Danıştay saldırısı ile ilgili sorular

- Danıştay, ülkenin stratejik kuruluşlarının özelleştirme adı altında yabancı tekellere devredilmesine engel olduğu için mi hedef seçildi?’¶
- Hamza Öztürk: Danıştay davası sanıkları ile en yoğun telefon görüşmesi yapan kişi. TİB’’den (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) gelen telefon dökümlerinde bu gerçek anlaşıldı. Bugüne kadar Hamza Öztürk’’ün herhangi bir şekilde ve herhangi bir sıfatla ifadesine başvuruldu mu?
- Salih Yaşar: Danıştay Davası sanıkları ile Cumhuriyet Gazetesi’’ne atılan bombaların öncesi ve sonrasında görüşmeler yapan kişi. Emekli İmam Salih Kunter’’in devamlı yanında bulunan adamı. Bugüne kadar herhangi bir sıfatla ifadesine başvuruldu mu?
- Salih Kunter: Danıştay suikastinde Alpaslan Arslan’’ı azmettiren kişi. Sanık olarak yargılandı. Ankara 11.nci Ağır Ceza Mahkemesi’’nin Heyet Başkanı Orhan Karadeniz’’in karşı oyuna rağmen beraat ettirildi. Beraat kararı, Yargıtay 9.Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Şu an sanık konumunda. Bu kişi şu an Amerika’’da mıdır?
- Kemalettin Gülen: Fethullah Gülen’’in yeğeni ve Alpaslan Arslan gibi avukattır. Alpaslan Arslan, 20 Ekim 2009’’da yapılan çapraz sorgusunda, VAKİT Gazetesi’’nin Danıştay Üyelerini hedef gösteren ’“İşte o üyeler’” başlıklı nüshasını kendisine, Avukat Kemalettin Gülen’’in verdiğini söyledi. Telefon kayıtlarına göre başta Hamza Öztürk olmak üzere, diğerleriyle en yoğun telefon görüşmesi yaptığı belirlenen Avukat Kemalettin Gülen’’in Danıştay ve Ergenekon davalarında bir kere olsun ifadesine başvuruldu mu?
- Danıştay gibi, Türkiye’’nin çok önemli bir Yüksek Yargı Organına suikast tertip ediliyor, cinayet işleniyor. Bu feci olayı önceden bilip önlem alması gereken, Ankara Emniyet Müdürlüğü, Emniyet İstihbarat Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı gibi kurumlar ne işe yararlar?
- Danıştay’’daki kamera kayıtlarının bir bölümünün bilinçli olarak kayıt kodları değiştirilerek, tahrif edildiği Tübitak Raporu ile açıklandı. Kamuoyunun gözünde bu işlemi yaptığı kanısı, özellikle dinci basın tarafından ısrarla pompalanan Oyak Güvenlik Şirket yetkilileri niçin ısrarla suskunluğunu sürdürmektedir?Kamera kayıtlarını, Emniyet İstihbaratından birilerinin gizlice alıp, delilleri karartması mümkün müdür?
- ABD İstihbarat Servisi CIA’’nın resmi kuruluşlarından ’“Open Source Center’” bir rapor hazırladı. 22 sayfadan oluşan bu raporda TARAF ve VAKİT Gazeteleri, Türkiye’’nin en güvenilir Gazetelerinden ilan edilmiştir. İki gazetenin satış rakamı 70-80 bin kadar. Devlet’’in dostu olmayan bu iki gazetenin ’“GÜVENİLİR’” olmalarının esas sebebi nedir?
Bu soruların cevapları doğru olarak alındığında, yabancı istihbarat kuruluşlarının, ülkeyi karıştırmak için hangi cemaati kullandıkları ve ABD de kimleri neden yıllarca korudukları gün ışığı gibi ortaya çıkacaktır. AKP bu gerçeğin ortaya çıkmaması için elinden geleni yapıyor, ama inanın bu mızrak, bu çuvala sığmayacak’…
CEMAATİN NÜFUSU KAÇ KİŞİ?
Fethullah Gülen Cemaatinin Amerika’’ daki uzantısı ’“Turkish Culturel Center’” ve benzeri kuruluşlar ’“Eşrefpaşalı’” filminin tanıtımı için bir gala gecesi düzenlediler. Cemaat Üyelerinden İhsan Kalkavan cemaatin taraftar sayısının 3-5 milyon kişi olduğunu söyledi. Eh, milyonlarca taraftarı olan bir cemaatin büyük reklam paraları harcayıp, piyasaya sürdüğü Eşrefpaşalı filmini sadece cemaat mensupları izlese, izlenme rekorları kırması gerekirdi değil mi?
Şimdi sıkı durun, Eşrefpaşalı filminin gişe rakamı 452.055. Yani 3-5 milyon taraftarı olan cemaatin tamamının gitmek zorunda bırakıldığı sinema filmine sadece ve sadece 452.055 kişi izlemiş.
RECEP İVEDİK 1 adlı filmi Türkiye’’de kaç kişi izledi biliyor musunuz?4 MİLYON 200 BİN kişi. Yani cemaatin 10 katı.
Bu sebepten, bu ve benzeri kapalı cemaatlerden hiç korkulmaması gerek. Bunlar 20 bin/günlük tiraj satan gazeteyi 700 bin satıyor diye ülkeye yutturmaya çalışırlar. Cübbelisini, Amerikaseverini, Menzilcisini ne kadar varsa hepsini toplayın, topu bir RECEP İVEDİK etmez, edemez. Atatürk’’ün, Çağdaşlığın, İlericiliğin, Vatanseverliğin, Birlik olmanın güçlü ışığını bunların üzerine tutun, bir anda geldikleri yere giderler’…