Küresel Finans Kapital gerek sermaye birikimini devam ettirmenin, gerekse kar yüzdelerini aynı seviyede tutmanın yolunu 'Finansallaşma-Şişme' olarak görmüştü. Bu yanlış görüş 2008 yılında kriz olarak dünya ekonomilerini sarsmış ve ABD' de %2, Euro alanında %2.5 küçülme yaşanmıştı.
Son 5-6 aydır ise dünya ekonomisi bir ateş çemberi içinde cayır-cayır yanıyor. Devlet ve Hükümet Başkanlarının uykularını kaçıracak ciddiyetteki 2007 öncesi şartlara dönüş, çeşitli ülkelerde insanların sokaklara dökülmelerine, yağmalara, grevlere ve çok ciddi toplumsal olaylara sebep oluyor.
Gözü bir türlü doymayan Finans Kapital, spekülatif kar peşinde koşmaktan vazgeçmeyince dünya 2008 de yaşanan krizden daha ağırına doğru süratle gidiyor. 2012 yılı ikinci dibe düşeceğimiz kötü bir yıl olarak görünüyor.
Dünya ekonomilerini yakan ateşin sıcaklığı elbette ki bizi de yakıyor. AKP Hükümetinin Ekonomiden sorumlu dizi dizi Bakanları, Türkiye ekonomisinde bir problem olmadığını, ekonomide olan ısınmanın, dıştan gelen sıcaklığın yansıması olduğunu söylüyorlar!...
Ciddi ekonomistler ise, bizdeki sıcaklığın gerçek nedeninin ekonomimizin 'hasta' olmasından kaynaklandığını söylemekteler. Gerekçeleri ise bence çok mantıklı;
Türkiye ekonomisinin en büyük problemi, bizim de aylardır söylediğimiz gibi büyük 'Cari Açık' tır.
Dünyadaki ekonomik gerçeklerden en önemlisi; Bir ülkede Cari Açığın, Gayri Safi Milli Hasılaya oranı %5'i geçiyorsa bu, 'Ekonomik Kırmızı Alarm'dır.'
Maliye Bakanı Mr. Shimshek(Şimşek okunur) bu yılın cari açık beklentisini
70-75 Milyar Doları bulacağını söylüyor. Ekonomistlerin tahmini ise 80 Milyar Doları aşacağı yönündedir.
Cari Açık 75-80 Milyar Dolar aralığında gerçekleşirse, ekonomide kırmızı alarm olarak kabul edilen %5 lik oran Türkiye'de %8'in üzerine çıkar ki bu tam bir facia habercisi olur.
Batma noktasına gelen Yunanistan'da bu oran şimdilik %7.8 dir !..
Dünyadaki ekonomik gerçeklerden en önemlisi; Bir ülkede Cari Açığın, Gayri Safi Milli Hasılaya oranı %5'i geçiyorsa bu, 'Ekonomik Kırmızı Alarm'dır.'
Maliye Bakanı Mr. Shimshek(Şimşek okunur) bu yılın cari açık beklentisini
70-75 Milyar Doları bulacağını söylüyor. Ekonomistlerin tahmini ise 80 Milyar Doları aşacağı yönündedir.
Cari Açık 75-80 Milyar Dolar aralığında gerçekleşirse, ekonomide kırmızı alarm olarak kabul edilen %5 lik oran Türkiye'de %8'in üzerine çıkar ki bu tam bir facia habercisi olur.
Batma noktasına gelen Yunanistan'da bu oran şimdilik %7.8 dir !..
O zaman akla şu soru geliyor; Bu kadar büyük Cari Açık ile biz ekonomimizi nasıl ayakta tutuyoruz?
Bu soruya cevap şudur;
1)Doğrudan Sermaye Girişi
2)Sıcak Para
3)Arap Baharı sebebiyle ülkeye gelen ve kaynağı belli olmayan para…
Bu soruya cevap şudur;
1)Doğrudan Sermaye Girişi
2)Sıcak Para
3)Arap Baharı sebebiyle ülkeye gelen ve kaynağı belli olmayan para…
*Doğrudan Sermaye Girişi en istikrarlı para girişidir. Sıfırdan yatırım yapmak için gelen yabancı sermaye kalıcı olur. Yazının başında işaret ettiğimiz gibi 2012 yılında olası bir ekonomik sıkıntı, doğrudan sermaye girişini durma noktasına getirecektir.
