Erdoğan da Atatürk’e sığındı

15 Temmuz Darbe girişiminin hemen ertesi günü, 'Ben Yine Atatürk'e Sığınırım' diye yazmıştım 'Atatürk'e Sığınırım' adlı şiirime atfen.

Yaram acırsa derinden

Cehaletin kederinden

Palazlanmış şeyh şerrinden

Atatürk'e sığınırım

Dizeleri aslında 15 Temmuz 'ların öngörüsüdür.

Şeyh yargıyı, askeri, polisi ele geçirerek palazlanmıştı. Şeyh kumpas davaları ile provalarını yaptı, 17/25 Aralıkların, 15 Temmuz'ların. Bu gün örgütte örgüt diye çırpınanlar o gün uyanmadılar, uyanamadılar ve hatta yardım ettiler. Bunlar örgüt diyenleri tepelediler örgütle beraber.

Şimdilerde başka cemaatlerin kadrolaştığı söyleniyor.

Palazlandıklarında onlarda örgütleşecekler, kimsenin kuşkusu olmasın.

İşte hiçbir özelliği olmayan, bütün meziyetleri dindar insanların halisane duygularını sömürmeyi becermek olan bu şeyhlerin örgütleşememelerinin, devleti ele geçirememelerinin yegane panzehiri Atatürk'çülüktür. Bunun için Atatürk'e saldırıyorlar.

Erdoğan Atatürk dedi ya, hemen yandaş, yalaka, dalkavuk kesimde Atatürk yazıları yayınlanmaya başladı.

Erdoğan'ın Atatürk açılımını seçimlere oy kaygılarına bağlayanlar var.

Hatta geçmişte şunu dedi bunu dedi diye eleştirenler var.

Bence Erdoğan, Atatürk'ü yanına almayan hiç kimsenin Atatürk ile mücadele edemeyeceğini anladı.

O'da Atatürk'e sığındı.

Şimdi bazı aklı evveller ne demek Atatürk'e sığındı diye atarlanacaklar.

Atatürk, Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddeleridir.

Atatürk çağdaş medeniyettir.

Ey kriptolar, takiyyeciler, yalaka yandaşlar.

Sizde sığının, gerçekten sığının ama.

Göreceksiniz huzur bulacaksınız.

ZARRAP DAVASI

27 Kasım'da başlayacak duruşma ile birlikte hepimiz için sıkıntılı günler başlıyor. Özünde Zerrap'ın, önünde yatanların, kol saati takanların, para kasalarının, ayakkabı kutularının desteği ile İran ambargosunun delinmesi olan dava ne yazık ki yolsuzluk yapanlarla sınırlı kalmayacak, bütün ülkeye mal edilecek etkileri ve sonuçları olacaktır.

Fetö'nünde desteği ile Türkiye yargılanacaktır orada.

Dönemin yöneticileri tartışılacaktır orada.

Keşke kapatılmasaydı, keşke yargılanabilseydi suçlular.

En azından savunma mekanizmamız olurdu.

Bu Amerikan oyunudur, bu Fetö oyunudur türü atarlanmalar içeride belki karşılık bulacaktır. Ama dışarıda Amerikan adaletini eleştiren, kabul etmeyen, reddeden kimse bulunamayacaktır.

Kötü çok kötü günler bekliyor özetle.

Uyanık olmakta para etmez bundan sonra.

Ünlü türküden esinlenerek şöyle diyesim geldi.

Ötme Zerrap ötme şen değil bağım…..

BEŞİNCİ KUVVET

İstifa eden VE Partisi Belediye Başkanları, hep bir davadan bahsederler. Genel Başkanlarına toz kondurmazlar, ses çıkarmadıkları takdirde yargılanmama garantisi de aldıklarından rehine kervanına katılırlar.

Tamam VE Partisi Genel Başkanının;

Birinci kuvvet yasama elinde,

İkinci kuvvet yürütme elinde,

Üçüncü kuvvet yargı elinde,

Dördüncü kuvvet medya avucunun içinde,

İyi ama beşinci kuvvet olan ama aslında birinci kuvvet olması gereken halkın yetkileri de gasp edildi.

İstifa eden Belediye Başkanlarını halk seçti.

O halde görevi sonlandırmakta halka düşer. Yani lider öyle istedi diye istifa olmaz.

Ha bir suç işlemiştir, yolsuzluk yapmıştır, örgüte üye olmuştur o başka. Bu durumda dahi istifa eden başkana müfettiş gönderilir varsa suçu İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınır.

Ey İstanbul'un, Ankara'nın Bursa'nın oy vermişleri. Oylarınız nerede. Oylarınızın hiçbir değerinin olmadığı söyleniyor istifalarla.

Sahip çıkamıyorsunuz.

Gelelim şu dava meselesine,

Nedir dava?

Dava Cumhuriyettir,

Dava demokrasidir,

Dava adalettir, hukukun üstünlüğüdür.

Dava laisizmdir, çağdaş medeniyettir,

Dava kadınların daha özgürleşmesidir,

Dava ekonominin sanayiinin geliştirilmesidir,

Dava gelirlerin adaletli dağıtımıdır,

Dava yolsuzlukların önlenmesidir,

Dava yoksullukla mücadeledir.

Peki, bu davalardan hangisi sizin hedefiniz ve hangisini başardınız, hatta yol aldınız, hatta mesafe kaydettiniz.

Bütün bu hususlarda aldığınız noktadan geriye gitmiş ülke.

Bir gram bile ileri gidiş yoktur.

O zaman hizmet edilen, boyun bükülen, el ovuşturulan dava nedir, ey istifa kervanının yolcuları.

Evet, bir dava ihtimali var. Örgüt üyeliğinden, yöneticiliğinden dava açılması ihtimali. Tutuklanma ihtimali.

İşte asıl dava bu. Korkulan bu, kuyruğu dik tutamamanın sebebi bu.

Yoksa kazandıklarının hesabını verirler ki, bu davanın altından çıkılamaz….