Deniz Kıyısındaki Güneş Bahçesi

7-8 sene önce yazmıştım; Yaşamın sırları bu topraklarda çözülmüştür. Batı Anadolu kıyılarına 'deniz kıyısındaki güneş bahçesi' diyen Homeros, İzmirlidir. Melez Çayı kenarında doğmuş ve güneş bahçesine benzettiği bu kıyılarda yaşamış; bu yüzden 'Melesigenes', yani 'Melez'in Oğlu' lakabıyla anılmıştır. Tarih boyunca çeşitli uygarlıkların doğuşuna tanıklık eden zengin coğrafyamızın ilk ışığıdır Homeros. Uygarlıklar Homeros ile anlatılmaya başlanır. O Homeros ki Batı Edebiyatı'nın temel belgeleri İlyada ile Odysseia destanlarının yaratıcısıdır.

Yine söyleyeyim: İzmirliler Homeros'u anlamaya çalışmalıdır. Çünkü Antik geçmişinde İonia olan bu coğrafyayı keşfetmenin yolu, bir anlamda da Homeros'u doğru anlamaktan geçer. Mesele, kültürün kaynağı meselesidir.

Dünyanın en yaygın dergilerinden biri olan Der Spiegel'de, geçmiş yıllarda 'Müz'ün Sesi' başlıklı bir yazı kaleme alan Alman araştırmacı Joachim Latacz, 'Homeros yüzlerce yıldır insanların ilgi odağı. 2700 yıldan bu yana… Yani 'İlyada' dünyaya gözlerini açtığından beri, Homeros akılları meşgul ediyor' demişti.

Hemşerimiz Homeros, yalnızca Akdeniz dünyasında Yunanca konuşan yurttaşlarının kültür kaynağı olmakla kalmamıştır. O, aynı zamanda Roma, Bizans, Orta Çağ, Latin dünyası ve Rönesans'tan beri Yeniçağ Avrupa'sı ve Avrupa'nın sonraki nesilleri için de aynı etkiyi yaratmış bir efsanedir. Hiçbir zaman tam olarak anlaşılamamış olsa da onun etkisi, sadece edebiyat ve sanatla da sınırlı değildir. Homeros, Batı dünyasının düşünce tarzında da günümüze kadar varlığını büyük ölçüde hissettirmiştir.

Latacz'ın dediği gibi, 'Avrupa'ya ait kültürümüze Homeros'un damgasını vurduğu her adımda hissedilir. Bu damganın sessiz ve derin etkisi daha güçlü. Homeros aslında bizim içimizde…'

***
Yeni yılın ilk yazısına kentimizin tartışmasız en değerli kimliği olan Homeros ile girmemin nedeni bir süre önce Homeros Araştırmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan bir İzmir kitabı.

Kitabın Yalçın Balcı dostumuzun 12 yıllık hayali olduğunu biliyorum. 2010'da kendisi ile bu kitap ve benzerleri üzerine maillerimize rastladım geçenlerde. Yalçın'ın daha önce bu köşede sözünü ettiğim Troy kitabından sonra Homeros kökenli Smyrna kitabını da yayımlamış olması kente büyük hizmet.

Homeros Araştırmaları Enstitüsü'nün eş kurucusu H. Oguz Aydemir'in girişte yazdığı gibi, 'Smyrna tarihi gezi günlüklerinde başlangıçta kalabalık limanı, dar sokakları, demografik çeşitliliği, farklı halklara ve dinlere karşı gösterdiği hoşgörüsü ve hareketli sosyal yaşamıyla bir Osmanlı ticaret merkezi olarak temsil edilir. Gezginin uzun ya da kısa olsun, erken yirminci yüzyılın İzmir'ine kadar olan Smyrna'nın yazılı ve sanatsal betimlemeleri, gözlemler ve perspektifleri içeren önemli belgelerdir. 1922 yılında meydana gelen Büyük İzmir Yangını'nda birçok tarihi ve kültürel öğeler yok olmuştur, bunun sonucunda şehrin belleğinde boşluklar oluşmuştur.'

'Bu kitap, Smyrna bölgesine yapılan yolculukların belgelerini tek ciltte yapılabileceği kadar doğru bir şekilde ve tam olarak bir araya getiriyor. Araştırmacıların daha önce hiç tam olarak erişemediği çok çeşitli ilk kaynak materyale erişilerek bunlardan yararlanılmış. Bir akademisyenin olabildiğince tarafsız ve adil olma yükümlülüğü dışında hiçbir bakış açısını yansıtmamaktadır. Akademisyenlerden lise öğrencilerine kadar herkes için ve özellikle aradakiler tarafından bir başvuru kaynağı kitabı olarak yazılmıştır'.

Sanat tarihçisi ve araştırmacı Dr. Ayşe Yetişkin Kubilay'ın yaklaşık iki yılda tamamladığı çalışmalar sonucu, ortaya çıkan kitap gezginlerin yazdıklarının uzun ya da kısa olmasına bakmaksızın, antik Smyrna'dan 20. yüzyıl başındaki İzmir'e kadar, seyahatnamelerle çıkılan geçmişin yolculuğunda, kent hakkında yazılanlar, çizilenler, gözlemler ve bakış açıları içeren belgeleri bize taşıyor. Kitap, İzmir'e gelen ve her biri farklı açılardan değişik özellikler sergileyen önemli gezginlerin yazdığı eserlerdeki Smyrna yorumlarının tek bir cilde sığacak uzunlukta, doğru ve eksiksiz bir biçimde anlatma girişimi… Zaman zaman başka kitaplarda karşılaştığımız gezginlerin Homeros'un İzmir'i üzerine ne kadar düşündüklerini görüyoruz.

Kitabın girişinde İzmir'i halen kazmakta olan arkeologlar Doç. Dr. Zafer Derin, Doç. Dr. Akın Ersoy ve Prof. Dr. Cumhur Tanrıver'in yazılarının olması arkeoloji meraklılarına günümüzden doğru mesajları da taşımış.

Yalçın Balcı'dan gelen mesajda 'Bu kitap, küçük bir grup İzmir sevdalısının özel çabası, kişisel birikimleri ve emekleriyle hazırlandı. Amacımız, kentimizi, İzmir'imizi tüm dünyada daha fazla bilinir kılmaktır' yazıyordu.

Ne güzel bir amaç değil mi? Emek verenleri tebrik ediyorum.

***

Bu arada 7 yıl sonar yeniden Türkçeye çevrilmeyi bekleyen bazı araştırmaların adlarını paylaşayım sizlerle, siz ne demek istediğimi anlayın: 'Avrupa Edebiyatında Homeros', 'Plastik Sanatlar ve Resim Sanatında Homeros', 'Avrupa Tiyatrosunda Homeros', 'Avrupa Sinemasında Homeros', 'Kültür Dünyasında Homeros'

İyi senele