Büşra ÇETİNKAYA / EGEDESONSÖZ – Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Ekim ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkanı H. İbrahim Gökçüoğlu yönetiminde gerçekleştirildi.
İzmir Ticaret Odası meclis salonunda düzenlenen toplantıya EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ile meclis üyelerinin katılım gösterdi.
'ANAYASA TARTIŞMALARI, HALKI TEST ETME SAYGISIZLIĞI'
Meclis Başkanı H. İbrahim Gökçüoğlu, meclis açılış konuşmasında TBMM Meclis Başkanı'nın Anayasa'nın 3 maddesi ile ilgili ifadelerine ilişkin değerlendirmede bulundu:
'Yıllardır ülkemizde hepimiz çok değişik ekonomik krizler yaşadık, krizler gelir geçer maddi olan her konuda kayıplarımızı tekrar kazanabiliriz, ama yukarıda hatırladığımız Anayasa maddelerine rağmen, son yıllarda tedrici olarak artan ve her konuda Cumhuriyet kazanımlarımızı adım adım kaybetmekte olduğumuz ve son aylarda da dozu artan şekilde devam eden, kurtuluş savaşını yönetmiş Gazi Meclisin mevcut Başkanının kabul edilemez ifadelerini tekrar hatırlayalım, Gazi Üniversitesi'ndeki, Anayasanın 3 maddesi ile ilgili konuşmasında, 'Devletin aslı millettir, devlet milletin işlerini yönetmek için vardır, mesela çok sıradan gözüken Anayasa'da yer alan 'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür' tabiri bu perspektiften bakıldığında değiştirilmelidir. Çünkü 'devletin, milleti olmaz' bu metin 'milletin gücü üzerine kurulu devlet anlayışı' ile yeniden ele alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum' diye konuşmuş.
Cumhur İttifakı'nın küçük partilerinin birisi Anayasa'nın 4 maddesi kaldırılsın, diğer iki küçük parti laikliğin tanımı yeniden belirlensin ifadelerini kullanarak, hedeflerindeki 4 madde de gedik açma girişimlerine maalesef devam ediyorlar. Bağlayıcı, koruyucu 4. maddedeki teklif edilemez, değiştirilemez kurallarını bunlara kim anlatacak acaba. Zaten çok konuda uygulanmayan Anayasa'nın, değişmez kuralları üzerinde yorumlar yaparak halkı test etme saygısızlığına varan uygulamaları kabul edilemez boyuta taşınıyor maalesef.
Çok uzun yıllardır ülkemizi yönetenlerin ısrarla yanlış uygulamaları neticesinde hiç hak etmediği şekilde, can güvenliği kalmamış, adalete güveni yok, geleceğe umudunu yitirmiş, yaşam sevinci yok edilmiş, yoksulluğa düşürülmüş halkımızı, gençleri uyuşturucu batağına saplandırılmış, uyuşturucu ticaretinin bu kadar başı boş bırakılması bilinçli bir projenin uygulaması ve neticesi mi acaba diye düşünüyor insan.'
'BU UMURSAMAZLIK ÜLKEMİZİ ADIM ADIM ORTADOĞU'YA GETİRİYOR'
Gökçüoğlu, ülke gündemindeki kadın cinayetleriyle, Yenidoğan Çetesi ve artan şiddet olaylarıyla ilgili görüşlerini belirtere, '15 günde 28 kadın öldürüldü, üniversitelerde okuyan kızlarımız devamlı öldürülüyor, bebeklere tecavüz edecek kadar alçak sapıklar ortalıkta geziniyorlar, masum bebekleri üç kuruş para için öldüren çeteyi, bunlara ortak olan hastaneleri her zamanki gibi savcılık çağıracak, ifadeleri alınacak, mahkemece belirli süre sonra serbest bırakılacak. Adı geçen hastaneler açılmamak üzere tamamen kapatılmalı. Parlamenter sistemdeki laik Türkiye Cumhuriyeti'nde, 20 yıl öncesi bu manzaralar yoktu ülkemizde, modern, kültürlü, saygılı, fakir ama dürüst karakteri olan mutlu halkı ile örnek iken, idare edenlerin yanlışları, halkımızın suskunluğu, tepkisizliği, din ağırlıklı, şeriat ile idare edilen Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi güzel ülkemizi adım adım o hale getiriyor bu umursamazlık. Dini ortamı geliştirebilmek için uzun yıllardır Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi 6 bakanlıktan fazla, devletin kurumlarından isimleri Sayıştay tarafından dahi tespit edilemeyen milyarlarca para dini vakıflara ödeniyor. Ülkemizin her konuda çivisi çıktı, geleceğimiz sinsi şekilde dış değil iç işgalcilerin tehlikesi altında devam ediyor. Kurtuluş Savaşı koşulları şekil değiştirerek hızlı şekilde oluşuyor maalesef' şeklinde konuştu.
