Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, seçimleri kaybetmek bir parti için her şeyin sonu değildir. Demokrasinin ve gelişmişliğin en önemli kanıtı, doğru seçim sonuçlarına saygı duymak ve 'Seçimle Gelenin, Seçimle Gitmesi' kuralının sağlıklı şekilde işlemesidir. Türkiye bunu, bu seçime kadar başarmış bir ülkedir. 12 Haziran 2011 de, 24.Dönem Milletvekili seçimi yapacağız. Bu seçimlerin de her türlü şaibe, müdahale, bilgisayar oyunlarından arınmış olarak yapılması şarttır.
Bir hükümet için en büyük şeref; Eşit, adil, şaibesiz bir seçim gerçekleştirmesi ve Türk Milletinin iradesinin tam ve doğru olarak yansımasını sağlamak olmalıdır.
Aynı şekilde seçimleri, sağlıklı-adil-şaibesiz ve doğru şekilde yaptırması yasal sorumluluğu olan, Yüksek Seçim Kurulumuzun değerli Hakimlerine de çok önemli görevler düşmektedir.
Bir hükümet için en büyük şeref; Eşit, adil, şaibesiz bir seçim gerçekleştirmesi ve Türk Milletinin iradesinin tam ve doğru olarak yansımasını sağlamak olmalıdır.
Aynı şekilde seçimleri, sağlıklı-adil-şaibesiz ve doğru şekilde yaptırması yasal sorumluluğu olan, Yüksek Seçim Kurulumuzun değerli Hakimlerine de çok önemli görevler düşmektedir.
12 Haziran 2011 Genel Seçimlerinden sonra Türkiye'mizi, tarihinin en zor dönemini beklediğini hepimiz biliyoruz. Gerek dış şartlar, gerek iç şartlar yeterince başımızı ağrıtacak. Dünyanın ve çevremizdeki ekonomik sıkıntıların bize yansıması, cari açık sebebiyle bıçak sırtında olan ekonomimizi yeni bir krize sokabilir. En ihtiyatlı ekonomistlerimiz bile uyarılarına devam ediyorlar.
Suriye ve Kuzey Irak'taki gelişmeler bizi doğrudan etkileyecek…
Suriye ve Kuzey Irak'taki gelişmeler bizi doğrudan etkileyecek…
Devlet yönetiminde hiçbir olay, kendiliğinden gelişmez. Eğer bir ülkede, bir konudaki sonuç kötüyse, o olayın sebeplerine bakmak gerekir. Bizdeki kötü sonuçları tek sebebi ise AKP İktidarıdır. İşbilmezliğin, cehaletin ve bir dünya ülkesi olan Türkiye'yi, Belediye Encümeni gibi yönetmeye kalkmanın, ülkenin Milli kimliğinden ve Milli Kurumlarından nefret etmenin sonucu başka ne olabilirdi ki?
Tüm bu hengamenin üstüne bir de şaibeli seçim tartışması yüklenirse, Türkiye bu yükü kaldıramaz.
Son yapılan genel seçim, referandum, yerel seçimlerdeki seçmen sayısındaki izahı mümkün olmayan değişmeler, seçmen listelerinin oluşturulmasının YSK'dan alınarak İçişleri Bakanlığına verilmesi, Seçsis denilen tartışmalı sistemin dıştan müdahaleye açık olması Türk Milletinin kafasındaki acabaları çoğaltmıştır.
Şüphe yiğidi öldürür, diye bir sözümüz vardır. Demokrasi için en büyük zehir ise, seçimlere şüphenin, hilenin karışması endişesidir.
Seçim sonuçlarının tartışmasız olarak herkes tarafından gönül huzuru içinde kabullenilmesinin tek yolu vardır ve bu yolu açmak, başta YSK Başkanı Sayın Ali Em ve YSK'nın değerli Hakimlerinin elindedir…
Sandık sonuçları bu kez CHP ve MHP tarafından denetlenecek ve her sandık sonucu partilere aktarılacaktır. Fakat bu yetmemektedir. Önemli olan, sandık sonuçlarının YSK'nın denetimindeki ana bilgisayarlara doğru olarak girilmesidir. Yüksek Seçim Kurulu, sandık sonuçlarının ana bilgisayarlara girişini, her partinin birer uzmanla gözetlemesine izin vermelidir. Bu uygulamanın yasalara aykırı bir durumu yoktur. İstenen doğru-adil-eşit bir seçim değil midir? O zaman YSK bu izni en azından TBMM'de grubu bulunan partilere tanımalıdır.
Son yapılan genel seçim, referandum, yerel seçimlerdeki seçmen sayısındaki izahı mümkün olmayan değişmeler, seçmen listelerinin oluşturulmasının YSK'dan alınarak İçişleri Bakanlığına verilmesi, Seçsis denilen tartışmalı sistemin dıştan müdahaleye açık olması Türk Milletinin kafasındaki acabaları çoğaltmıştır.
