Darbeler üzerine

Günümüzün gündemi darbeler. Ben 60, 71, 80, ve 97 darbelerini yaşadım. 60 darbesinde adımız 'kuyrukların öğretmeni' ne çıktı (Aydın Menderesin velisi ve öğretmeni olarak) . Sıkıntılı üç yıl yaşadım.71 darbesinde Devlet Planlama Teşkilatındaki mesai arkadaşlarım (rahmetli Özal dahil) soruşturmadan geçti ama ben o sırada yedek subay olmuştum soruşturmaya uğramadım ancak işimi kaybettim, 80 darbesinde, eşim kız imam hatip lisesindeki öğretmenlik görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Kabahati başında bone olmasıydı. 97 post modern darbede milletvekili idim, partimin askerlerin taşeronu olmaması yönünde çok çalıştım, başarılı olamadım. Parti başkanının hışmına uğradım. Haklı idim, sonunda Halk taşeron partileri siyasetin çöplüğüne gömdü.
Ben, bütün darbelerden zarar görmüş biri olarak bunları yazıyorum. Elbette ki insanlarımızın bir çoğu darbelerden az veya çok zarar gördüler.Yetmişli yıllardaki koalisyonlarının ülkeyi yönetemediği ve toplumu bir iç savaş eşiğine getirdiğinden, toplum, askerler ne zaman idareye el koyacak diye birbirlerine soruyor, zamanın başbakanı da askerler idareye el koysunlar mağdur duruma düşerek kendimizi konserve edip, ortalık düzeldiğinde tekrar sahneye çıkarız diye düşünüyordu. Darbe öncesi hemen her gün 10-15 kişi ölüyordu, hiç kimsenin can güvenliği kalmamıştı. Her kes ne olacak halimiz cümlesini ağzından düşürmüyordu. İhtilal oldu insanlarımızın büyük bir ekseriyeti adeta bayram etti.. Birbiriyle çatışan bütün guruplar duraksadılar. Sıkı yönetim sağ sol ayırımı yapmadan demir yumruğunu vurunca bütün olayların arkası kesildi.
On iki eylül darbesinden sonra yeni bir anayasa hazırlandı. Bu anayasa halk oyuna sunuldu. Katılım oranı yüzde 91,3, evet oranı da yüzde 91,4 oldu. Bu katılım ve evet oranı Ülke tarihimizde ulaşılan en büyüğü oldu. Bu anayasa oylaması ile Kenan Evren cumhur başkanı olarak seçildi. Halk oylamasında Süleyman Demirel 'hayır' oyu kullanılması için çok çalıştı (eski siyasilere yasak gelince bu tutuma girdi) ama başarılı olamadı. 1989 referandumu ile, eski siyasiler tekrar siyasete döndü. Bu dönüş sonucu ülke tekrar koalisyonlar dönemine girdi ve on bir yıl siyasi kavgalarla yönetildi.
Seksen darbesine gelinirken, siyasiler birbirlerini suçlar, ölen gençler üzerinden siyasi rant kavgası verirlerdi..1979 yılı sonunda askerler muhtıra vererek, idareye el koyabiliriz dediler. Süleyman bey, bu muhtıra CHP ye verildi, Ecevit ise muhtıra hükümete verildi demogojisi yaparak ihtilaflarını sürdürdüler. Bu gün, o zor dönemleri yaşamayanlar, demokrasi adına darbe yapanlarla hesaplaşmak istiyor. Bana göre güzel bir şey, ama tersten başlanıyor ve dar kapsamlı gidiliyor. Her şey den önce 1997 darbesi var. Bu darbenin hemen hemen hiçbir gerekçesi yok. Darbeye yol açan ve kışkırtan bir Cumhurbaşkanı vardı. Askere göre de davranışları ile darbeye zemin açan bir başbakan vardı. Askere emir veremeyen ikili seksen darbesinin de aktörlerinden oldukları unutulmamalıdır.1997 darbesi ile hesap görülürse bir sonuç alınabilir.
Kenan Evren halk oyu ile kahir bir ekseriyetle Cumhurbaşkanı seçildi. Sadece vatana ihanetle suçlanabilir. Kenan Evren in mahkeme heyetine 'hükümetin emrettiği hangi tedbiri uygulamadık'. Siyasiler her gün birbirlerini suçluyor, ertesi günü gençler öldürülüyordu. 'otuzbeşbin yaralı beşbin ölen insanlar siyasilere mesaj veremiyordu'. İç harbe ramak kalmış bir durumda idareye el koyduk. Bazı bölgelerde yapılmış bulunan insanlık dışı eylemlerinin yapılmasına ben mi emir verdim'.Bu eylemler o güne kadar 'kutuplaştırılmış insanların birbirlerinden hınc çıkarması' şeklinde oluşmuştur, bizim bilgimiz dışında yapılmıştır' dediğinde yargının cevabı ne olacak?. Mahkum edebileceğini zannetmiyorum.