Dünya aya biz yaya giderken

Yirmi birinci yüzyıl, insanlığın yaşadığı en büyük dönüşüm süreçlerinden birine tanıklık ediyor. Dijital devrim, yapay zekâ (AI), yapay genel zekâ (AGI) ve yapay süper zekâ (ASI) gibi kavramların hem bilimsel hem de ekonomik arenada ön planda olduğu bir çağın kapısını araladı. Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi teknoloji devi ülkeler, bu sürecin liderleri olarak çıkış yaparken, Türkiye hala temelde çözülebilecek sorunlarla mücadele ediyor. 20 Ocak 2025'te Bolu'da yaşanan ve 78 insanımızın ölümüne neden olan otel yangını, bunun en yakın ve çarpıcı örneği.

Bolu'daki yangın faciası, trajedi olmanın ötesinde, Türkiye'nin altyapısındaki ve kriz yönetimindeki eksikliklerini gözler önüne seriyor. Ülkemizde, maalesef, teknolojik bakımdan temel güvenlik önlemlerinin bile uygulanamadığını, yangın gibi önlenebilir felaketlere mâni olmada, dünyanın gelişmiş ülkelerindekine benzer yangın önleme/söndürme sistemlerinin kurulamadığını gözlemliyoruz. Bu sistemler nedir diye sorarsanız, genel olarak;

Akıllı Yangın Algılama Sistemleri: Sensörler ve yapay zekâ tabanlı teknolojilerle, yangınların erken tespit edilmesi aslında basit bir standarttır. Akıllı yangın algılama sitemine örnek olarak duman dedektörlerini gösterebiliriz.

Afet Yönetim Sistemleri: ABD ve Avrupa, büyük veri analitiği kullanarak anında müdahale planları geliştiriyor. Yangın afet yönetim sistemlerine örnek olarak Avustralya'daki "FireWatch" (Yangın gözetleme) sistemi verilebilir. Bu sistem, uydu görüntüleme teknolojisi ve yapay zekâ kullanarak yangın risklerini erken belirleyebiliyor. Sistem, uydu sensörlerinden aldığı sıcaklık ve duman verilerini analiz ederek, potansiyel bir yangını henüz başlangıç aşamasında yakalayabiliyor. Böylece, yangın bilgisi, itfaiye ekiplerine ve yerel yönetimlere anında iletiliyor. Örneğin, 2020 yılında Avustralya'da bir orman yangını, FireWatch sayesinde, henüz geniş bir alana yayılmadan tespit edilerek, kontrol altına alınmıştı.

Karbondioksit Algılama: Bazı sistemler, yangın başlamadan önceki oksijen seviyesindeki değişiklikleri takip edip, erken uyarı verebiliyor.

Otomatik Su Serpme Sistemleri: Yangın algılandığında belirli alanlara su püskürten sistemler. Bazı modeller, su yerine yangına daha uygun kimyasal maddeler kullanır.

Sisleme Sistemleri: Yangın alanını yoğun bir su sisiyle kaplayarak alevlerin oksijenle temasını keser ve yayılmasını önler.

İnert Gaz Sistemleri: Yangın çıkan alanlara oksijeni azaltan gaz püskürtür, yangını boğarak söndürür.

Dinamik Acil Çıkış İşaretleri: Yangın başladığında tahliye rotalarını otomatik olarak yangından uzak güvenli yollara yönlendiren LED ekranlar.

Kızılötesi Kameralar: Duman dolu alanlarda yol göstermek için termal görüntüleme kullanır ve insanların güvenli bir şekilde çıkmasını sağlar.

Tahliye Robotları: Engelli veya hareket kısıtlılığı olan misafirlere yardım etmek için otonom robotlar.

Bina Yönetim Sistemleri (BMS): Tüm yangın algılama, bastırma ve tahliye sistemlerini tek bir merkezden kontrol eden, hızlı karar almayı sağlayan bir platform.

