Bugün Pazar...
Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...
Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...
Bir kez daha...
Yaşanmış…
Duygu yüklü bir öyküyü paylaşalım...
Bunu yaparken de...
“Atatürk'ün Uşağıydım” kitabının yazarı…
Ulu Önder'e…
12 yıl boyunca hizmet eden Cemal Granda'yı ...
Saygıyla analım…
***
Atatürk’ün en sevdiği hayvanın at olduğu bilinir...
Ne var ki...
Köpekleri de çok severdi...
Bu vefakar iki hayvana ayrı ayrı sevgi besler...
Aynı zamanda çok da acırdı!
Birinci Dünya Savaşı sırasında...
“Alp” adında çok sevdiği iri bir köpeği varmış...
Atatürk’ün kapısında nöbet bekler...
Hiç kimseyi içeri bırakmazmış...
Kurtuluş Savaşı sırasında Yunanlılardan alınmış...
Beyaz – sarı karışımı bir av köpeği vardı...
Yunan komutanlarından birinin köpeğiydi...
Adı, “Alber”di...
Ve O’nu çek severdi...
Alber öldüğünde o kadar çok üzülmüştü ki...
***
Atatürk’ün bunlardan başka Foks adında bir köpeği daha vardı...
Yalova’daki banyolarda...
Seyyar fotoğrafçılık yapan Hasan Efendi’den...
O günlerin parasıyla 50 liraya satın almıştı...
O zaman 50 lira çok değerli bir paraydı...
Hikayesi şöyle:
Ulu Önder bir sabah gezintisinde...
Seyyar fotoğrafçının sehpasının ayakları arasında yatan köpeği görünce...
Kendisini tutamayıp soruyor:
“Bu köpek senin mi?”
Fotoğrafçı birden ne yapacağını şaşırdı...
Hemen toparlanarak...
“Evet paşam...” diye karşılık verdi...
Atatürk’ün köpeğiyle ilgilenmesi üzerine...
Hasan Efendi’ye cesaret geldi:
“Çok beğendiyseniz size hediye edeyim Paşam...”
Köpek o sırada daha yavru...
Sıradan bir sokak köpeğiydi...
Ama tüyleri çok güzeldi...
Atatürk, bir kez daha köpeğe dikkatli baktıktan sonra...
Yanındakilere talimat verdi:
“Bu adamı memnun ediniz...”
Böylece fotoğrafçın köpeği Foks, Atatürk’ün köpeği oldu...
“Foks aşağı, Foks yukarı ...” derken...
Sevimli köpek büyüdü...
Bir cumhurbaşkanının köpeği olarak...
Ömrü boyunca...
Kendi cinslerinin neredeyse hiç birine nasip olmayan...
Rahat ve mutlu bir yaşantı sürdü...
***
Çok sevimliydi Foks...
Atatürk’ün yatak odasında yatardı...
Karyolasının ayakucunda...
O’nun için diktirilmiş özel bir minder vardı...
Atatürk sabaha karşı yatağına girene kadar Foks da uyumaz...
O’nu bekler...
Ancak sahibi yattıktan sonra mindere kıvrılırdı...
Çok sadık, çok duygulu bir hayvandı...
***
Dalkavuk özellikleriyle dikkati çekenler...
Foks’un...
Asil kandan geldiğini...
Kaynağının Avrupa olduğunu söyleyecek kadar ileri gidip...
“Köpek değil, adeta insan, hatta insandan bile akıllı...”
Derlerdi...
Atatürk bu konuşmaları...
Belli, belirsiz gülümsemeyle dinler...
Foks’a bakıp başını sallardı...
***
Atatürk, Foks’la çok yakından ilgilenirdi...
Bir gün Köşk’ün bahçesinde dolaşırken...
Köpeğinin hareketlerini dikkatle izliyordu...
Foks’a uzun uzun baktıktan sonra...
Hizmetlisi...
Bu anıların yazarı Cemal Granda’ya şöyle seslendi:
“Bu köpek çiftleşti mi?”
Anlaşılan Foks’un keyifsiz halini cinsel bozukluğuna bağlamıştı...
Uşağı Cemal hatırlattı:
“Konya’da iki hafta önce çiftleşmişti...”
Atatürk, bu cevapla yetinmemişti:
“İyi ama o orada kaldı... Konya başka, Ankara başka... Ben burada bi’şi oldu mu diye soruyorum...”
