Heybeliada Ruhban Okulu;
Özellikle gençlerimizin kafasını fazlaca karıştıran bir konudur bu. Kafasını ve kalemini kiraya vermiş Liboş- Entel-Cemaatçi-Kürtçü- Bölücü yazarlar bu konuyu sürekli olarak çarpıtmışlar ve Türkiye'nin ayağına bir pranga olarak takmak istemişlerdir…
Özellikle gençlerimizin kafasını fazlaca karıştıran bir konudur bu. Kafasını ve kalemini kiraya vermiş Liboş- Entel-Cemaatçi-Kürtçü- Bölücü yazarlar bu konuyu sürekli olarak çarpıtmışlar ve Türkiye'nin ayağına bir pranga olarak takmak istemişlerdir…
Binlerce yıldır üzerinde yaşadığımız ve vatan bellediğimiz bu topraklar iki tür silahla yönetilebilir. Tarih ve İnsan…
İkisini de çok iyi bildiğiniz ve tanıdığınız ölçüde, Devleti ve Türk Milletini sıkıntıya sokmadan bu ülkeyi yönetebilirsiniz. Eğer bunları bilmiyor ve tanımıyorsanız, hele gözü aklı, Türkiye ve Türkler yerine Suudi Arabistan ve Araplarda olanları yönetici olarak başınıza getirirseniz, başınız dertten kurtulmaz…
İkisini de çok iyi bildiğiniz ve tanıdığınız ölçüde, Devleti ve Türk Milletini sıkıntıya sokmadan bu ülkeyi yönetebilirsiniz. Eğer bunları bilmiyor ve tanımıyorsanız, hele gözü aklı, Türkiye ve Türkler yerine Suudi Arabistan ve Araplarda olanları yönetici olarak başınıza getirirseniz, başınız dertten kurtulmaz…
Heybeliada Ruhban Okulu, Fener Rum Patrikhanesi tarafından, Ortodokslar arasında ibadet konusunda birlik sağlanması için 1 Ekim 1844 yılında açıldı. 1971 yılına kadar 930 mezun verdi. Bunlardan 343 ü Piskoposluğa, 12 si de Patriklik makamına ulaştı. 930 mezundan sadece 38 i Rum asıllı Türk vatandaşı idi. Asıl adı Mihail Hristodolu Muskos olan Makarios da bu okuldan mezundur.
Şimdi burada duralım ve 1820 yılına gidelim. 1820-1821 Mora İsyanı, Balkanların Osmanlı'dan koparılmasını sağlayan en önemli isyanlardandır.
Bu isyanda 10 Binden fazla Müslüman-Türk katledilmiştir. Padişah Sultan İkinci Mahmut'tur. Sadrazam ise, Benderli Ali Paşa'dır. Fener Rum Patriği koltuğunda Gregorius oturmaktadır.
Devletin yaptığı araştırmalar, Mora İsyanında Rus ve Patrikhane ihanetini ortaya çıkarır. Benderli Ali Paşanın emriyle Patrikhanede yapılan araştırmada, çeşitli belgeler bulunur ve Patrik Gregorius mahkeme edilir. On binden fazla Müslüman-Türk'ün ölümünden sorumlu olan Patrik, Patrikhanenin Orta Kapısı önünde idam edilir…
Bu isyanda 10 Binden fazla Müslüman-Türk katledilmiştir. Padişah Sultan İkinci Mahmut'tur. Sadrazam ise, Benderli Ali Paşa'dır. Fener Rum Patriği koltuğunda Gregorius oturmaktadır.
