Demokrasinin anahtarı: Kent konseyi

'Demokrasi içindeki insanların izleyici değil, oyuncu olduğu sistemdir.'

A. Noam Chomsky

COVID-19, varyasyonlar, ekonomi, tarım, sağlık, iklim krizi, doğalgaz, elektrik, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın cinayetleri, şiddet, işsizlik, beyin göçü, kişisel hak ve özgürlükler… Günümüzün değişmeyen gündemleri… Hangi alana bakarsanız bakın, ülkenin dört bir yanında aynı sorunlar, karamsarlık, umutsuzluk ve çözüm arayışları…

Çözüm ama nasıl bir çözüm? Ekonomiden kişisel hak özgürlüklere kadar tüm sorunların çözümünün ilk ve en önemli adımı 'demokrasi'. Ancak ve ancak; cinsiyet, yaş, siyasi düşünce, inanç, kültür, eğitim, yaşadığın yer vb. insanların birbirinden ayrıldığını ya da aynı olduğunu düşündüğü 'etiketler'i bir yere bırakarak, ortak akıl ile çözümün parçası olarak, gerçekten işleyen demokratik bir zemin oluşturmayı başarabiliriz.

Bu zemini; eşit, adil ve kapsayıcı bir demokrasi zeminini; oluşturmak için ise kent konseyleri en büyük şans ve anahtar olabilir…Peki, neden Kent Konseyleri?

Çünkü, belediye sınırları içerisinde bulunan kamu kurumları, belediye, muhtarlık, meslek odası, sendika, üniversite, siyasi parti ve ilgili sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Kent Konseyi'nin genel kurul üyeleri olur. 5393 sayılı Belediye Kanununun 76'ncı maddesine göre Belediyeler, Kent Konseyi kurar.

Bağımsız yapısı ile kent konseyleri; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, kadın, genç, çocuk, çevre alanlarında çalışılması, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmek üzere kurulmuş yapılar.

Buraya kadar teoride her şey çok mantıklı ve işe yarar gözüküyor değil mi? Peki gerçekten öyle mi? Gerçekten Kent Konseyleri kapsayıcı, şeffaf, hesap soran ve hesap veren, en önemlisi farklı alanlardan 'gerçek' temsiliyetin sağlandığı yapılar mı? Ya da gerçekten Kent Konseylerinde yer alan kurumlar/bireyler tüm çalışmalara aktif olarak katılıp, ortak amaçlar doğrultusunda faaliyetlere, projelere ve en önemlisi kente adil bir katkı sağlıyor mu?

Bir süre öncesine kadar bu sorulara cevap veremez, hatta bu soruları düşünmezdim bile. Kent Konseyi'nin varlığını bilen ama ilgilenmeyen kişilerden biriydim. Pandemi evlerde kalmaya, evlerde çalışmaya mecbur ettiği dönemde, İzmir'de yaşadığımız deprem, sel, yangın vb. gibi felaketler pek çok şeye daha hızlı ulaşmaya, her alandan kişi ve kurumlar ile bir araya gelmeye zorladı hepimizi.

Bir yandan farklı ağlarda olmanın, hızlı örgütlenmenin, güçleri birleştirmenin ne kadar yararlı olduğunu gördük. Diğer yandan, ortak bir amaç için her şeyden bağımsız çalışıldığında toplum için maksimum faydanın nasıl sağlandığını yaşayarak öğrendik.

Ve bu yeni süreç; olumsuzlukların yanısıra, içinde olduğumuz alanlarda farklı konular ile ilgilenme, merak etme, zaman bulamadığımız çalışmaları gerçekleştirme şansı sundu.

Ben de pek çok kişi gibi yer aldığım farklı platformalarda; İzmir Kent Konseyi, Eskişehir Kent Konseyi vb. gibi oluşumlar ile bir araya gelme, uzaktan da olsa birlikte çalışma fırsatı yakaladım. Ve bu süreç 'Kent Konsey'lerinin nasıl aktif çalıştığını, ve sivil katılım için ne kadar önemli ve özel olduğunu gösterdi.

Herkes için çok zor olan bu süreçte; İzmir Kent Konseyi'ni daha görünür kılan, daha aktif çalışan, farklı platformlarda sorunlara çözüm getiren, sorulara cevap veren, Sivil Toplum Kuruluşlarına ihtiyaç duyulan alanlarda teknolojik destek sağlayan, sürdürülebilir iletişim kuran, başta İzmir Kent Konseyi Başkanı Nazik Işık ve tüm gönüllüleri tebrik etmek gerekiyor.

Başarılı çalışmalara imza atan İzmir Kent Konseyi önümüzdeki günlerde Genel Kurulu'nu gerçekleştirecek. Bağımsız, eşit, kapsayıcı ve demokratik bir yapı olarak İzmir Kent Konseyi'nin yeni dönem çalışma grupları (şu anda 25 farklı alan var), meclisleri (kadın, genç, çocuk, engelli), yürütme kurulu, genel sekreterliği ve tüm organizasyonu seçilecek. Evet, 'seçilecek', Kent Konseyi'nde yer almayı talep eden tüm kurumların oyları ile seçilecek ve yeni dönem başlayacak.

Nasıl bir yeni dönemin başlayacağı merak konusu. Biliyoruz ki, içinde yaşadığımız kentimiz, ülkemiz, dünya, daha iyi bir gelecek ve hak edilen insani yaşamın sağlanabilmesi için demokratik seçimler önemli. Seçimler kadar; çözümün ortak akıl ile parçası olabilmek, aktif vatandaş olmanın getirdiği sorumlulukları alabilmek, bireyi ilgilendiren konularda özgürce kararlara katılabilmek adına sonuçlar da bir o kadar önemli.

Sadece seçimler ve sonuçları değil tabii ki, gerçek katılımcılık için; bu kadar önemli olan bir oluşumun içinde aktif yer almak, sormak, sorgulamak, öğrenmek, yapılan iyi şeyleri paylaşmak, destek olmak, yapacağımız seçimin nedenini ve sonucunu tekrar tekrar düşünmek ve gerçekten ihtiyacımız olan demokrasi bilinci ile hareket etmek gerekiyor.

Demokrasiyi ve katılımcılığı aşağıdan yukarıya sağlayabiliriz. Çünkü; Sorumluluk bireyseldir ve içinde yaşadığımız her yerde olan ya da olmayan her şeyde hepimizin 'birey' olarak sorumluluğu var. Önce birey, sonra her alandan tüzel kişiliği olan ya da olmayan kurumlar sorumluluğunu aldıkça, daha fazla kurum olması gereken yerde olmak için çaba harcadıkça bunu başarmak kaçınılmaz olacaktır.

Daha iyi bir İzmir için, daha kapsayıcı bir yönetim için oy vereceklerin toplumun en yüksek yararını gözeteceklerine olan inancım ile bireysel ve kurumsal sorumluluğunu alarak İzmir Kent Konseyi içinde yer alan, seçimlerde aday olan, demokrasi için izleyici değil oyuncu olmayı seçen herkese başarılar dilerim.