Yapay Zekâ Analitiği: Yangın çıkma riskini tahmin etmek için sensörlerden gelen verileri analiz ederek bakım veya uyarı önerileri sunar.

Akıllı Uyarı Uygulamaları: Otel misafirlerinin telefonlarına yangın durumu ve tahliye talimatlarını gönderen mobil uygulamalar.

Sesli Yönlendirme Sistemleri: Acil durumlarda misafirlere güvenli tahliye yollarını bildiren sesli sistemler.

Peki, bu sistemlerin ve teknolojik altyapının kurulması, Türkiye’de neden gerçekleştirilmiyor? Asıl sorulması gereken budur değil mi? Aslında nedeni/nedenleri, hepimizin bildiği eksiklikler;

Yüksek teknolojik çözümler yerine, kısa vadeli ekonomik çıkarların ya da maliyet kaygılarının ön planda olması; Mevcut yangın yönetmelikleri olmasına rağmen, düzenli ve sıkı denetimlerin yapılmaması ile netice olarak, otellerin güvenlik standartlarına uymaması; Yangın güvenliği standartlarına uymayan işletmelere uygulanan cezaların yeterince caydırıcı olmaması; Otel çalışanlarının eğitim eksikliği nedeni ile genellikle yangın durumunda ne yapacaklarını bilmemesi, örneğin yangın tatbikatlarının yapılmaması; Yangın güvenliği ve teknolojik çözümler hakkında hem işletme sahiplerinin hem de kamuoyunun farkındalık seviyesinin düşük olması; Devletin yangın güvenliği sistemlerine yönelik teşvik ve destek programlarının olmaması sebebi ile işletmelerin bu sistemlere yatırım yapmakta zorlanması; Birçok otelin, yangın güvenliği standartlarının belirlenmesinden önce inşa edilmiş ve gerekli modernizasyon çalışmalarından geçirilmemiş olması nedeni ile yangın önleme altyapısının kurulmaması; Mevzuata rağmen bazı otellerde yeterli sayıda yangın çıkışı ya da güvenli tahliye rotası bulunmaması; Türkiye'deki yangın güvenliği yönetmeliklerinin, uygulamada yeterince etkin olmaması nedeni ile yangın sistemlerinin düzenli bakım zorunluluğunun ihmal edilmesi gibi belli başlı sebepleri sıralayabiliriz.

Şimdi gelelim, dünya nereye gidiyor konusuna. Öncelikle, yapay zekâ ile ilgili, son dönemde dünya teknoloji devlerinin hedefinde olan iki projenin açılımını yapmak istiyorum:

AGI (Artificial General Intelligence): Yapay genel zekâ olarak tanımlanan bu form, insan zekâsı seviyesinde düşünme ve problem çözme kapasitesini ifade ediyor. Bu program sayesinde neler sağlanabilir diye baktığımız zaman; AGI, tıbbi araştırmaların hızını artırabilir, yeni tedavi yöntemleri geliştirebilir ve kişiye özel tedavi planları oluşturabilir. Ayrıca, hastalıkları daha hızlı teşhis edebilir ve tedavi sürecini iyileştirebilir. Örneğin, kanserin erken evrelerini teşhis edebilecek bir AGI, tedavi sürecini büyük ölçüde iyileştirebilir; Her bireyin öğrenme tarzına ve hızına göre uyum sağlayabilen AGI destekli eğitim sistemleri, kişiselleştirilmiş eğitim deneyimleri sunarak öğrenci başarısını artırabilir. AGI, öğretmenlerin iş yükünü hafifletebilir ve öğrencilere sürekli geri bildirimde bulunabilir; AGI, çevre sorunlarını daha etkili şekilde çözebilir. Örneğin, yenilenebilir enerji üretiminden karbon emisyonlarını azaltmaya kadar birçok konuda optimize edilmiş çözümler üretebilir. Ayrıca, doğal felaketlerin tahmin edilmesi ve önlenmesi konusunda AGI'nin etkisi büyük olabilir; AGI, çok büyük veri setlerini analiz edebilir ve insanlardan çok daha hızlı sonuçlar çıkarabilir. Bu, özellikle bilimsel keşiflerde devrim yaratabilir. Örneğin, kimya, fizik ve biyoloji alanlarında yeni teorilerin ortaya atılmasında AGI büyük rol oynayabilir; AGI, yeni teknolojiler ve ürünler yaratma konusunda insanları destekleyebilir. Yaratıcı süreçleri hızlandırarak, tasarım, mühendislik ve üretim süreçlerini optimize edebilir. Örneğin, bir AGI tasarımcı, yeni ve daha verimli enerji sistemleri yaratabilir; AGI, dünyadaki yoksulluk, açlık ve eğitim gibi sosyal sorunlara yönelik çözümler geliştirebilir. İnsanların sosyal adalet, eşitlik gibi değerleri daha etkili bir şekilde teşvik etmelerine yardımcı olabilir.

