş alamadığı iddia ediliyor. Kendilerine sadece maaşların 3’te 1’inin yatırılacağı bilgisinin iletilmesinin dışında bir muhataplık gelişmediğinden bahsediliyor.

Verilen bilginin ardından sendika iş bırakma kararı alıyor. Ve bu süreçte belediye bürokrasisi acil kodlu bir toplantı düzenliyor. Bu toplantıda 29 şirketin maaşlarının yarın, 3 şirketteki çalışanların maaşlarının ise 3 gün sonra yatırılması kararlaştırılıyor.

Sendika kaynakları bir yandan da kendilerinin toplantı sonrası çağrılmamasına ve yüz yüze bir görüşme yapılmamasına ve kararın sosyal medya üzerinden yayınlanmasına da tepkili olduklarını iletiyor. İletişim konusunda yaşanan sorunun iplerin atılmasında bir etkisinin olduğu belirtiliyor.

Bir diğer konu ise ikramiyelerin geç ödenmesinin maaşları da etkileyip etkilemeyeceği konusu... Yani çalışanların ikramiyelerinin ödenmesinde yaşanan aksaklıkların maaşlarda da yaşanabileceği görüşü sendikada ağır basıyor ve iş bırakma kararı alınıyor.

*

Köşe yazısının başlığına dönersek; sendikanın TİS görüşmeleri öncesinde bir iç motivasyon oluşturma arayışı vardır ve Tugay’ın tespiti doğrudur. Diğer yandan sendika ile belediye arasında “duygusal kopuş” durumu da vardır.

Öyle ki sendika 3 güne tahammül edemiyor. Eyleme katılan işçiler hakkında tutanak tutulmak istenmesi ve dünkü eylemde eylemcilerin yönünü hollere çevirmesi de belediye ile sendika arasında oldukça gergin bir ilişki olduğunu bize gösteriyor. Dikkat çeken bir başka detay da eşini ve çocuklarını belediyeye yerleştirdiği kamuoyunca bilinen sendika üst yöneticisinin en çok bağıran kişi olmasıydı. Bunu “duygusal kopuş”a örnek olarak not etmek gerekir.

Biraz geriye gidelim. Aziz Kocaoğlu döneminde belediyeye karşı yürütülen kumpas davasında adliyenin önüne giden ve belediye başkanı Kocaoğlu’nu savunan da eylem yapan işçilerdi. Hatta “dürüst başkan Aziz Kocaoğlu” sloganının yaratıcısı da DİSK’in ta kendisiydi.

Şimdi ise adliye önünde belediye başkanını savunan anlayış makamın önünde eyleme dönüşmüş durumda…

Yine yaz aylarında memur sendikası ile belediye arasında yaşanan TİS geriliminin bir benzerinin DİSK ile yaşandığını belirtebiliriz. Tüm-Bel-Sen yöneticileri de belediye bürokrasisi ile iletişim sorunu yaşandığına dair sık sık açıklamaları bulunmaktaydı.

Bu tabloda belediyeye yönelen “silkeleme operasyonu”nda oklar daha fazla Cemil Tugay’a dönme tehlikesi bulunuyor.

Doğru bir iletişimle okların terse yani iktidara döndürülmesinin zemini ise bir hayli fazla… Keza Soyer döneminde 11 bin 700 kişinin işe alındığını ve sık sık binlerce işsiz varken belediye işçilerinin avantajlı bir durumda olduğunu çalışanlara hatırlatan Cemil Bey’in dünkü açıklamaları ile topu biraz daha göğsünde yumuşatmış görünüyor. İşçilerle bir sorununun olmadığı ve anlayışlı davranılması konusundaki yaklaşımın sıklıkla dillendirilmesi negatif havayı dağıtabilir.

İktidar ile çatışmalı bir pozisyona kendisini konumlandırmış olan Cemil Bey’in çatışmadan güçlü çıkabilmesi için de “iç cephe”yi sağlam tutması ve destek gücünü arttıracak hamleleri yapması gerekiyor.