Ege'de Dedeoğlu dönemi

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Hoşcoşkun'u açığa alıp yerine YÖK Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu'nu atayalı bir ay oldu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülke genelinde oluşan karışıklığın getirdiği atmosferde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla bu göreve getirilen Hoşçoşkun, yapılan geniş çaplı araştırmanın ardından yine Erdoğan'ın oluru ve bilgisi dahilinde görevinden alındı. Bu konuda hem rektör ataması yapılmadan hem de yapıldıktan sonra defalarca yazılar yazdım. Hem de bizzat Ege Üniversitesi'nin bir mezunu, havasını solumuş, kampüsünde yıllarını geçirmiş birisi olarak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önüne gelen isimler arasında bulunan birisini kritik dönemde seçtiren, atamasına ön ayak olan ve referans olan kişilerin de bir yerlere not edildiğini önceki yazıda ifade etmiştim. Buna geçmişteki emniyet, istihbarat raporlarını perdeleyenler de dahil. AK Parti İzmir İl Başkanı Bülent Delican'ın 'yapmayın, önermeyelim, referans olmayalım' çağrılarına da nedense kulak tıkanmış Ankara ve İstanbul'dan bazı isimlerin de desteğiyle koltuğa Hoşcoşkun oturtulmuştu. Görevden alınma gerekçesiyle ilgili ayrıntıya girmeye gerek yok. Her şey zaten ortada. Göreve gelen yeni isim Dedeoğlu da Hoşcoşkun'un atadığı dekanları değiştirdi ve yeni isimleri atadı. Sadece dekanları değil üniversitenin karargahı konumunda olan 'beyni' yani rektörlük binasındaki operasyonu da yaptı. Akademi-alaylı tartışması yaşanmasına sebep olan üniversiteye dışarıdan gelmiş 'ünvansız' isimler de gönderildi. Onlar şimdi farklı yerlerde yeni arayışlar içine girmiş bile. Konumlanacakları yer netleştiğinde onu da kamuoyuyla paylaşırız.

Gelelim Prof. Dedeoğlu'nun durumuna. Akademik yaşamı gayet parlak ve dikkat çekici olan Dedeoğlu'nun geçmişinde Ahmet Davutoğlu döneminde kısa süreli AB Bakanlığı görevi bulunuyor. Bu arada kabineyi onaylayanın Erdoğan olduğunu da söylemek lazım. Görev bittikten sonra yine Kasım 2015'te Erdoğan tarafından tekrar YÖK üyeliğine atanıyor. Görevini ise Ege'ye rektör atanana kadar sürdürüyor. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından ilk olarak YÖK üyeliğine getirilmesi ve sonrasındaki Davutoğlu'yla aldığı bakanlık görevi ile geçmişinde yer alan Todays Zaman Gazetesi yazarlığı FETÖ/PDY yapılanması ile bir takım kişiler tarafından ilişkilendiriliyor. Bir ay içinde atamasını yaptığı rektör yardımcılarının kamuoyunda partiyle ilişkisiz, eski Rektör Candeğer Yılmaz'a yakınlığı iddiaları da oluşan bilgi kirliliğinin artmasına neden oluyor.

Bu arada Hoşcoşkun'un FETÖ/PDY mücadelesi (!) ile ilgili dikkat çeken gelişmeler de yok değil. Bunlardan bir tanesi uzun yıllar FETÖ Lideri Fethullah Gülen'in yol arkadaşlığının yapmış Nurettin Veren ve FETÖ eski Ege Bölgesi Askeri İmamı Hüseyin Sarıçiçek ile teması... Geçtiğimiz günlerde Akit TV'ye çıkan isimler Dedeoğlu'nun göreve getirilmesini eleştirirken Hoşcoşkun'un kendilerine gösterdiği ilgi ve alakayı da ballandırarak anlatıyor. Özel bir yemekli toplantıda Hoşcoşkun ile görüşme yaptıklarını belirten Veren'in, bu konuda, 'Türkiye içerisindeki bütün üniversitelerde FETÖ yapılanması var. Üniversitelerde FETÖ ile mücadele ekipleri oluşması lazım. Bu konuda yüksek lisans, doktora eğitimleri verilmesini istedim. Savcı ve emniyet mensuplarımıza FETÖ hakkında brifing verecek, sunumlar yapacak elemanlar lazım. Bu hususta mutabakata varınca Cüneyt hoca ile biz Ege'de konferans yapmak, FETÖ kitaplarıyla soru-cevap şeklinde toplantı organize etmek konusunda anlaşma yaptık. Yapacağımız konferanstan 15-20 gün önce görevden alındı. Demek ki bu görüşmelerimiz ve telefonlarımız bir yerlerin kulağına gitti. Ve çalışmalarımız engellendi' sözleri dikkat çekiyor. Aynı televizyon programında konuşan Eski İmam Sarıçiçek de durumu, 'Hoşcoşkun ile yemekte bir araya geldik. Yardımcıları da vardı. Orada '2 bine yakın hocamın kitabından satın alınacak, derhal konferanslar düzenlenecek' talimatını verdi. Bu kitabı okuyan öğretim üyeleriyle de soru-cevap yapılacaktı. Bu görüşme milat oldu, görevden alındı' sözleriyle özetliyor.

