Dünden bugüne ne değişti?

Vallahi…

Geride bıraktığımız milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimleri bile…

Şu yaşadığımız yerel seçim süreci kadar…

Çok sesli…

Çok renkli…

Çok yıpratan…

Kıskananı bol…

Güleni az…

Sinirleneni çok…

Hatta…

'Yapılır mı bu bana?' diye ağlayanı istemediğin kadar…

Bir yerel seçim yaşıyoruz…

Düzelir mi?

Kesin düzelir…

***

'Biz ne seçimler gördük!' diyerek başlayalım…

Dünden bugüne…

Bugünden düne…

Türkiye'nin Siyaset Dünyası'ndan…

Bugünleri aratmayan 'yaşanmış' bir öykü anlatalım…

Hem içimiz ferahlasın…

Hem azıcık gülümseyelim…

Hem de…

'Zalim Politika'nın hayatımızı…

Bi'anlık da olsa…

Nasıl da 'değiştirdiğine' birlikte tanık olalım…

Taaa, 70'li yıllara gitmeye hazır mısınız?

***

Ali Rıza Septioğlu…

Elazığ'ın yetiştirdiği popüler siyasetçilerin başında geliyordu…

10 üstünden 10 eğitim alamamıştı ama…

7'den 77'ye herkesin sevdiği bir isimdi…

Aktifti, yerinde duramayan bir siyasetçiydi…

O yıllarda…

CHP'nin kaptan köşkünde…

Bülent Ecevit vardı…

Altıok'lu parti 1977 Genel Seçimleri'ne hazırlanıyordu…

Herkes 'Karaoğlan'a…

Elazığ'ın unutulmaz simalarından…

Palu İlçesi'nin Belediye Başkanı Ali Rıza Septioğlu'ndan söz ediyordu…

Ali Rıza Başkan…

O toprakların 'Başkan Babası' idi…

Ecevit…

Bu siyasetçiyle buluşmayı kafasına koymuştu…

Üşenmedi; Elazığ'a gitti…

Kimilerine göre bu bir 'gizli pazarlık' idi…

Buluştular…

Septioğlu…

Bülent Ecevit'ten 13 yaş büyüktü ama…

Hiç 'ağabey havası' atmadı…

Bir kısmı rivayet olabilir ama…

Aralarında geçen konuşmayı Ecevit başlatır:

'Septioğlu, gel seni CHP'den milletvekili yapalım…'

Ali Rıza başkan şaşırır:

'Essah mı Karaoğlan?'

Ecevit, ev sahibinin gözlerinin içine bakarak devam eder:

'Essah tabii ki, eğer sıkı çalışır, Elazığ'dan bir milletvekili daha çıkarırsan seni bakan yaparım…'

Septioğlu'nun şaşkınlığı daha da artar:

'Yahu Karaoğlan, ben ilkokul mezunuyum, bakan olur muyum?'

CHP'nin Genel Başkanı, sohbete noktayı koyar:

'Olur olur, bal gibi olur...'

***

CHP Lideri'nin dediği olur…

Sandıklar boşalır; Ali Rıza Septioğlu milletvekilidir…

Üstelik…

Söz verdiği gibi arkasından bir vekili daha taşımıştır Gazi Meclis'e…

Gelin görün ki…

Bakanlar Kabinesi'nin listesi belirlenmiş, üstelik…

Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk onaylamıştır…

Gel gör ki…

Bakanlar listesinde Ali Rıza Septioğlu'nun adı yoktur…

Tahmin edeceğiniz gibi…

Elazığ'ın sevilen ismi Septioğlu…

Hem çok kırgın ve küskün…

Aynı zamanda da kızgındır…

Birkaç gün sonra…

Dayanamaz…

Ecevit'in kapısını çalar:

'Sayın Ecevit, söz verdin lakin beni bakan yapmadın, ben bunu senden sorarım, hele bekle gör...'