Şüphe yiğidi öldürür, diye bir sözümüz vardır. Demokrasi için en büyük zehir ise, seçimlere şüphenin, hilenin karışması endişesidir.
Seçim sonuçlarının tartışmasız olarak herkes tarafından gönül huzuru içinde kabullenilmesinin tek yolu vardır ve bu yolu açmak, başta YSK Başkanı Sayın Ali Em ve YSK'nın değerli Hakimlerinin elindedir…
Sandık sonuçları bu kez CHP ve MHP tarafından denetlenecek ve her sandık sonucu partilere aktarılacaktır. Fakat bu yetmemektedir. Önemli olan, sandık sonuçlarının YSK'nın denetimindeki ana bilgisayarlara doğru olarak girilmesidir. Yüksek Seçim Kurulu, sandık sonuçlarının ana bilgisayarlara girişini, her partinin birer uzmanla gözetlemesine izin vermelidir. Bu uygulamanın yasalara aykırı bir durumu yoktur. İstenen doğru-adil-eşit bir seçim değil midir? O zaman YSK bu izni en azından TBMM'de grubu bulunan partilere tanımalıdır.
Eğer YSK bunu yapmaz da Türkiye, seçimlerden sonra istenmeyen kargaşanın içine girerse tarih ve Türk Milleti önünde sorumluluktan kaçamaz. Bu olay, PKK'nın siyasi temsilcilerinin önce engellenip sonra seçim için izin verilmesine hiç benzemez..
Gerek CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, gerekse MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin bu konu ile ciddi olarak ilgileneceklerini umuyorum.
Bu arada kafama takılan ve benim sinirlerimi gerçekten bozan bir olayı sizlerle paylaşmak isterim;
Türkiye'nin onlarca Hukuk Fakültesi, yüzlercesi Profesörlük mertebesine ulaşmış Hukuk adamları, imkanları çok geniş baroları var. İzninizle onlara seslenmek istiyorum;
Ülkenin kader seçimi olan bu seçim sizleri ilgilendirmiyor mu?
Sağlıklı, dürüst bir seçim için sizin önerileriniz yok mu? Mevcut sistemdeki aksaklıkların giderilmesi için teknik olarak nelerin yapılması gerektiğini Üniversitelerimizdeki İletişim Profesörleri bilmezler mi?
Yoksa testiden bile şehvete kapılan bir acayip adam sizleri bu kadar mı korkuttu?
Türkiye'nin onlarca Hukuk Fakültesi, yüzlercesi Profesörlük mertebesine ulaşmış Hukuk adamları, imkanları çok geniş baroları var. İzninizle onlara seslenmek istiyorum;
Ülkenin kader seçimi olan bu seçim sizleri ilgilendirmiyor mu?
Sağlıklı, dürüst bir seçim için sizin önerileriniz yok mu? Mevcut sistemdeki aksaklıkların giderilmesi için teknik olarak nelerin yapılması gerektiğini Üniversitelerimizdeki İletişim Profesörleri bilmezler mi?
Yoksa testiden bile şehvete kapılan bir acayip adam sizleri bu kadar mı korkuttu?
'Böcek olmayı kabul edenler, ezilince şikayet etmemelidirler…'
Sizler Atatürk Türkiye'sinin ve Cumhuriyetimizin en büyük hayali olan
'Özgür ve Demokrat Üniversite' projesinin mensuplarısınız. Hiç kimseden utanmıyorsanız, YGS'de hakları ve gelecekleri çalınan, buna rağmen kırmadan- yıkmadan demokratik biçimde haklarını aramaya gayret eden öğrencilerinizden utanın…
Bu da size kapak olsun…
Sizler Atatürk Türkiye'sinin ve Cumhuriyetimizin en büyük hayali olan
'Özgür ve Demokrat Üniversite' projesinin mensuplarısınız. Hiç kimseden utanmıyorsanız, YGS'de hakları ve gelecekleri çalınan, buna rağmen kırmadan- yıkmadan demokratik biçimde haklarını aramaya gayret eden öğrencilerinizden utanın…
Bu da size kapak olsun…
Not: Bugün 27 Mayıs. Başta babam olmak üzere, Demokrasi için acı çeken, zindanlarda yatan, aile servetleri ellerinden zorla alınan çilekeş demokratları, hangi siyasi görüşe sahip olurlarsa olsunlar, yaşamlarında hiçbir zaman böcek olmayı kabul etmeyen, tüm bu yürekli insanları saygı ve rahmetle anıyorum. Allah hepsine rahmet eylesin…