İkinci tür yapay zekâ projesi ise ASI (Artificial Superintelligence): Yapay süper zekâ olarak tanımlanan ve insanın çok ötesinde zekaya sahip bir yapay zeka türü olarak ön plana çıkıyor. Bu teknolojinin gelişim potansiyeli, tıptan enerjiye, savunmadan bilimsel araştırmalara kadar tüm alanlarda çağ atlatacak bir kapasiteyi vadediyor. Yapay genel zekanın neler yapabileceğini sıraladıktan sonra, yapay süper zekanın neler yapabileceğini henüz bu projelere yatırım yapan teknoloji devleri dahi hesaplayamadığı için; bu proje sayesinde neler yapılabileceğine dair, tahminde bulunmaya dahi cüret edemiyorum!

Donald Trump, 20 Ocak 2024'teki başkanlık yemin töreninin ardından, "Stargate" (Yıldız kapısı) adlı yeni bir yapay zekâ (AI) yatırım girişimini duyurdu. OpenAI, Oracle ve SoftBank gibi önde gelen teknoloji şirketlerinin iş birliğiyle hayata geçirilecek bu sistem, önümüzdeki dört yıl içinde ABD'de AI altyapısına 500 milyar dolarlık yatırım yapmayı hedefliyor. Stargate projesinin ilk adımı olarak, Teksas'ın Abilene şehrinde yaklaşık 1,1 milyar dolar maliyetle devasa bir veri merkezi inşa ediliyor. Bu merkez, OpenAI'ın yeni AI modellerini eğitmek ve çalıştırmak için kullanılacak. İnşaatın Mayıs 2025'te tamamlanması planlanıyor. Projenin ortakları arasında OpenAI CEO'su Sam Altman, SoftBank CEO'su Masayoshi Son ve Oracle Kurucu Ortağı Larry Ellison bulunuyor. Bu liderler, Stargate'in ABD'nin AI alanındaki liderliğini pekiştireceğini ve 100.000'den fazla yeni istihdam yaratacağını belirtiyor.

Öyle görünüyor ki dünyanın çeşitli köşelerinde AGI ve ASI gibi geleceği yeniden şekillendirecek projeler hayata geçirilirken, Türkiye'nin yangın gibi temel sorunlarla dahi başa çıkamamasının hem kötü yönetim hem de teknolojik altyapı eksikliğinden kaynaklanması karşısında, söylenecek söz bulmakta zorlanıyoruz. Ne yazık ki, Türkiye acilen stratejik, şeffaf ve bilimsel temellere dayalı bir yönetim anlayışı benimsemediği takdirde; çok değil önümüzdeki on yıl içerisinde, bugünkünden bambaşka bir dünyada ilerleyen teknolojik devrimlerin uzağında, kendi insanını/doğasını/ekosistemini koruyamayan ve yaşatamayan, dolayısıyla bunların getirdiği sorunlarla boğuşmaktan kurtulamayan bir ülke olarak kalmaya devam edecektir…