Acımasız dünyanın, yıldız takvimi…
6 Mayıs 1972'yi…
Saatler 05.30'u gösteriyordu…
Ankara'daki Ulucanlar Cezaevi'nin avlusuna ise…
Ürperten bir şafak serinliği hakimdi…
Başı dik darağacına yürüdüğü dakikalarda…
25 yaşının ilk basamaklarındaydı…
Boynuna ilmik geçirildiğinde…
'İskemleyi kendim devireceğim…' dedi…
İdamı izleyen birkaç kişi nefesini tutmuş bekliyordu…
Bir dakika geçti…
Sehpadaki genç adam kıpırdamadan bekliyordu…
O derin sessizliği…
Darağacından gelen iğrenç gıcırtı sesi bozdu…
Cellatlardan biri…
Mahkumun sandalyeye vurmadığını görünce…
Aniden iskemleyi çekivermişti…
Esmer adamın ayaklarının ucu masaya çarptı…
'Küüüt…' diye bir ses yankılandı…
Genç adam kasılarak sallanmaya başladı...
Aradan 10 dakika geçti…
Sehpadaki mahkum hala kıpırdıyordu…
Boynu uzun olduğu için…
Ayakları masaya çarpınca boynu kırılmamıştı…
Bu nedenle…
Deniz Gezmiş'in ölümü için tam 52 dakikanın geçmesi beklendi…
Bu süre içinde…
Ara ara tekrarlanan doktor muayenelerinin sonuncusunda…
Genç adamın öldüğü belirlendi ve kayıtlara geçti…
***
Deniz Gezmiş…
Darağacında son nefesini böyle verdi…
O gün, 25 yaşının içindeydi…
Öğrenci lideri ve militan olarak yaftalanmıştı…
Türkiye'de Anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak suçuyla…
Ölüm cezasına çarptırılmıştı…
Yaşasaydı…
Bugün, 75 yaşına girmiş olacaktı…
***
O gün…
Deniz Gezmiş'le birlikte…
Aynı suçtan…
Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan da…
Asılarak can verdiler…
Bugün…
O idamların üstünden 50 yıl geçti…
Yarım asır, yani…
1980 Darbesi'nin sonu da 70'lerin kopyası gibiydi…
Darbe sonrası…
650 bin kişi gözaltına alındı…
230 bin kişi askerî mahkemelerde yargılandı…
En korkunç olaylar cezaevlerinde yaşandı…
171'i işkenceyle olmak üzere…
300 kişi mapusanelerde hayatını kaybetti…
48 kişi idam edildi…
Bir buçuk milyondan fazla vatandaş fişlendi…
***
Bu acı tablolar…
1960 Askeri Darbesi sonucu…
Cumhuriyet Tarihi'nde bir ilk olarak kayıtlara geçen…
Bir Başbakan ile iki bakanı…
Halk arasındaki ifade ile 'ipe götüren' acı infazların devamıdır…
***
Bitiriyoruz…
Koca 62 yılda alınmamış dersler adına…
Bir şarkı…
Küpe olmalı tüm 'geçmişe sünger çekelim' diyenlere…
Belki de 'yapılmış tüm hataları' hatırlattığı için…
Türkiye'nin Siyaset Tarihi'ne…
'Sivil siyasete ikinci müdahale' olarak geçen…
12 Mart 1971 Muhtırası'na…
Sadece birkaç ay vardı…
Türkiye 'sisli hava' altındaydı…
Genç Cumhuriyet'in en sevilen şarkıcılarından biri…
Tartışmasız Cem Karaca idi…
Ünlü müzisyen tabloya baktı ve…
'Bu Son Olsun…' adını taşıyan…
Müthiş bir şarkıya imza attı…
Parçanın sözleri o günler vazgeçilmez mesajı gibiydi:
Bugün sen çok gençsin, yavrum… / Hayat ümit, neşe dolu… / Mutlu günler vaat ediyor… / Sana yıllar ömür boyu… / Ne yalnızlık ne de yalan… / Üzmesin seni… / Doğarken ağladı insan… / Bu son olsun, bu son…
70'li yıllardan bu yana…
Bu şarkıyla yaşıyoruz…
Biz eskiyoruz; şarkı eskimiyor!
Ne kadar garip değil mi?
Nokta…
Sonsöz: 'Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… Düşmem dersin, düşersin… Şaşmam dersin, şaşarsın… Öldüm der durur, yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…'