Akıllardaki en önemli sorulardan bir tanesi Dedeoğlu'nun görevinin kalıcı ya da geçici olup olmadığı meselesi. Geçici olur geri giderse gelen isim tüm dekan ve atamaları yeniden revize edecektir. Bu net ve kesin. Ama Dedeoğlu'nun durumu şimdiye kadar aldığım izlenimlerime ve bilgilere göre geçici görünmüyor. En azından üniversiteyi tekrar rayına, rotasına oturtana kadar. Çünkü üniversite altı ay içerisinde çok ciddi erozyona uğratıldı. Görevlendirmeler teamüllerin aksine yapılırken birçok proje, bilimsel çalışmalar durdu. Üniversitenin en önemli yeri olan hastanede ameliyatlar yapılamaz, araç gereç, ekipman tedarik konusunda problemler oluşmaya başladı. En basit klima tamiri için günlerce beklenirken ameliyat için gereken tıbbi malzemeler bile eski Türkiye'yi aratır oldu. Yeni yönetimin bu konuda önlem olacak çalışmalar yaptığı bilgisine ulaştım. Çünkü hastane hem borç batağından kurtulmaya çalışıyor hem de vatandaşa hizmet etmeye gayret gösteriyor. Geçen zaman diliminde hastane ve tıp fakültesinin akademik yapılanmasında da çok ciddi kavgalar, operasyonlar oldu.

Tüm bu gelişmeler eşliğinde YÖK Başkanı Yekta Saraç'ın bizzat isteği, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bilgisi dahilinde Ege Üniversitesi'ne gönderilen Prof. Dedeoğlu'nun işi kolay değil. Dedeoğlu'na üniversiteyi yakından takip eden birisi olarak soruşturma komisyonlarının çalışmalarının durdurulup durdurulmadığını bizzat sordum. Kendisi, 'Çalışmalar, soruşturmalar aralıksız devam ediyor. Sadece soruşturma komisyonlarında görev alan isimler değiştirildi. Bu da idarenin tasarrufudur. Çünkü oluşturulan komisyon çalışmalarına bakıldığında amacı dışına çıkıldığı görüldü' ifadelerini kullandı. Yani, FETÖ/PDY mücadelesi adı altında oluşturulan komisyonlar akademisyenlerin kavgaları, meslek çatışmalarını, dedikoduları ve birbirleri hakkındaki iddiaları içeren raporlara imza atmışlar. Bir de görevlerinden alınanlar yeni gelenlerin önüne atılınca üniversitede ciddi hesaplaşmalar ortaya çıkmış. Dedeoğlu'nun, kavgalardan uzak, dışarıya dönük işler yapan, başarılarda gündeme gelen, üreten, bilimi ön plana alan, araştıran üniversite hayali var.

Gelelim bundan sonra yaşanabilecek olaylara… Ege Üniversitesi'nde şu anda Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay, YÖK ve rektörlüğün çok ciddi, geniş çaplı soruşturması sürüyor. FETÖ/PDY'nin üniversite ve eğitim ayağıyla ilgilenen Savcı Ayhan Yılmaz'ın zaten uzun süredir emniyet ile koordineli derinlere inen bir çalışması vardı. Muhtemelen 16 Nisan referandum sonrasına kalabilir ama üniversitede tüm doneler toplanarak büyük bir operasyon gerçekleştirilebilir. Geçmiş dönemleri de kapsayan atama, idari görevlendirmeler ve referansları da içeren yeni araştırmanın akademik camiada fırtına estireceği de kesin. Yıllık bütçesi 1 milyar TL'ye yakın olan Ege Üniversitesi'nde ihaleler, satın almalar ve dönen yüklü miktardaki paraların adresleri de ortaya çıkacaktır. Üniversiteyi bir adım daha ileriye götürmek, bilimsel işlerle gündeme gelmek ve geçmişi başarılarla dolu bir yere yeni yıldızlar eklemek yerine kantin peşinde koşanlar da belki yaptıklarından biraz olsun utanır!