Devletin yaptığı araştırmalar, Mora İsyanında Rus ve Patrikhane ihanetini ortaya çıkarır. Benderli Ali Paşanın emriyle Patrikhanede yapılan araştırmada, çeşitli belgeler bulunur ve Patrik Gregorius mahkeme edilir. On binden fazla Müslüman-Türk'ün ölümünden sorumlu olan Patrik, Patrikhanenin Orta Kapısı önünde idam edilir…
Olaydan sonra gizlice toplanan Patrikhane yönetimi, idamın gerçekleştiği yerde, yüksek makamdaki bir Türk Devlet Yetkilisi asılıncaya kadar, kapının kapalı tutulmasına karar verir…
Bu kapı, Cumhuriyet Dönemine kadar zincirlenmiş olarak kapandı, sonra kaynaklandı. Patrikhane bu kapıya, 'Kin Kapısı' demektedir…
Bu kapı, Cumhuriyet Dönemine kadar zincirlenmiş olarak kapandı, sonra kaynaklandı. Patrikhane bu kapıya, 'Kin Kapısı' demektedir…
Atatürk,Kurtuluş Savaşımızda, Türkleri arkadan hançerleyen Fener Papazını İstanbul'dan sürmüş ve Patrikhaneyi 'Fesat ve Hıyanet Ocağı' ilan etmiştir…
Mora isyanından ve on binden fazla insanımızın katledilmesinden 23 sene sonra Devlet, Patrikhaneye Heybeliada Ruhban Okulunu açması için izin vermiştir. Bu hareketin tek adı vardır, o da 'Hoşgörü ve İnançlara Saygıdır'.
Dünyanın gelişmiş ve medeni geçinen hiçbir ülkesinde bu hoşgörüyü bulamazsınız. Hele Türklere ve Müslümanlara karşı böyle bir hoşgörü hiçbir zaman olmamıştır.
Dünyanın gelişmiş ve medeni geçinen hiçbir ülkesinde bu hoşgörüyü bulamazsınız. Hele Türklere ve Müslümanlara karşı böyle bir hoşgörü hiçbir zaman olmamıştır.
Gelelim Ruhban Okulunun Kapatılmasına;
Anayasa Mahkemesi 1971 yılında, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 1. Maddesini iptal etti. Yükseköğretim Kurumlarının sadece Devlet tarafından açılıp, işletebilineceğine karar verdi.
Bu karardan sonra, Heybeliada Ruhban Okulu da, 'Özel Yüksekokul' statüsünde değerlendirildi. Okulun varlığını sürdürebilmesinin ancak Türk Üniversitelerinden birine bağlanarak mümkün olabilecekti. Ancak bunu kabul etmeyen Patrikhane okulu kendisi kapattı. Patrikhane 40 yıldır din adamı ihtiyacını Yunanistan'dan karşılıyor. İşin özü, Patrikhane Türk Yargısının kararını kabul etmediği için, Heybeliada Ruhban Okulu kapalıdır.
Anayasa Mahkemesi 1971 yılında, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 1. Maddesini iptal etti. Yükseköğretim Kurumlarının sadece Devlet tarafından açılıp, işletebilineceğine karar verdi.
Bu karardan sonra, Heybeliada Ruhban Okulu da, 'Özel Yüksekokul' statüsünde değerlendirildi. Okulun varlığını sürdürebilmesinin ancak Türk Üniversitelerinden birine bağlanarak mümkün olabilecekti. Ancak bunu kabul etmeyen Patrikhane okulu kendisi kapattı. Patrikhane 40 yıldır din adamı ihtiyacını Yunanistan'dan karşılıyor. İşin özü, Patrikhane Türk Yargısının kararını kabul etmediği için, Heybeliada Ruhban Okulu kapalıdır.
Bu güne gelince, Patrikhane, dünyada sürdürdüğü 'Ortodoksluğun Evrensel Merkezi' olma anlamındaki 'Ekümeniklik' iddiasını Türkiye de sürdürerek , Ulusal Hukuk sistemimizin dışında bir statüye sahip olmak ve Ruhban Okulunun da böyle bir statü ile yeniden açılmasını sağlamak peşindedir.
Peki, AKP Hükümeti, niçin bu Ruhban Okulunun açılmasına sıcak bakmakta ve alttan alta çalışmalar yapmaktadır. Uluslararası baskıyı birinci plana çıkaran AKP, esas niyetini gizlemektedir.
Eğer böyle bir 'Özel Statüye' izin verilir ve 'Ruhban Okulu' Üniversite formatında hayata geçerse, bunun devamında YÖK, İslam Üniversitelerinin açılmasına da izin vermek zorundadır.