'GÖÇMENİ YÖNETİRSEN VEZİR YÖNETEMEZSEN REZİL OLURSUN'
Konuşmasında göçmenler konusuna değinen Gökçüoğlu, 'Kaçak göç ile geçici koruma sağlanan zorunlu göç kavramlarını ayrı tutmak önemli. Suriyeli göçmenler Birleşmiş Milletler Cenevre 1951 konvansiyonunun tanımladığı şartlar çerçevesinde ülkemizdeler. Bu konvansiyona imza koyan ülkeler sınırdaş oldukları ülkede iç savaş, savaş şartlarında göçmen almayı kabulleniyor. Rusya, Ukrayna savaşında AB ülkeleri bu çerçevede 6 milyon Ukrayna vatandaşına kapılarını açtı. Ama Afrika, Afganistan ve diğer ülkelerden gelenler bu çerçevede değil kaçak göçmen bunlarla mücadele gerekli ve önemli. Bu düşünce ile ülkemiz bugün açık ülke haline getirildi. Giren, çıkan belli değil. Anayasamızın 16. maddesinde açık hüküm var, 'Temel Hak ve Hürriyetler' Yabancılar İçin Milletlerarası Hukuka uygun kanunla sınırlanabilir' diyor. Hükümet muhalefetle anlaşarak mecliste Atatürk'ün zamanında yaptığı gibi sığınmacıların ne hakları olduğuna dair kanun çıkarabilir. Kimi nereye koyacağınızı, kime ne kadar hak vereceğinizi, en kısa sürede meclisten yasa çıkararak tespit etmek gerekiyor artık. Göçmeni yönetirseniz vezir, yönetemezseniz rezil olursunuz, kuralı vardır dünyada' ifadelerini kullandı.
'ÜLKEMİZİN İVEDİLİKLE ÇÖZÜLMESİ GEREKEN SORUNU GÖÇMENLERDİR'
Gökçüoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
'Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın da ifade ettiği gibi, nüfus artış oranımız düştüğü ve halk yaşlanıyor olduğu için, göçmenler zaman içinde ülkeye fayda getirir demişti. Türkiye 5 değil, 2 milyon kaçak göçmeni kontrollü yöneterek ormanda, tarımda hayvancılıkta, madenlerde barındırarak şehirlerden uzak tutarak entegre edebilirse geçerliliği olabilir. Ama şu andaki gibi değil. Osmanlılar döneminde de çok göç durumları yaşanmış, Tatar, Çerkez, Boşnak, Kırım, Kafkas vb gelenleri o zaman bile güvenlik, huzur için kontrollü denetimli bir şekilde tek bir bölgede değil, ülkenin coğrafyasına yayarak entegrasyonunu sağlamıştır. Son yıllarda ülkemizde olduğu gibi göçmen entegrasyon sağlanmaz ve kuralları uygulanmazsa gettoların. Çetelerin oluşması kaçınılmaz olur ki ülkemizde bu durumun oluştuğunu son günlerdeki meydana gelen korkunç, akıl almaz cinayetler, olaylar, mafya çatışmaları, uyuşturucu trafiği vb. ile tanık oluyoruz. Sığınmacılar, düzensiz göçmenler, mülteciler, kaçak gelenler, TC kimliği satın alanların çoğu şeriat uygulanan ülkelerden geliyorlar, hangi ceza, hangi polis onları korkutur? Ülkemizin ivedilikle çözmesi gereken ana sorunumuz budur.
Ayrıca, varlık sorunu haline gelmekte olan önemli bir konuda Atatürk ismini ve laik Türkiye Cumhuriyetimizi yok etmeye uğraşanlar, 'Atatürk'ün Askerleriyiz' diye haykırarak mezuniyetlerini kutlayan teğmenleri mahkemeye sevk eden, Kara Harp okulu öğrenci Alay Komutanı Tüm Tabur Komutanları, Tüm Bölük Komutanları toplam 40 subayı görevden alarak, Batının hedefi, olan 100 yıl önceki Sevr anlaşmasında olduğu gibi ulus devletimizi bölmek ve yeniden küçük, Batı ile tam uyumlu 'sömürge' niteliğinde devletçikler kurma düşüncesi kolaylaştırılıyor.'
'TÜM SİYASETÇİLERİ KINIYORUM'
Ülke gündemine dair duygu ve düşüncelerini aktaran Gökçüoğlu, 'Güzel ülkemizi bu hale getiren hiçbir dönem yaşamadığımız, tüm bu olumsuzluklara sebep olan ülke yöneticileri ve buna engel olamayan, STK, Meslek Odaları, sendikalar, iş aleminden yoğun üyesi olan üst kurumlar ve özellikle ana muhalefet ve tüm siyasetçileri, kınıyorum.
Atamız, yaşananları ve yaşanacakları engin ön görüsüyle 100 yıl önce harfiyen görmüş ki; Ülkemizi siyasetçilerin, ordu ve güvenlik mensuplarının ,iş aleminin kaybedecekleri iş, varlık, mevkileri, yaşamları öncelikli olabileceğini düşünerek ve global dünyada değişimler genelde Üniversitelerden başlayan gençlik hareketleri ile olduğu ve geleceğinden başka kaybedeceği bir konusu olmadığı ve gençlik heyecanını düşünerek de gençliğe emanet etmiş olduğu düşüncesiyle, şimdi gelinen noktada, Atatürk'ün Gençliğe hitabesindeki söylemlerinin aynen ülkemizde yaşandığı son günlerde tekrar, tekrar okumanın tam da zamanı olduğunu düşünüyorum. Çünkü, sözün bittiği yere gelmek üzereyiz – durum çok ciddi boyutta Artık toplum olarak uyanmamız lazım' diyerek sözlerini noktaladı.