Güncel

Elektrik Faciası davasında söz ailelerde: Hak eden hak ettiği cezayı alsın!

İzmir'de sokakta yürürken elektrik akıma kapılan İnanç Öktemay (44) ve Özge Ceren Deniz'in (23) ölümüne ilişkin davada ara karar açıklanması sonrası Öktemay ve Deniz’in aileleri ile avukat Ayşe Sarıçiçek açıklamalar yaptı. Açıklamada “Şu anda İzmir'de hiçbir insan yolda yürürken rahat yürüyemiyor. Herkes güvensiz. Herkes korku içinde yürüyor. Bu ölümlere sebebiyet veren herkes alması gereken en büyük cezayı alsın ki bir daha başka ölümler yaşanmasın” denildi.

Loading...

Oktay GÜÇTEKİN/EGEDESONSÖZ- İzmir'de sokakta yürürken elektrik akıma kapılan İnanç Öktemay ve Özge Ceren Deniz'in ölümüne ilişkin davanın ikinci duruşmanda ara karar açıklandı. Mahkeme başkanı, 13 sanıktan 11'inin tutukluluğunun devamına karar verdi. İZSU Kanalizasyon Daire Başkanlığı'nda şube müdürü tutuklu sanık Ömer Karabilgin ve İZSU'da Kanalizasyon Daire Başkanı tutuklu sanık Barış Koç'un devlet memuru olmaları gerekçesiyle dosyaları ayrıldı ve tahliye edildi.

Diğer yandan İZSU Genel Müdürü Gürkan Özkan ile İZSU eski genel müdürü Ali Hıdır Köseoğlu için ise adli kontrol şartının kaldırılması kararlaştırıldı.

Mahkeme çıkışı ise İnanç Öktemay ve Özge Ceren Deniz'in aileleri açıklama yaptı.

ÖZGE CEREN DENİZ’İN BABASI AHMET ABİ: SUÇU BİRBİRLERİNE ATIYORLAR
Özge Ceren Deniz'in babası Ahmet Abi, "Yavrum Özge Ceren 126 gün önce GDZ Elektrik ve İZSU'nun zincirleme ihmalleri sonucunda katledildi. Çocuğum yaşasaydı bugün  tıp fakültesinde stajlarını tamamlayacaktı. Derslerine devam edecekti. Adaletin tecelli etmesini bekliyorum. GDZ Elektrik ve İZSU suçu birbirine atarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Türk adaletinin gerçekten cezalarını vereceğine inanıyorum" dedi.

ÖKTEMAY: HAK EDENİN HAK ETTİĞİ CEZAYI ALMASINI İSTİYORUZ
İnanç Öktemay'ın yeğeni Berfin Öktemay ise, " Bir canlının sağlığı ve can güvenliği için çalışan her bir kamu veya özel sektör çalışanı işini çok doğru, düzgün yapmak zorundadır. Çünkü bu ihmallerin sonucu ölümle sonuçlanıyor ve geri dönülemiyor. Biz ne yaparsak yapalım mezarın içinden çıkartamayız onları. Burada kimse yargılanmak istemiyor. Bu adliye koridorlarına gelmek istemiyor kimse.  Keşke bir sorabilme şansımız olsaydı İnanç Öktemay ve Özge Ceren Deniz'e, şu anda toprağın altında olmak isterler miydi?  Tabii ki de istemezdi.  Gerçekten çok acı bir durum. Ve biz bunu ömrümüz boyunca taşıyacağız. Bir insan olarak şunu düşünmek düşünmenizi istiyorum;  İki insanın birbirine dokunduğunda ürettiği enerjiyle bile elektrik çarpınca irkilir herkes...  Korkarsın dokunmaya. Caddenin elektriğini düşünün bir de. Yere kapaklanıyorlar.  Kalbin normal atışı 100 iken 500'e çıkıyor. İç organları patlıyor...  Biz hayal edemeyiz bu acıyı. Biz aile olarak hepimiz hak edenlerin hak ettikleri cezayı almalarını istiyoruz. Türk adaletine güveniyoruz" diye konuştu.

