Derya'dan damlalar-2


1950 yılında yani 60 yıl önce, Türkiye’’nin bir tane bile büyük elektrik santrali yoktu! Elektrik hava hatları da yoktu. Türkiye’’nin 40 bin köyünden sadece ve sadece 13 tanesinde elektrik vardı. Türkiye karanlıkta bir ülkeydi ve şehirlerinin dahi büyük bir kısmında sadece geceleri 3-4 saat yanan elektrik vardı. Türkiye’’de sanayi hemen hemen hiç yoktu.

Uygarlık istiyorsanız bunun iki tane önemli levyesi ’–kaldıracı vardır. Bunlar eğitim ve elektriktir. Halkınıza eğitim veremiyorsanız uygarlığa ulaşmanız mümkün değildir. Türkiye bugün 15 Milyon çocuğunu ilkokula, 2.5 milyon gencini üniversiteye gönderebilen bir ülkedir.

Bugün Türkiye’’nin ulaşamadığı, elektrik götüremediği yeri yoktur. Ülke’’deki 25 bin fabrika Türkiye’’nin kendi elektriğiyle çalışıyor.
Bugün geldiğimiz noktada; 44 Milyon kw kurulu güç, 60 bin km enerji hattı ve 40 bin köyde elektrik var.

Türkiye geçen 86 senede yaklaşık yıllık %5 e yakın büyümeyi başarmıştır. Adam başı 50 dolar gelirden, bugün 8 bin dolar seviyesine gelebilmiştir. Enerji tüketimi ise adam başı 7 kilowatt saatten, adam başı 3000 kilowatt saate gelinmiştir. Bugünden yarına bakarken istihdamı, refahı, büyümeyi hedeflememiz lazım. Eğer eğitimi ve ekonomide büyümeyi beraberce götüremezsek, ’“okumamış yoksul bir toplumdan’” , ’“okumuş yoksul bir topluma’” geçeriz. Halbuki istenen ’“okumuş ve zengin bir toplum’” olmamızdır. Hedefimiz bu olmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti’’nin 100. Yıldönümünde adam başına 20 bin dolar gelir seviyesine ulaşmalıyız. Bugün yüzde 10 ların üzerindeki işsizliği, taşınabilir bir seviyeye indirmeliyiz. Tarım nüfusunu % 25 lerden, %10 lara çekebilmeliyiz. %7 büyümeyi sağlayacak enerji üretimine ihtiyacımız vardır. Bunun için sanayileşmeye devam etmeliyiz. İşte Türkiye Kalkınmasının özü budur. Kim bunu yapabiliyorsa halk onun peşine düşmelidir.
Cumhuriyetimizin 100 yılında 500 Milyar kilowatt saat elektrik üretmeliyiz. Bugün 200 milyar kilowatt saat üretebiliyoruz. Yani önümüzdeki 13 senede ikiye katlamamız gerek. Bunun için yapılacak yatırım tutarı 130 Milyar dolar. Bu yatırımı özel sektör ağırlıklı gerçekleştirebiliriz.
Bir önemli konuda enerjideki yüksek kayıp ve kaçak oranıdır. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 6-8 dir. Bizde ise maalesef yüzde 17-20 civarındadır. Daha açık bir ifadeyle, GAP Projesinde yılda 30 Milyar kilowatt saat elektrik üretebiliyoruz. Yıllık kayıp ve kaçak tutarımız da yaklaşık olarak bu kadar. Bu konunun acilen halledilmesi şarttır.

Ülkeyi yönetenlere ve yönetmeye talip olanlara lafım şudur;
Çağ enerji çağıdır, çağ haberleşme çağıdır, çağ teknoloji çağıdır ve biz bu çağın gerisinde kalamayız.
Türkiye bugün dünyada 19. Büyük ekonomidir. Ama hala 1 Trilyon Dolar’’ın altıdayız. Amerika 300 Milyon nüfusla 15 Trilyon Dolar. Çin geçen 30 senede çok büyük gelişmeler sağlayabilmiştir.
Israrla söylüyorum, Türkiye mutlaka yıllık yüzde 7 kalkınma hızını sağlamalıdır, bu kalkınmayı sağlayacak kadar enerji üretebilmelidir.
Türkiye, yüzde 7 lik kalkınma hızını yakaladığında, yıllık 1 Milyon vatandaşımıza istihdam sağlayacaktır. Türkiye’’nin ekonomik politikaları mutlaka istihdama ve refaha dönük olmalıdır. Vatandaşına refah ve istihdam sağlamayan ekonomik politikaların makro dengedeki rakamları ne olursa olsun halkına mutluluk getirmesi mümkün değildir.

Öğrencilere bir sözüm var;
Büyük Atatürk diyor ki; ’“Eğer benim mirasçım olmak istiyorsanız yani benim terekeme girmek benim mirasıma dahil olmak istiyorsanız bilimi ve aklı rehber edininiz.’”

Sayın Demirel’’in söyledikleri özetle böyle. Hedef %7 kalkınma hızını yakalamak ve bu kalkınmayı sağlayacak enerjiyi üretebilmek. Büyümenin de, zenginliğin de, bağımsızlığın da, özgür ve onurlu bireyler gibi yaşamanın da yolu bu hedefi tutturmak için çok ama çok çalışmaktır. Hedefi olmayan toplumlar, hedefi olan başka toplumların dümen suyunda gitmek zorunda kalırlar.

Siz hiç 8 senedir iktidarda olan AKP ve onun Genel Başkanından ülkemizin kalkınması, büyümesi, zenginleşmesi ile ilgili bir hedef koyma, bir proje oluşturma gayreti gördünüz mü?Duyamadım özür dilerim, bir daha söyler misiniz?Haa, şimdi anladım, ulemaya soralım dediniz!..

Not: Devletini seven, onurlu ve cesur bürokratlardan bazıları konuşmaya başladılar. Ortalık şenleniyor. Hele bir de ’“Hayırlısı’” ile 12 Eylülü geçelim, Türk Milletinin ve sarı saçlı mavi gözlü adamın yüzü biraz daha gülecek. Ha gayret, çoğu gitti, azı kaldı’…