CHP Genel Başkanı…

Son derece sakin bir sesle…

Septioğlu'nun kırgınlığını frenler:

'Ooooo… Septioğlu seni unuttuğumu mu sanıyorsun? Hele hükümet güvenoyu alsın, bakanlık sayısını 17 den 24 e çıkarıp seni de bakan yapacağım…'

***

Septioğlu sabreder…

N'itekim…

Hükümet güvenoyu alır, bakanlık sayısı 24'e çıkar ve…

Belki inanmayacaksınız ama…

Ali Rıza Septioğlu…

Sekiz Devlet Bakan'ından biridir artık…

Ancak…

Septioğlu muradına ermiştir ama…

O yine de…

Kendisini şöyle tanıtmayı tercih eder:

'Meteorolojiden Sorumlu Bakan'

Elazığ'dan 90 kişilik bir kutlama heyeti gelir, heyetin sözcüsü Septioğlu'na sorar:

'Sayın Bakanım Septioğlu, Karaoğlan sizi ne bakanı yapmıştır lo?'

Çiçeği burnunda bakan gururlanarak karşılık verir:

'Meteoroloji Bakanı yapmıştır gurban…'

Misafir, dayanamaz yine sorar:

'Meteroloci ne demak gurban, anlamamişem…'

Septioğlu, örnek verir:

'Hani Elazığ'a kar yağir, yağmur yağir, dolu yağir ya!'

Elazığlı misafir, başıyla tasdik eder:

'He, he...'

Septioğlu, örnekleri çoğaltır:

'Hani Elazığ'a sel gelir, sis gelir, kırağı düşir ya!'

Konuk hemşehri yine tasdik eder:

'He.. he toğri toğri...'

Bakan Septioğlu, örnekleri çoğaltır:

'Hani Elazığ'a güneş doğir, rüzgar esir, çığ düşir ya? İşte bunların hepsi benden sorilir...'

Elazğ'dan gelen misafir, dayanamaz ayağa kalkar Bakan'a sarılır:

'Oyyyyyy gurbannn, Oyyyyyy şıhımmmm, ağam menim, seni tebrik edirem… Ecevit seni sade bakan yapmamiş (Allah Yardımcisi) da yapmiştir, gıymatını bilesen gurban...'

***

Bitiriyoruz…

Tabii, herkese, hepimize gülmek serbest…

Bu olayın üstünden…

Bugünü işaret ederek…

47 yıl geçmiş…

Çok uzun bir süre…

Neredeyse yarım asır!

Sahi?

Ne değişmiş?

Bakın bugünlere…

Gidenler... Gelenler… Yerini beğenmeyenler…

Şükredenler…

Kentinin 'başkan adayı'na sarılanlar…

İsyan edenler…

Küsenler…

Barışanlar…

Kutlu olanlar…

Mutsuzlar…

Yeri değişince sevinçten uçanlar…

Aday gösterilmediği için…

Beddua edenler…

Daha neler, neler…

Yıllar geçiyor…

Kalpler…

Nedense…

'Hep bana, hep bana…' diye çarpıyor…

Ne acı değil mi?

Nokta…

Hamiş 1: Ali Rıza Septioğlu, büyük bir aşkla sadece bir yıl bakanlık koltuğunda oturabildi… Sonra bazı arkadaşlarıyla DYP'ye geçti… 12 Eylül 1980'de Ordu idareye el koyunca bir süre tutuklu kaldı… Ardından Elazığ'a yerleşti… Politika yasağı kalkınca yeniden siyasete döndü… 1988'te Doğru Yol Partisi'nden bi'kez daha milletvekili seçildi… Hastayken bile Meclis'e gelip, seçmenlerinin istekleriyle ilgileniyordu… 23 yıl önce 88 yaşında vefat etti…

Hamiş 2: Bu unutulmaz öyküyü ilk yazan sayın Necdet Topçuoğlu'dur… Geçtiğimiz günlerde Çeşme'nin efsane başkanlarından Nuri Ertan'ın sosyal medyasında yer aldı… İzinleriyle yeniden kaleme alarak bugünkü kuşağın beğenisine bırakıyorum…

Sonsöz: 'Politikada hiçbir şey kazayla olmaz… Olmuşsa, bilin ki öyle planlanmıştır… / Franklin D. Roosevelt / Amerika Birleşik Devletleri'nin 12 yıl aralıksız görev yapan 32'nci Başkanı...'