*Sıcak Para, spekülatif kar amacıyla gelen ve her an kaçabilecek bir paradır ve ülke ekonomisi için çok riskli bir ekonomik değerdir. 4 Ekim tarihinde dolar 1.90'ı gördü. Bunun nedeni global finansal genişlemenin artık devam etmeyeceği beklentisidir. Yani Amerika artık para basmayı ve piyasaları ucuz dolarla doldurmayı bırakma sinyalleri veriyor. Para arzı daraldığı için de dolar fiyatı artıyor. Önümüzdeki yıl, yüksek maliyetli sıcak para girişinin azalacağı net olarak görünmektedir…
*Arap Baharı sebebiyle Türkiye'ye, kendi ülkelerindeki ekonomik ve siyasal gelişmelerden korkan, kaynağı belli olmayan para girişi olmaktadır. Bu yılın ilk 7 ayındaki bu tip para girişi 10 Milyar 603 Milyon Dolar oldu. Bu ülkelerde sistem oturmaya başladığında bu kaynak giderek azalacaktır.
Önümüzdeki aylar ve 2012 yılının çok zorlu geçeceğini bu gelişmelerden anlamak için ekonomist olmaya gerek yoktur. Dünyayı takip etmesini bilen ve halkın içinde olan herkesin benzeri görüşlere sahip olması çok doğaldır.
Peki, AKP Hükümeti ne yapıyor? Ekonomiden sorumlu bakanların beyanatlarını alın, alt alta koyun ve okuyun, ekonomi yönetiminin tam bir karmaşa içerisinde olduğunu göreceksiniz. Devletin bürokratları el yordamıyla ekonomimizi yönetmeye çalışıyorlar!..
Bu durumda tecrübeli bir ağabeyleri olarak bize, AKP Hükümetine yol göstermek kalıyor. Gerçi söyleye söyleye dilimizde tüy bitti ama, bir kez daha söyleyelim;
Biliyorsunuz AKP, 'Aile İmamlığı' denen bir müessese oluşturdu. İmamlar ev ev dolaşıp, insanlarımızın dertlerini dinliyorlar. İki kuvvetli dua, biraz nasihat insanlar dertlerini unutuyorlar!..
Gerçi geçen hafta, İstanbul Kasımpaşa'da iki aydır ev kirasını ödeyemeyen bir vatandaş, kendisine nasihat etmeye çalışan, bu arada ufaktan AKP propagandası yapan imamı geldiği gibi göndermiş ama bunu bir 'iş kazası' olarak değerlendirmek gerek. Aile İmamlığı çok başarılı bir kurum olarak çalışmalarını sürdürüyor.
Gerçi geçen hafta, İstanbul Kasımpaşa'da iki aydır ev kirasını ödeyemeyen bir vatandaş, kendisine nasihat etmeye çalışan, bu arada ufaktan AKP propagandası yapan imamı geldiği gibi göndermiş ama bunu bir 'iş kazası' olarak değerlendirmek gerek. Aile İmamlığı çok başarılı bir kurum olarak çalışmalarını sürdürüyor.
AKP, daha sonra İmam Hatipli çocuklarımızın Polis Kolejine girmeleri için gerekli yasa değişikliği teklifi vererek 'İmam Polis' kurumunu oluşturmaya çalışıyor. İmam Polislerin görev yaptığı bölgelerde hırsızlık-kavga-dövüş olmayacağı, buna yeltenenlerin ise zorunlu olarak 1 yıl süreli Kur-an Kursu'na gönderilecekleri ve kurs sonunda %100 oranında ıslah olacakları öngörülmektedir.
Aile İmamlığı ve Polis İmamlığı kurumlarından sonra 'Ekonomi İmamlığı' kurulması çok faydalı olacaktır. Bizim samimi önerimiz budur. Hem sonra, Allah geçinden versin, bir kriz sonucu ekonomimiz vefat ederse arkasından, 'Merhumu nasıl bilirdiniz' diye kim soracak?
Ekonomi Bakanı Sayın Çağlayan, söyler misiniz bu soruyu kim soracak?...
Ekonomi Bakanı Sayın Çağlayan, söyler misiniz bu soruyu kim soracak?...