Erdoğan-Tan farkı

PKK kontenjanından milletvekili olan Altan Tan'ın yaptığı konuşma TBMM'yi karıştırdı. CHP ve MHP Milletvekilleri tepki gösterip Tan'ı protesto ettiler. AKP'li milletvekilleri seyretmekle yetindiler. Ne de olsa küfredilen kişi AKP Genel Başkanı değildi…
Altan Tan;
*Cumhuriyetin kurucularına ve Atatürk'e; 'Kemalist Diktatörler' dedi. Cumhuriyet'i kuranları; öldürmekle, asmakla, işkence yapmakla ve sonradan bu kişilere 'İngiliz Ajanı' demekle suçladı.
*İstiklal Mahkemeleri tarafından yargılanan ve idam edilen İskilipli Atıf Hoca'yı 'mazlum ve mağdur' olarak ilan etti.
*T.C Devletine isyan edip, binlerce insanımızın kaybına sebep olan Şeyh Said'e sahip çıktı…
Başbakan Erdoğan;
*Cumhuriyetin kurucularını Dersim'de katliam yapmakla suçladı, İstiklal Mahkemelerini, kişi ismi vermeden yerden yere vurdu.
*İskilipli Atıf Hocaya, adının bir hastaneye verilmesiyle sahip çıktı.
*Diyarbakır'da Şeyh Said'in 'Mazlum ve Mağdur' ilan edilmesine destek verdi.
Başbakan Erdoğan ve Altan Tan'ın bir ortak noktası daha var; Elinde binlerce Türk gencinin kanı olan gerçek Diktatör Barzani…
Başbakan Erdoğan, Diktatör Barzani ile karşılıklı oturup saz çalıp 'Meşk' edecek kadar yakındır, dosttur.
Altan Tan ise Barzani'yi gerçek önderi olarak kabul eder ve saygısından önünde eğilerek konuşur.
Erdoğan ve Tan arasındaki fark, Bölücübaşı Öcalan'da ortaya çıkar;
Tan; Öcalan'a tapar, ona laf söylemez ve söyletmez, Atatürk'e hakaret eder, hakarette ısrar eder ama, Öcalan'a tek kelime edemez. Onun her emrine uyar.
Erdoğan ise; Öcalan ile kendi görevlendirdiği adamları aracılığıyla konuşur. Adamları 'Sayın Öcalan, örgüte emir verin de ateşkes ilan edilsin, seçim var' derler. Öcalan, Erdoğan'ın ricasını kabul eder, ateşkes emri verir…'
İkisi arasındaki tek fark şudur; Öcalan hem Tan'ı hem BDP'yi, hem de PKK'yı kullanır, Erdoğan ise, partisinin menfaati için Öcalan'ı devamlı olarak kullanır, Öcalan'da bilerek kendisinin kullanılmasına izin verir…
Büyük Atatürk'e küfre varacak şekilde hakaret eden Altan Tan ve diğerlerine bir fıkra ile cevap verelim;
'Yer, Hitler Almanyası. Yahudilere soykırım, işkence başlamamış. Alman Yahudi'si olan bir adam geneleve gider. Kadınlardan birini beğenir ve beraber olmak için kaç mark istediğini sorar, kadın 25 Mark ister, fakat adamın sadece 18 Mark'ı vardır. Diğer kadına sorar, 22 Mark cevabı alır.
Sırada ki zenci kadına sorar, 20 Mark cevabını alınca kapıya doğru yönelir.
Evi işleten kadın arkasından seslenir; 'Eğer istersen 18 Mark'a beraber oluruz, der. Adam kabul eder ve berber olurlar.
Soykırım başlayınca adam Almanya'yı terk eder. Aradan 20 yıl geçer, adam Almanya'ya gelir, aynı yere gider ve evin aynı yerde durduğunu görür. İçeri girer kadın da oradadır. Beni tanıdınız mı, diye sorar?. Kadın; nasıl tanımam, sizden hamile kaldım ve bir oğlumuz var der ve içeri seslenir; 'Hans, gel bak bu adam senin çok merak ettiğin baban' der.
Çocuk babasına bakar, Yahudi olduğunu anlar ve; 'Ben saf kan Alman'ım, Yahudi baba istemem, defol' der.
Adam delikanlının arkasından bağırır; 'A Veled, şimdi beni beğenmiyorsun ama, o gün cebimde iki mark daha olsaydı, sen şimdi zenciydin !...'
Büyük Atatürk olmasaydı, Altan Tan ve diğerleri olur muydu bilemem, ama isimlerinin ya François, ya da George olacağı kesindi…