Cemal Granda, “Henüz olmadı Paşam” diye cevap verdi...
Bunun üzerine Gazi Paşa şöyle dedi:
“Hayvanlar belirli zamanlarda çiftleşirler... Onların asaletini görüyor musun? Hiç değilse arzuların mevsimi var... Onlar kadar olamıyoruz...”
***
Atatürk’ün manevi kızı Tarih profesörü Afet İnan...
Darülaceze’den beş yaşlarında bir evlatlık almıştı...
Bir gün muziplik olsun diye...
Foks’un ağzına bir sigara tutuşturmuş...
Hayvan bunu önce taşıması için ağzına uzatılan bir çubuk zannetmiş...
Ardından evlatlık kibriti çakmış...
Kibrit alevinden fena halde ürken Foks, ne yapacağını şaşırmış...
Kız çocuğu…
Kibritleri peş peşe çakıp hayvana tutmaya başlamış...
Şaşırtan bi’şi oldu…
Foks, kız çocuğuna hiçbir şey yapmadı...
Ne dişlerini gösterdi ne de hırladı...
Boynunu büküp bir kenara çekildi; sessizce beklemeye başladı...
***
Atatürk, bu olaydan çok duygulanmıştı...
Dayanamadı, dudaklarından şunlar döküldü:
“Gördünüz mü şu köpek bile insan denen mahlukattan çok daha temiz çok daha asildir...”
***
Foks aslında hırçın bir köpekti...
Bir gün Atatürk’ün elini sarılı gördük...
“Foks ısırdı...” dediler...
Olay gece yaşanmış...
Atatürk, ne olmuşsa olmuş...
Foks’a kızmış; kamçıyla başlamış dövmeye...
Vurdukça hayvan geri geri gitmiş...
Ne var ki...
Kamçının dozu artınca da saldırıp Atatürk’ün elini ısırmış...
Elinden kan akmaya başlayınca...
Atatürk zile basmış...
Hemen elini oksijenli suyla yıkamışlar...
Tentürdiyot sürmüşler...
***
Bunun üzerine Foks’u Köşk’ten uzaklaştırdılar...
Yeni yeri çiftlik oldu...
Yakınlarından birkaç kişi...
Atatürk’ün kulağına su kaçırdı:
“Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez...”
Ardından acıklı sonu tavsiye ettiler:
Atatürk, buna izin verdi mi, vermedi mi?
İşte bu belli değil...
Ne var ki...
Foks tam da o günlerde uyutuldu...
Yani öldürüldü!
***
Veterinerler...
Ya da...
O günlerdeki mesleki ifadeyle baytarlar...
Atatürk’e yaranmak için...
Foks’un derisini özenle yüzmüşler, içini samanla doldurup...
Cam gözler takarak...
Bir camekan içine yerleştirmişler...
Tabii, bunlardan Atatürk’ün haberi yok...
***
Bir gün çiftliğe uğradığında...
Atatürk...
Camekanın içinde Foks’u görünce...
İçi acıyla burkulur...
Üzgün bir halde şöyle der:
“Sevdiğim mahluku böyle görmek istemem, kaldırın onu...”
***
Bitiriyoruz...
Atatürk’ün...
Elini ısıran köpekten...
“Sevdiğim mahluk” diye söz etmesi çevresindekileri şaşırtır...
Ve…
Atatürk, devam eder:
“Her ısırana kızılmaz... Foks can acıtmak, fenalık yapmak için ısırmamıştır...”
Ertesi gün...
Foks’un doldurulmuş derisi camekandan kaldırılmış ve bahçenin bir köşesine gömülmüştü...
Nokta...
Hamiş: Atatürk'ün tüm hayvanlara karşı sevgisi vardı ama köpeklerin onun yaşamındaki yeri ayrıydı... Gazi Paşa, Bulgaristan Ataşemiliterliği’nden ayrılırken “Alp” adını verdiği bir köpek getirmişti ve Çanakkale Savaşları boyunca da yanından hiç ayırmamıştı…
Sonsöz: Atatürk’ün merhamet duygusu çok güçlüydü… Hayvanları en çok da atları severdi… Sakarya adını verdiği atı ölünce çok üzülmüştü… Atlardan sonra en çok köpek ve kuşlara düşkündü…