Sonra her tarikata, her cemaate bir Üniversite, üstelik kuponsuz çekilişsiz. Ayağına şalvarı, kafasında sarığı, göbeğe kadar sakalıyla militanlarla dolu, çeşit, çeşit üniversiteler…
Eğer böyle bir 'Özel Statüye' izin verilir ve 'Ruhban Okulu' Üniversite formatında hayata geçerse, bunun devamında YÖK, İslam Üniversitelerinin açılmasına da izin vermek zorundadır.
Sonra her tarikata, her cemaate bir Üniversite, üstelik kuponsuz çekilişsiz. Ayağına şalvarı, kafasında sarığı, göbeğe kadar sakalıyla militanlarla dolu, çeşit, çeşit üniversiteler…
Anayasamızın 130. Maddesine göre, bilimsel özerkliğe sahip üniversitelerin Devlet tarafından yasayla kurulması gerekmektedir. Dini Özerkliğe sahip bir üniversitenin açılması ise bu maddenin değiştirilmesi ile mümkündür.
AKP, önümüzdeki Anayasa değişikliğinde mutlaka bu maddenin değiştirilmesini isteyecektir. Biz erken uyarı görevimizi yapalım, inşallah muhalefet partileri duyarlar.
AKP, önümüzdeki Anayasa değişikliğinde mutlaka bu maddenin değiştirilmesini isteyecektir. Biz erken uyarı görevimizi yapalım, inşallah muhalefet partileri duyarlar.
Bizden Heybeliada Ruhban Okulunun açılmasını ısrarla isteyen dış dünya ve Yunanistan, orada yaşayan Müslüman-Türklerin durumlarını görmezden gelir. Yunanistan'da yaşayan Müslüman-Türkler kendi Müftülerini seçemezler, yasaktır. Onlara Müftü olarak, Yunan Hükümeti birini seçer ve gönderir. Müslüman-Türklerin gayri resmi olarak seçtikleri Müftüleri Rahmetli Mehmet Emin Aga'nın mahkemelerini izledim. Her mahkeme ayrı bir şehirde. Kara yoluyla 600-700 kilometre yol gittiğimi ve Rahmetlinin ne acılar çektiğini çok iyi bilirim.
Rodos'taki Türk Okulu kapalıdır. Yine Rodos'taki 7 camiden 6 sı kapalıdır. Yunan Hükümeti bunları ne tamir eder, ne de bizim onarmamıza izin verir. Yunanistan bildiğiniz gibi AB ülkesidir!..
Rodos'taki Türk Okulu kapalıdır. Yine Rodos'taki 7 camiden 6 sı kapalıdır. Yunan Hükümeti bunları ne tamir eder, ne de bizim onarmamıza izin verir. Yunanistan bildiğiniz gibi AB ülkesidir!..
Biliyorum şimdi beyinlerini kiraya veren satılık kalemler, salak siyasetçiler, liboşlar, bölücüler koro halinde şunu söyleyeceklerdir; 'İnsan haklarında karşılıklılık ilkesi işlemez. Biz bu hakları verelim, gerisi Yunanistan'ın ve Avrupa'nın ayıbı olsun…'
Olur, olur bal gibi olur. Önce onlar, insan haklarına saygıyı öğrensinler, bizim tarih boyunca gösterdiğimiz hoşgörünün zekatı ile biz onları mutlu etmesini biliriz…
Kafasını kiraya verenlerin alacakları bedel, sadece ve sadece köleliktir.
Bizler, Çağdaş ve Aydınlık Türkiye'ye inananlar, Türk Milleti arasında asla ayrım yapmayanlar, herkesi kucaklayanlar, bir ve beraber olmayı seçenler ve bunun için tek şart olarak da, bu güzel vatanı ve insanını sevmeyi şart koşanların bu kiralık kafalardan öğrenebileceğimiz hiçbir şey olamaz ama onlara hadlerini öğretmek bizim işimizdir …
Bizler, Çağdaş ve Aydınlık Türkiye'ye inananlar, Türk Milleti arasında asla ayrım yapmayanlar, herkesi kucaklayanlar, bir ve beraber olmayı seçenler ve bunun için tek şart olarak da, bu güzel vatanı ve insanını sevmeyi şart koşanların bu kiralık kafalardan öğrenebileceğimiz hiçbir şey olamaz ama onlara hadlerini öğretmek bizim işimizdir …