On beş Ağustos darbe girişiminden sonra İstanbul Yenikapı'da düzenlenen demokrasi mitinginde en çok şiirler konuştu. Çünkü en anlamlı ve kifayetli sözleri, şiirler söyledi. Sayfalarca uzunlukta anlatılamayacak temalar, şiirin içeriği ve biçimiyle şekillendi ve en özlü şekilde halka anlatıldı. Mitingi dolduran kalabalığın hislerine şiir vasıtasıyla tercüman olundu...
Elbette şiirlerdir kalbe en kısa yoldan dokunan... En kolay ezberde kalan... En anlamlı mesajları taşıyan...
Şiirler hapsedilemez de! Şairleri ya da yasaklı şiirleri söyleyenleri hapsetseniz bile şiirler, bir ırmak olur; hapishanelerden sokaklara, sokaklardan duvarlara, duvarlardan meydanlara akarlar...
Nazım Hikmet Ran'ın şiirleri mesela... Kominist diye vatan hainliğiyle suçlanan ve on üç yıl hapse atılan Nazım'ın adını ananlar, bir zamanlar adli kovuşturmaya uğrayabiliyordu. Oysa şimdi O'nun şiirleri, T.B.M.M. kürsüsünden, kanlı bir darbe girişimi sonrası düzenlenen demokrasi mitinglerine kadar bir çok platformda, yürekleri derinden vurmak için, vatan sevgisini anlatan en güzel şiirler olarak okunuyor.
Nazım, Türkiye'nin en büyük milli destanını da uzun hapishane yıllarında yazmıştı. Yine hapishane yıllarında yazdığı ''Memleketimden İnsan Manzaraları'nda'' Türkiye'nin meşhur değil, sıradan insanlarını, kendine özgü sadelikteki o eşsiz üslubuyla öyle güzel tasvir eder ki... Okuyanların gözlerinden kimi yerlerde yaşlar boşanır, kim yerde dudaklarında tebessüm belirir. Çok uzun metrajlı bir filmi seyreder gibi. Ya da binlerce sayfalık kitaplar okumuş zannedersiniz kendinizi...
Beni en çok etkileyen şiirleri, memleket sevdasına dair yazdığı şiirlerdir. Ülkemi biraz da Nazım Usta'nın bu şiirleri sayesinde çok sevdim ve topraklarımıza bu denli bağlandım. Halihazırda hasretle vatanıma kavuşacağım günlerin gelmesini, bu şiirlerin hüznüyle ve görkemiyle bilemekteyim.
Nazım Usta, ta yaklaşık yetmiş yıl öncesinden, sınırsız bir vatan sevgisini, şu dizeleriyle, kendinden sonra gelen nesillere öyle güzel aşılamış ki insan, memleketini çok ama çok sevmekten ve ona sahip çıkmaktan başka çaresi olmadığını gayet iyi anlıyor:
''Toprak sıcak ve güzeldir.
Ve toprağın en güzel yerlerinden biri memleketimdir benim.
Memleketim.
Memleketimi seviyorum.
Çınarlarında kolan vurdum, hapishanelerinde yattım.
Hiçbir şey dindirmez iç sıkıntımı,
memleketimin şarkıları ve tütünü kadar.
Memleketim
Bedreddin, Sinan, Yunus Emre ve otuz Ağustos,
kurşun kubbeler, fabrika bacaları
benim o kendinden bile gizleyerek
sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir.
Memleketim''.
İşte vatan; 2016 yılının bir yaz akşamında, alçakça bir işgal senaryosunun kanlı darbe girişiminden, bu güzel ülkenin güzel insanlarının fedakarlığı sayesinde kurtulduktan sonra, yine şiirler gümbürdetiyordu gökleri halkın buluştuğu bütün alanlarda... Tıpkı Nazım'ın dediği gibi; ''...Memleketim... benim o kendinden bile gizleyerek, sarkık bıyıkları altından gülen halkımın eseridir'' dizelerini hak ettiğini kanıtlarcasına... Türkiyemin güzel insanları, birbirlerini şiirlerin dizeleriyle kucaklıyor, şiirlerin rengi ve ahengiyle bütünleşiyor, şiirlerin sesiyle selamlıyordu. Kalabalıklar birer birer dağıldıktan sonra geriye, şiirler kalıyordu gelecek başka çoşkulu kutlamalara ve demokrasi şenliğine. Öyle ki dünyayı şiirler kurtaracak besbelli demek istiyorum bir kez daha!