EGEDESONSÖZ- Türkiye'de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terörist başı Abdullah Öcalan ile ilgili kullandığı sözler sonrası başlayan tartışmalar devam ediyor.
Bahçeli partisinin grup toplantısında, 'Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın' ifadelerini kullanmıştı.
İfadelerden sonra farklı kesimlerden farklı tepki yükselirken Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Bahçeli'nin açıklamalarını değerlendirdi.
'YENİ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ YOK'
Ortada henüz bir çözüm sürecinin olmadığını kaydeden Akın 'Bahçeli'nin hamlesi yeni bir dönemi ifade ediyor.Atılan adımlar şimdiye kadar olandan farklıdır ve önemlidir. Yeni bir 'çözüm süreci' gibi bir durum şu an yok. Çünkü biz de kamuoyu da bu hali anlamaya çalışıyor, belirsizliğin aşılması için çaba harcıyoruz. Bir çözümün gerektiği yönündeki olgunun kabulü önemlidir. Tüm ülke kamuoyu olarak bütün tarafların dahil olduğu şeffaf bir sürecin işletilmesini istiyoruz. 25 yıldır cezaevinde tutulan ve üç buçuk yıldan bu yana mutlak bir tecrit altında bulundurulan Sayın Öcalan üzerinde tecridin kaldırılmasının iktidar tarafından bir polemik içinde de olsa dillendirilmesi her şeyden önce bir sorunun kabulü açısından önemlidir. Biz de Kürt sorunu konusunda fikri olan, çözüm konusunda önerisi olan herkesin serbestçe konuşmasından ve düşüncesini Türkiye kamuoyu ile paylaşmasından yanayız. Bizim başından beri söylediğimiz şey, bu sorun hakkında demokratik bir tartışmanın herkesçe yapılabilmesidir. Bu anlamda Bahçeli'nin açıklaması, arkasında yatan plan her neyse, ondan bağımsız bir şekilde dikkate değer bir adımdır.' dedi.
TEMKİNLE KARŞILANIYOR
İktidar kanadını bu adımı atmaya iten nedenleri yorumlayan Akın ' Ortadoğu'da devam eden bir büyük paylaşım savaşı var. Bölge tam bir güçler çatışması alanı haline gelmiş durumda. Uzun süre devam eden vekalet savaşları tarafların doğrudan çatışmasına dönüştü. Böyle bir ortamda bölgedeki Kürt varlığı denklemde önemli bir yere sahip. Eğer Türkiye, bugüne kadar savaşarak yok etmek istediği Kürtleri stratejik bir ortak olarak görmek istiyorsa ve bunun için Kürtlerle olan sorunlarını müzakere ve karşılıklı diyalog zemininde çözmek istiyorsa bunun mevcut dengelere etkisi kuşkusuz önemli olacak. Bunun yanında Kürtler bahane edilerek sürdürülen güvenlikçi politikalara harcanan milyarlarca dolar da daha anlamlı alanlara aktarılacak. İktidarın perspektifi buysa diyalogun çeşitli zeminlerde ilerletilmesinin yararı inkar edilemez. Fakat mevcut iktidarın güven vermeyen onlarca pratiği de akıldan çıkarılmamalıdır. Kürt halkı, AKP-MHP iktidarının hamlelerini temkinle karşılamaktadır. Kürt halkı içinde temkinli bir iyimserlik olmakla birlikte, 2015 pratiklerinin yarattığı travma henüz çok canlıdır. Kürt halkı böylesi bir travmaya bir daha asla izin vermeyecektir. Türkiye'de demokrasiden yana olan bütün güçler iktidarkanadının hamlelerini izlemek yerine demokratik siyaset zeminini güçlendirmek, Kürt sorununun çözümü konusunda siyaset üretmek ve barışı tesis etmek konusunda inisiyatif almalıdır. Güvensizlik içinde ikircikli bir şekilde beklemek hem kurulmak istenen siyasete yol vermek hem de kendini siyasal çözüm gücü olmaktan men etmek anlamına gelecektir. Barış herkes için acil ve hayatidir. Hep birlikte 'barış hemen şimdi' diyerek harekete geçelim.' ifadelerini kullandı.
TUSAŞ SALDIRISI: ŞİDDETE KARŞIYIZ
TUSAŞ'a yapılan saldırı hakkında da açıklamalarda bulunan Akın 'DEM Parti bütün kurumlarıyla açıklama yaptı. Biz demokratik siyasetten yana, şiddete karşı olduğumuzu her defasında ifade ediyoruz. Kaybedilen canların bütün yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diledik. Savaş, çatışma, acı, gözyaşı, kan demek. Biz halkların barış istediğini ve 'artık yeter' dediğini biliyoruz. Onun için mücadele ediyoruz. Demokratik ortamın yaratılması, siyasetin önünün açılması, farklı düşünceler arasında müzakerenin başlaması; açık, şeffaf bir sürecin işletilmesi bizim en önemli talebimizdir' dedi.