CHP gemisi kayalıklara çarpmış su alırken…
Kaptan köşkündeki Kemal Kılıçdaroğlu elinde kırık dümen, öfkeyle soluyordu.
Çarpmanın etkisiyle başını şiddetle vurduğu halde etrafına…
'Bana bir şey olmadı, canım acımadı, siz işinize bakın' diye bağırıyordu.
Öfkeli olduğu kadar düşünceliydi.
Bu da nerden çıktı, diye düşünüyordu.
Kayalıklara oturdukları yetmiyormuş gibi…
Şimdi de gemiye saplanan bu uzun, beyaz oklar…
Neyin nesi idi?
Kim cüret ediyor dedi içinden…
Oysa düne kadar her şey yolundaydı…
Rota oluşturulmuştu, bahar gelecekti.
Yolcu listesi, yanaşılacak liman, her şey ayarlanmıştı.
Elindeki kırık dümene baktı.
Neden bu kadar zik zak çizdik diye düşündü.
Gemiye doldurdukları, gemiden attıkları aklına geldi…
Kulağının dibinde 'Efendim en kısa yol bu tarafta, kesin bilgi…'
Diye sürekli peşinde gezdirdiği çok bilmişlere, yalancılara, riyakarlara sinirlendi.
Kaptan üniformasına baktı, ceket koyma meselesi aklına geldi.
Kendine kızacak gibi oldu, vazgeçti.
Gemiye saplanan dev beyaz okları hatırladı.
Nereden gelmişti, kim atmış olabilirdi?
***
Yaşanan kaza sonrası her şeyi tekrar tekrar gözden geçiriyordu.
Şehirli beyazlar ikna olmuştu…
Diğer ekip cepteydi.
Köylüleri geç, onlar 500 liraya fit oluyordu…
Yurtdışı dostlar tamamdı…
Fetöseverlerden zarar gelmezdi…
Vekil listeleri çeşit çeşitti, lokum gibiydi…
Tıpış tıpış seçileceklerdi.
Masa tamamdı; Meral, Ahmet, Ali…
Herkes oradaydı, okey dışarı yapacaktı…
Seyir esnasında telsizden yapılan yoldan çıktınız uyarıları aklına geliyordu.
Gemiye doldurduğu havalı yeni personelin…
Güverteyi gizli gizli deldiğini anlatanlara…
'Bu gidiş hayra alamet değil Kemal' diyen dostlara…
Nasıl kulak tıkadığını hatırlıyor, öfkesi daha da artıyordu.
Kendine kızacak gibi oldu, yine vazgeçti.
Canı kendine kızmak istemiyordu.
***
'Gemi benim değil mi, severim de döverim de' diye düşündü.
Öfkeyle bağırmaya başladı…
'Atın hepsini atın, hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum…'
Kılıçdaroğlu'nun askerleri…
Güvertede sağa sola kaçışan danışmanları, MYK ve PM üyelerini yakalayıp…
Yaka paça denize atarken…
Bazılarının suya düşerken zafer işareti yaptığı görüldü.
Aynı zamanda geminin dev güvertesinde bir şarkı duyuluyordu.
Teoman'ın en güzel şarkılarından biri…
Sözlerine çok aşina olduğumuz bir şarkıydı…
'Sen geçerken sahilden sessizce…
Gemiler kalkar yüreğimden gizlice…'
Diye mırıldanan biri vardı sanki…
***
Kemal Kılıçdaroğlu kaptan köşkünde etrafa savrulmuş kağıtlara baktı.
Neler yazmıyordu ki o notlarda…
'Demokrasi denecek…'
'Bahar, kuş, çiçekten dem vurulacak…'
'Son seçim diye korkutulacak…'
'Parlamenter sistem masalı anlatılıp, hepsine koltuk verilecek…'
'Söz verilecek ama tutulmayacak…'
Kılıçdaroğlu, bu esnada navigasyona yeni rota girmeye çalışıyordu ki...
Aklına gemiye saplanan oklar geldi.
Kim cüret etmiş olabilirdi?
Yoksa üvey oğlu Kahraman Ekrem mi saldırıya geçmişti…
Kendi gemim, kendi kararlarım diye düşündü içinden inatla.
'Mirasımı ona yedirmem…'
***
Tam bu esnada…
Zıpkın gibi beyaz uzun bir ok havada hızla uçup…
Zınk diye kaptan köşkünde Kılıçdaroğlu'nun tam önüne saplandı.
İnce bir işçilik eseri olduğu belli…
Işıl ışıl parlayan zarif beyaz okun üzerinde…
'Halkçılık' yazıyordu.
Ucundaki kağıtta da, 'Köylü milletin efendisidir…' satırı vardı.
Kılıçdaroğlu şaşırmış ve ürkmüş halde beyaz oka bakarken…
Notun altındaki imzayı okuyunca sarsıldı…
'Ben Kemal…
Mustafa Kemal…
Benim canımı sıkmayın,
Altı oku alın…
Doğru dürüst uygulayın.'
***
Özel ricayla ulvi bir görev için gökyüzünden gelen Aşk Tanrısı Eros,
Hatırlatıcı mesaj taşıyan, özenle hazırlanmış Altı Oku'nu…
Yerine ulaştırmış olmanın keyfiyle güvertede uzanmış güneşlenirken…
Yine bir Teoman şarkısı mırıldandığı duyuldu.
'Senden önce, senden sonra…
Senden önce, senden sonra…'