İKİ KURUM ARASINDA KOORDİNASYON OLSA BU OLAY YAŞANMAZDI

Avukat Ayşe Sarıçiçek ise şunları söyledi:

“Bugün Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay'ın Alsancak'ta yağmur suyunda elektrik akımına kapanarak ölmesiyle ilgili davanın ikinci duruşması görüldü ve ikinci duruşma bugün itibariyle bitti.

Birinci ve ikinci celsede duruşmada dinlenen tüm sanıklar ve dinlenen tanık ifadeleri şunu ortaya çıkarmıştır: 2005’ten 12 Temmuz 2024’e kadar geçen süreçte ölümler öngörülmesine ve öngörülebilir olmasına, önlenebilir olmasına rağmen maalesef ki adı geçen iki kurum da hem İZSU hem Gediz kendi üzerine düşen görevleri yapmamışlardır. Sorumluluklarının bilincinde hareket etmemişlerdir. Kökten çözümler üretmeyerek adeta olay yerinde ölüm çukuru oluşturmuşlardır. Ölüm, olay mahallinde göz göre göre “ben geliyorum” demiştir.

Dinlenen tüm sanıklar, ifadeleri sırasında kendi yaptıkları işleri ve sorumluluklarını açıklamak yerine bu konudaki işlerini açıklamak yerine karşı kurumun çalışmalarına suçu atarak suçtan kurtulmaya çalışmışlardır. Oysa ki hem İZSU hem Gediz çalışmalarını da birbirine haber vererek koordineli çalışsalardı bugün bu ölüm olayları gerçekleşmezdi.

Şu anda Özge Ceren Deniz 6. Sınıf tıp fakültesi öğrencisi olarak beyaz önlüğüyle hastanede intern olarak çalışıyor olması gerekirken maalesef 126 gündür kara toprağın altında yatmaktadır. Aynı şekilde ona yardım etmeye çalışırken vefat eden İnanç Öztemay da 126 gündür kara toprağın altında.

Biz pisi pisine ölen iki canın ölümünde sebep olan olayda ihmali olan herkesin, alması gereken en büyük cezayı almasını istiyoruz ki bu bir ders olsun. İbretlik bir ders olsun. Şu anda İzmir'de hiçbir insan yolda yürürken rahat yürüyemiyor. Herkes güvensiz. Herkes korku içinde yürüyor. Eğer bir insan 2024’ün göbeğinde yolda rahat yürüyemiyorsa o zaman hiç yürümesin. Yürüdüğünde de ölüyorsa bu ölüme sebebiyet veren herkes alması gereken en büyük cezayı alsın ki bir daha başka ölümler yaşanmasın.

Bugün biten ikinci duruşmanın sonunda alınan ara kararlara gelince… 13 tutuklu sanıktan iki tutuklu sanık Ömer Karabilgin ve Barış Koç, devlet memurları olduğu gerekçesiyle dosyaları tevhik edilmesi sebebiyle tahliye edilmişlerdir. Şu anda dosyamızda 11 tane tutuklu sanık mevcuttur. Sanıklardan Ömer Karabilgin, Barış Koç, Ali Hıdır Köseoğlu, Ezgi Nazaroğlu, Serdar Sadi ve Gürkan Erdoğan devlet memurları olduğu gerekçesiyle haklarında soruşturmaya izin alınmasının gerekmesinden dolayı dosyaları tevhik edilerek yeni bir dosya numarası almıştır. Onlar dosyamızdan şu an itibariyle ayrılmıştır. Fakat yeni bir dosya alınarak izin süreci tamamlandıktan sonra yargılamalarına devam edilecektir. Onun haricinde Demircan A.Ş. yetkilisi olan Cenan Demircan hakkında daha önce verilmiş olan bir takipsizlik kararı vardı suça ilişkin. Fakat sözleşme imzasının oğlunun ortaya çıkması üzerine savcılık tarafından hakkında suç duyurusunda bulunmasına karar verilmiştir. Davaya dahil edilmesi açısından sanık olarak bu dosyada yargılanması açısından Cenan Demircan hakkında savcılığa suç duyulmasına karar verilmiştir. Konuya ilişkin 6 Ocak saat 10.00’da olay mahallinde bilirkişilerinde huzur hazır bulunacağı ortamda bilirkişi incelemesi yapılacaktır. Bu konuyla ilgili olarak bilirkişi raporu düzenlendikten sonra da 6 Mart iki bin 2025’te üçüncü duruşmamız yapılacak.